10 Kasım: Her Zaman Anılacak, Her Zaman Yazılacak…
Sabahattin YARAR
Okudunuz değil mi yazının başlığını? 10 Kasım bir ölümsüzlüğün günü olarak anılacak ve yazılacak artık. 77 yıl geçse de unutulmamanın ve daha da sevilmenin, gönüllerde yer etmenin sonsuzluğunu hissettireceğiz insanlarımıza. Gittikçe artan bir ATATÜRK sevgi ve bağlılığının varlığından rahatsız olanlara, inkârcı ve nankörlere bile hiç bıkmadan anlatacağız büyük insanımızı.
Büyüklüğü, önderliği, devrimciliği, çalışkanlığı, dürüstlüğü, kahramanlığı, vatanseverliği ve liderliği tartışma götürmez bir gerçek olan Mustafa KEMAL ATATÜRK, ulusumuzun, Türk Milletinin sınırsız sevgi ve saygısına sahiptir. Bu sevgi ve saygının asırlar boyu sürecek bir tutku olduğunun bilincindedir Türk Gençliği…
10 Kasımları ben artık bir yas günü olarak tanımlamak yerine, bir anma, yaşatma, aydınlatma ve O’nun izlenmesi günü olarak kabul ediyorum. Hiç yoktan bir ülkenin yaratıcısı, önderi, varlık nedeni olmanın şeref ve onurunu, binlerce yıl geçse, taşıyacak ve unutulmayacak bir ölümsüzün, yaşatıldığı, gündeme taşındığı bir gün olacak 10 Kasım’lar. O’nu bilinçli bir kıskançlık, çekememezlik, ideolojik çıkarlar uğruna yapılan ve yapılacak unutturma çalışmaları hep boşa çıkacaktır. Zaman her zaman en iyi ilaçtır.
Hakkında; dünya üzerinde, yurt içinde ve dışında yüzlerce kitaplar yazılan, birçok yabancı ülkede anıtları bulunan, binlerce makale ve yazılarla yazın literatürüne giren bir ikinci kişinin varlığı tartışılır. Dünya sömürge halklarının önderi, özgürlük ve bağımsızlığın sembolü olmuş bir kişiliktir ATATÜRK…
Tüm dünya liderlerinin takdirini kazanmış, övgüleri ile yüceltmişlerdir ATATÜRK’ü… Ülkesinde, büyük bir savaş sonrası, kısa zamanda sağladığı gelişme ve kalkınmanın sonuçları, dünyanın tüm uluslarınca hayretle ve takdirle izlenmiş, önünde saygı ile eğilmişlerdir.
Bugün; bağımsız, özgür, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük ATATÜRK ile var olduklarının bilincinde oldukları halde, inkarcılık ve nankörlük çukuruna düşenler var ne yazı ki. Hem dinimizi, hem ülkemizi yobazlardan koruyan LAİKLİK ilkesine karşı çıkanlar var. Türkiye’ de de, İslam ülkeleri içinde ibadet ve inançlarını en güzel şekilde yerine getiren bir ülke konumundan uzaklaşma eğilimleri görülmektedir. Suriye, Irak, Afganistan, Mısır, Pakistan ve bazı Afrika ülkelerindeki keşmekeş, ülkemize de bulaşmaktadır. Dini bilgi ve yeterlilikleri, İslami düşünme ve hareketleri belirsizler, kendilerini, Halife, Şeyh, Nebi, ermiş gibi gösterip kan dökmektedirler. İslam dininin bir terör dini gibi algılanmasına neden olmaktadırlar. Ne yazık ki, sadece İslam kanı dökmektedirler. Sakal bırakıp, başına sarık saranlar, akla fikre, dine kitaba sığmayan fetvalar vermektedirler…
İşte 77 yıl öncesinden bu yana ATATÜRK’ün kurduğu LAİK düzenin önemi, dini yobaz ve hurafelerden koruyan sistemin değeri; kötü örnekler görülünce daha iyi anlaşılmalıdır. İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif ERSOY, İslam’ı yaşamak için gittiği Mısır’dan dönüşünde şöyle söylemiştir:”Özgürlük de, bağımsızlık da İslamiyet de TÜRKİYE’dedir. Eğer varsa, Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal’e versin” Bu da laik düzenin doğruluğunun, milli şairimizce onanmasıdır.
77 yıldır hiç aramızdan ayrılmayan büyük ATATÜRK’ün, ileriye dönük görüş ve fikirlerinin bir bir gerçekleşmesi, O’nun ölümsüzlüğünün ispatıdır. Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğin, vatan ve milletin devamlılığına olan inancı tamdır. Zaman her şeyi gösterecektir.
Bu vatan üzerinde özgür ve bağımsız yaşayan her kesim, sövseler de, saysalar da, sevmeseler de, bu günlerini, ATATÜRK’ün kurduğu CUMHURİYET’e borçlulardır. Özellikle kadınlarımız, kendilerine verilen değerden ders çıkarmalıdırlar.
Sadece bedeninin aramızdan ayrılışını 77. Yılında, daha dile getirilecek yığınla söylenecekler var. Biz bunları sadece 10 Kasımlarda değil, yeri geldiğinde her zaman haykıracak, ATATÜRK’ün varlığını hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayacağız.
ATATÜRK Türkiye’sinde sonsuza dek, ATATÜRK’le yaşayacaktır Türk Milleti…
Yeniden buluşalım…