Dolar 32,3594
Euro 34,9694
Altın 2.324,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 26°C
Açık
Kilis
26°C
Açık
Cts 27°C
Paz 27°C
Pts 27°C
Sal 26°C

30 Ağustos Zafer Bayramı’na Giden Yolda Kahraman Türk Kadınları

30 Ağustos Zafer Bayramı’na Giden Yolda Kahraman Türk Kadınları
A+
A-
29.08.2021
1.245
ABONE OL

A. Filiz GÖKDEMİR ÖZARSLAN

Merhabalar güzel insanlar, yazılarıma biraz soluk vermiştim sizlerle tekrar birlikte olmak çok güzel.  Her birinizi ayrı ayrı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın bu yıl 99. Yılını kutlayacağız. Hepimize kutlu olsun bayramımız, zaferimiz. Büyük Taarruza giden bu yolda başta başkumandanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, silah arkadaşlarının ve kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk, tüm verdiğimiz şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Güzel memleketimiz Türkiye bugünlere öyle kolay gelmemiştir. Canını bu topraklara feda eden, kanları ile sulayan vatandaşlarımız ve Atatürk sayesinde bugün evlerimizde refah içinde yaşıyoruz. Şükranlarımız ve saygımız sonsuz şehitlerimize.

30 Ağustos Zafer Bayramı’na giden yolda cephede canını ortaya koyan, Kurtuluş Savaşı’nın cephelerinde görev alan fedakâr, mili mücadelenin kadın kahramanlarını bugün anmak istiyorum yazımda sizlere. Hepimiz tarihimizi gelecek nesillere anlatmalıyız. Bize düşen en büyük görev budur.  Tarihini bilmeyen bir millet bomboş bir dünyada yaşıyordur bence…

O zaman bu kurtuluş mücadelesinde erkeği ile evladı ile babası ile omuz omuza savaşan kahraman Türk kadınlarımızı birlikte analım mı?

HALİDE ONBAŞI (HALİDE EDİP ADIVAR) (1884-1964)

Halide Edip, 1919 yılında İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek için yaptığı konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatiptir. Kurtuluş Savaşı’nda cephede Mustafa Kemal’in yanında görev yapmış, sivil olmasına rağmen rütbe alarak bir savaş kahramanı sayılmıştır. Savaş yıllarında Anadolu Ajansı’nın kurulmasında rol alarak gazetecilik de yapmıştır. 1920′de Anadolu’ya kaçarak Kurtuluş Savaşı’na katıldı.

FATMA SEHER ERDEN (ERZURUMLU KARA FATMA)

Fatma Seher Erden (Erzurumlu Kara Fatma): 1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Dervişlerden Ahmet Bey ile evlendiğinde Balkan Savaşı’na katıldı, askerlik hayatını eşi ile paylaştı. Kahraman kadın Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “üsteğmen” rütbesi ile emekli oldu. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı.

ŞERİFE BACI

Şerife Bacı, Kurtuluş Savaşı’nda İnebolu’da bulunan cephaneleri Ankara’ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer alırken kış şartları nedeniyle Aralık 1921’de donarak şehit oldu. Bugün Kastamonu’da şahsına layık güzel bir anıtı var. Kastamonulular şehit Şerife Bacı’nın adını her yerde yaşatıyorlar.

HAFIZ SELMAN İZBELLİ

Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhuriyet kadını” idi. Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu’daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti.

HALİME ÇAVUŞ

Kastamonulu Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi tıraş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Mühimmat taşımada birçok görev yaptı. Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı.

Burada biraz soluk vermek istiyorum, tüylerim diken diken oluyor yazarken çünkü…Kadınlarımızın fedakârlıkları beni aldı götürdü               sanki o cephelere…Film karesi gibi görebiliyorum hayal gücümle. Bizlerin şiir yazma avantajı belki de bu kadar duygusallaştıran diye düşünüyorum. Fakat her Türk evladının duygulanmaması mümkün değil. Ne analar doğmuş bu güzel topraklarda… Hemcinslerimle çok gurur duydum. “Ben Kadınım”şiirimde Türk kadınını çok güzel dile getirmiştim bir kıtasını hemen paylaşayım sizlerle:

Ben kadınım;

Top da taşırım, tüfek de

Cephe cephe savaşırım

Türk kadınıyım Ayşe Filiz’im.

Şimdi yeniden devam edelim mi kurtuluşumuzu borçlu olduğumuz kadın kahramanlarımıza:

TAYYAR RAHMİYE

Adanalı Rahmiye Hanım 9.Tümen’in 1920 yılında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılmıştı. Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı.

Fransızlara girilen bir çatışmada, ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştu.

ÇETİR EMİR AYŞE

Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde, kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış ve Yörük Ali Efe’ye katılmıştı.Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı.

GÖRDESLİ MAKBULE

15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusunun İzmir’i işgaliyle Batı Anadolu’yu işgale başlaması sonucu 7 Kasım 1921’de kocası Halil Efe ile Türk çetelerine katıldı. Koca yayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için hızla öne atılınca başından vurularak şehit olmuştur.

BİNBAŞI AYŞE

Bin Gazi Ayşe Altıntaş, Selanik doğumludur. Eşi Kafkas cephesinde Şehit düşünce milli mücadeleye katılma kararı almıştır.İstiklal Mücadelesi’nde başından sonuna kadar görev almıştır.Binbaşı Ayşe; ayağında çizmesi, başında kalpak ve subay kılığında gezdi.Askerden her zaman büyük saygı gördü.

NEZAHAT ONBAŞI(NEZAHAT AYSEL)

Nezahat Onbaşı babasıyla birlikte, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla 70. alayın simgesi olmuştu.

KLAVUZ HATİCE

Adana yöresinden çıkan bir başka kahraman.Fransız birliklerine kılavuzluk yapmış, onları aldatarak KuvayiMilliye’nin pususuna yöneltmiş ve ağır kayıplar almasına sebep olmuştur.

SATI ÇIRPAN

Cepheye sırtında silah taşıyan fedakâr kadın… TBMM’ye giren ilk 18 kadın milletvekilinden biridir.

ANTEPLİ YİRİK FATMA

Gaziantep’te Fransızlara karşı verilen savaşta (1 Nisan 1920-8 Şubat 1921) çete teşkilatına katılmak isteyen yirik Fatma gelmesini istemeyenlere karşı “benim kanım, sizinkinden daha mı şirindir?” cevabını vermiş ve çetecilerle birlikte yola çıkmıştı.

O kadar çok kadınımız bugünkü zafere ulaşabilmemiz adına omuz omuza savaşmış ki yine o isimlerden sıralarsak;

Çavuş Pembe, Senem Ayşe Hatun, Nafize Kadın, Bitlis defterdarının hanımı, Sultan Hanım, Faika Hakkı, Ali kızı Alime, Hacı Osman Kızı Fatma, Besim kızı Şükriye, Musa kızı Fatma, Veli Onbaşı kızı Ayşe, Molla İbrahim kızı Fatma, Molla Hasan kızı Fatma.Ve ismi bilinmeyen kadınlarımızın binlercesi…

Birçok eli öpülesi kahraman kadınımız cepheye silah ve mühimmat taşımışlar, demir yolu tamir etmişlerdir.Şükranlarımızı sunuyoruz kahraman analara…Gözleri arkalarında kalmasın asla…Nurlarda uyusunlar…Adım gibi eminim ki aynı fedakârlığı ve mücadeleyi bugün de yaparlar Türk Kadınları…

Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkşöyle demişlerdir:

“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üzerinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını “ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim” diyemez.

Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulâtı pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin mühimmatını taşıyan, hep onlar, hep o ulvi, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.

Dolayısıyla hepimiz bu büyük ruhlu, büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyen taziz ve takdis edelim.”

Ne güzel bir onur ne güzel verilen bir değer biz Anadolu kadınları adına… Minnettarız Ata’mıza…

Yazımı bana ait 30 Ağustos Zafer Bayramım şiirim ile sonlandırmak istiyorum. Topraklarımızı geri almamıza vesile olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’mız tekrar kutlu olsun. Bugünleri bizlere sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’e ve tüm şehitlerimize binlerce kez minnettarız. Tekrar ruhları şad olsun. En derin saygılarımla….Ne mutlu Türk’üm diyene!

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIM

Atam derin düşüncelerde Kocatepe’de

Uykusuz Ağustos gecelerinde

Dumlupınar’da büyük mücadele

Türk kanı aktı sanki kızıl bir dere

Şehit Mehmetçiğimin uçuşan ruhu göklerde

Türk’ün meydan savaşı hala zihinlerde

Görülmedi böylesi hiç dünya tarihinde

Başkomutanlık Meydan Muhaberesinde

Dillere destan cesur milletimle

Koştu Mehmet’im fecri gecede

Öyle büyük bir başkomutan yönetiminde

Dumlupınar çınlıyor Allahu Ekber seslerinde

Ezanlar şahit şehitlerime

26 Ağustos 1922 yazıldı tarihe Türk’ün gücüyle

Büyük taarruz kazanıldı Ege’de

Cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucusu milletimle

Her 30 Ağustos günü ulusumun zaferiyle

Kutlanır hep Atamın izinde

Şehitlerimin kanı ay yıldızlışanlı bayrağım ile

Ne mutlu Türk’üm diyene!

(Deniz Sevdam Kitabından)

Köşe yazılarım ve şiirlerim "FİLİZ'İN PENCERESİ " köşemde sizlerle kıymetli okuyucularım. Kilis Kent Gazetesinde, kendi memleketimin yerel gazetesinden sizlere seslenmek çok güzel bir duygu. Yazılarımı e-gazete üzerinden rahatlıkla okuyabilirsiniz. Şiirlerimin tamamı ise "DENİZ SEVDAM" şiir kitabımda yer almaktadır. Gazete yönetimine, tüm emektarlarına, editörümüze ve siz kıymetli okurlarıma en derin sevgi ve saygılarımla...
YORUMLAR
  1. Kadir Tozlu dedi ki:

    Çok duygulandım Filiz Kızım…
    Zaten hep duygulanırım o kahramanlardan söz edildikçe…
    Çocukluğumda, okul sıralarında kalbime yer eden o mithiş şiir de beni hep duygulandırmıştı…
    Her okuduğumda.
    Bu şiir Çanakkale Boğazı yamaçlarına yazılmış olduğu için herkes bu şiirin Çanakkale için yazıldığını sanır…
    Oysa içeriğinden de anlaşılacağı üzere bu şiir Kurtuluş Savaşımız için yazılmıştır…

    BİR YOLCUYA

    Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
    Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
    Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
    Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

    Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
    Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda,
    İstiklal uğrunda, namus yolunda
    Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

    Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
    Son vatan parçası geçerken ele,
    Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
    Mübarek kanını kattığı yerdir.

    Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
    Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
    Bir harbin sonunda bütün milletin
    Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

    Necmettin Halil Onan