Dolar 34,0296
Euro 37,5386
Altın 2.754,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 31°C
Az Bulutlu
Kilis
31°C
Az Bulutlu
Çar 31°C
Per 33°C
Cum 33°C
Cts 31°C

78 Milyonluk Nüfusla Gelinen Nokta

78 Milyonluk Nüfusla Gelinen Nokta
A+
A-
13.02.2015
1.160
ABONE OL

Hüseyin TOPRAK

 

Tarım toplumuyduk.

Her hükümet döneminde mutlaka bir tarım bakanımız vardı ama hiçbir dönemde tarım politikamız olmadı.

Buna karşın çiftçi, atasından gördüğü usulleri geliştirerek her türlü sebze, meyve, kavun, karpuz, aklınıza ne gelirse yetiştirebiliyordu.

Bir tarım politikamızın olmadığını fark edenler, bize tohum satmaya başladılar.

Bir süre sonra sebzemizin, meyvemizin tadı bozuldu.

Domates, salatalık, kavun, kokmaz oldu.

Oysa eskiden ne kadar güzel kokarlardı.

İthal tohumla birlikte hormonlu tarım ilaçları da girdi bunların içine.
Hayvanlara vereceğimiz samanı bile dışarıdan alır olduk.

Yakın zamana kadar canlı hayvan ihraç eden bir ülke iken, hayvancılığa hor baktığımızdan, donmuş et ya da canlı hayvan ithal etmeye başladık.

Gelişmiş batı, bize aptal bir pazar muamelesi yapıyordu.

Yanlış politikalarla yabancı mallara özendirildik.

Uygarlık dediğimiz “tek dişi kalmış canavar” bizi hep ters köşeye yatırdı.
Bu tek dişli canavarın o tek dişini çekebileceğimiz kerpeteni, küffar ellerinde üretip bize sattılar.
Biz de satın aldık.

Çünkü yapmayı bilmiyorduk, üretmeyi aklımızın köşesinden bile geçirmiyorduk.

Yapsak bile ya pahalıya mal ediyorduk ya da vitrin açacak pazar bulamıyorduk.
Adamlar, teknolojinin her dalında mahirdiler.

Ülkede fırsat bulamayan yetişmiş genç beyinlerimizi bile elimizden alıyorlardı.
Hal böyleyken, hamaset yapmaktan da geri kalmıyorduk.

Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik içler acısı duruma getirildi.
Bu konularda sağlam bir politika izlemediğimizden olsa gerek, her gelen iktidar, kendi kafasına göre

bir eğitim, sağlık, sosyal güvenlik politikası icat eder oldu.
Şu anki durumumuza gelince;

İnternete teslim olduk.
En gelişmiş cep telefonlarını, bilgisayarları kullanmaya başladık.

Lüks tüketime alıştırıldık.
Doğal gazı dışarıdan alıp enerji ürettik.

Dört mevsim güneşimizi kullanmayı beceremedik.

Son günlerde sık sık tartışılan başkanlık sisteminin, bu sıkıntıları çözeceği aşılanıyor şimdi bize.
Anayasayı yeniden yapmak ve başkanlık sistemine geçmek için 400 milletvekiline ihtiyaç var.

Şunun şurasında ne kaldı?

Haydi seçime!…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.