Ahmet Ayaz ve “Vay Babooo”

Hasan ŞAHMARANOĞLU
“VAY BABOOO” adlı şiir kitabınızı bir arkadaş vasıtası ile aldım. 62 sayfalık şiir kitabınızı sunarken, Cahit Sıtkı TARANCI’yı anarak Ziya’ya mektuplar gibi ben de Karakoç’a mektuplar diyerek Ertuğrul Karakoç’u andım diyorsunuz ama Karakoç’a yazdığınız bir şiir yok. Şimdi kusura bakmayın sizin büyük Türk şairlerinden aldığınız, kendinizi de aynı yücelikle gördüğünüz şairlerin sözlerini göz önüne alarak şiirlerinizi tetkik ettim. Siz diyorsunuz ki, şiirin hası okuyucunun beyninde iz bırakır. Gerisi baş ağrısıdır.
Gelin sizinle şu şiir kitabınızı eleştirelim. Ön kapakta büyük harflerle bir Ahmet Ayaz var sonra bir beyit bu beyitle yanlışlık var bir şair bu hatayı yapamaz. Şiir kitabını gönderdiğiniz akademisyenler ve şairler bu beyiti bana açıklarlarsa memnun olurum. Kitabın ön kapağına fötr şapkalı ne kravatlı bir resminizi koymuşsunuz. Ne yazık ki özgeçmişinizi okudum kaç yaşında olduğunuz veya doğum tarihiniz yok yani fötr şapka giyerseniz genç mi olursunuz veya aydın mı olursunuz? Anadolu’da fotr şapkanın altına şalvar giyenler çok.
Gelelim arka kapağa… Yine büyük harflerle Ahmet Ayaz ve altında bir gençlik resminiz var. Sayın Ahmet Ayaz bu fotoğraflar ne demek istiyorsunuz lütfen açıklar mısınız?
Gelelim resmin altındaki kıtaya… Kitaba aldığınız “Vay Babo” şiirinde bu kıta yok. Önemli değil ama önemlisi bu kıta, siz şehit misiniz, yoksa Atatürk müsünüz ki üstünüze al bayrak istiyorsunuz? Kıtanın son iki mısrasını şairim diyen bir insanın yazması imkânsız. Namert kullar kim sana ne mertlik yaptı? Senin namert arkadaşlarından bize ne? Hele son mısra o kadar iğrenç ki şu şiir gönderdiğini sana ödül veren kuruluşlar bu mısrayı bana açıklasın. Size bir teklifim, var bu şiiri alın Kumru Dergisinin cumartesi toplantılarına gidin derginin editörü iyi bir şair ve hak sahibidir. Sayın Abdulhadi BAY ve arkadaşları tetkik etsin, bakalım ne diyecekler. Yine Gaziantep’te yayınlanan Mavi Dergisine gidin, orada Sayın Mehmet KARA var, değerli bir şairdir. Bakalım ne diyecekler. Yukarıda şiirlerini tetkik ettim diyorum. Şimdi tenkit ediyorum, tenkit nakitten gelir, Arapça’dan geçmiş yani para saymak gibi bir şey. Ben diyorum ki siz bu kitaba verdiğiniz para çoluk çocuğun hakkıdır, onlardan bunu mahrum ettiniz. Büyük günaha girdiniz.
Sayın Ahmet Ayaz;
Kitabınız hakkında bir şeyler söyledim. İyi düşün ve kusura bakma. Şimdi 62 sayfalık şiir kitabınızın 40 adetine siz şiir diyorsunuz. Bunun 9 tanesi hece ile yazılmış. Sayın Ahmet Ayaz; şiirlerinizi tekrar tekrar okudum, hece şiirlerinde teknik arızalı serbestler ise bir tekerleme okuduğunuz, adlarını verdiğiniz Türk şairlerinin beyninizde hiç yeri kalmamış. Bir şiirinizde “helva demesini bilirim diyorsunuz” yani helva derseniz şiiriniz şiir mi olur?
Şu kitabın adı da kafama takıldı. Neden “Vay Babooo” adı ne maksatla koydunuz bilmiyorum. Ali Püsküllü de böyle bir şeyler yapmıştı. Sayın Ahmet Ayaz; Türk Edebiyatı bir bütündür, esası halk edebiyatıdır. Divan şiiri sonradan çıkmıştır. Halk şairi sazını omzuna alır, aşiret aşiret, köy köy dolaşır. Sazıyla şiir söylediği için yanlışlar olmazmış, sonradan kalem şairleri çıktı onlar iyi bir yolda gittiler. Şimdi ise internet şairleri ortaya çıktı. Bunlar belediyenin veya heveslilerin hazırladığı şiir gecelerine şiir yazmalarına ellerinde çanta koşmaya başladılar. Bunlar da şiirlerini bu toplantılarda okumaya başladılar. Neyse bu günlük bu kadar yeter…