Ahmet Barutçu’nun “Kilis’te Afetli Yıllar” Yapıtı-2
Metin MERCİMEK
“SOSYAL DAYANIŞMANIN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNDEN BİRİ OLAN ‘KİLİS’TE YEMEK DAVETLERİ’, BELKİ DE EN ÖNEMLİ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZDEN BİRİDİR. BARIŞI, DOSTLUĞU, SEVGİYİ VE HAYIRSEVERLİĞİ İÇİNDE BARINDIRAN YEMEK DAVETİ, HEM DAMAK LEZZETİMİZİ, HEM DE TOPLUMDA HUZURU VE BARIŞI SAĞLAMAKTADIR.”
Kilis’imizin yazar ve araştırmacılarından Ahmet Barutçu’nun “KİLİS’TE AFETLİ YILLAR” kitabından, bugün de yine Kilis’in bitmez tükenmez değerlerinden söz edeceğim.
Sosyal dayanışmanın önemli unsurlarından biri olan yemek davetleri, Kilis insanlarının damak zevkine düşkün olmalarının yanı sıra, dostluğu, barışı ve hayırseverliği de beraberinde getirmiştir. Hepsi birbirinden anlamlı olan 11 çeşit yemek davetlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1- DÜĞÜN DAVETLERİ, 2- EL ÖPME DAVETLERİ, 3- KÖŞK ALTI DAVETLERİ, 4- GELİN-DAMAT DAVETLERİ, 5- YAZ DAVETLERİ, 6- KIŞ DAVETLERİ, 7- İLKBAHAR DAVETLERİ, 8- SAHURLUK VE BAYRAM DAVETLERİ, 9- SAHRA (PİKNİK) DAVETLERİ, 11- RAMAZAN İFTAR DAVETLERİ’dir.
Diğer bir geleneğimiz de, YATAK ÇEREZİ adı altında gelişmiştir. Bilindiği gibi, eskiden Kilis’te aile düzeni babaerkli aile olduğundan, damat olacak kişinin babası, annesi, kardeşleri, varsa ağabeyi ve hanımı, onların çocukları hep beraber otururlardı. Şimdi bu geleneğimizin asıl oluşumunu yine KİLİS’TE AFETLİ YILLAR kitabından öğrenelim:
Yeni bir evliliğe adım atmış olan damat, yeni gelini memnun etmek için, çarşıdan leblebi, fıstık, çekirdek, fındık, badem gibi kuru yemişleri gizliden eve getirir ve yatak odasının bir köşesine saklar. Gece el ayak çekildiği zaman, çerez torbası açılır, gelinle damat gizlice yer.
Ancak kaynananın bu olayı sezinlemesi ile evde kızıl-kıyamet kopar. Ertesi günü kaynana oğluna tüm ailenin önünde ağır sitemler yapar. Bakınız bu konuda Ahmet Barutçu, yatak çerezi olayının bu duruma gelme sebebini şöyle açıklamış: ” BU HUSUS, SOSYAL VE İKTİSADİ DURUMLA İLGİLİ OLSA GEREK. YANİ GELİNİN BÜYÜKLER HUZURUNDA ÇEREZ YEMESİNİN AYIP SAYILMASI BÖYLE BİR GİZLİLİĞİ GEREKTİRMİŞ OLABİLİR. İKİNCİ HUSUS, İKTİSADİ SEBEPLERDİR. ONCA NÜFUSA ANCAK BİR TORBA ÇEREZ YETER. BUNA DA DAMADIN BÜTÇESİ KÂFİ GELMEYENİLİR.”
Önem arz eden geleneklerimizden biri de, CİLLE TÖRENİ’dir. Keşke bu tören hala devam etmiş olsaydı. Çünkü çok anlamlar taşımaktadır. Ahmet Barutçu “Kilis’te Afetli Yıllar” kitabında, Cille Törenini şu şekilde anlatmaktadır: “CİLLE TÖRENİNDE, TEPSİ İÇİNDE ÇEŞİTLİ YİYECEKLER GELİNİN BAŞI ÜZERİNDE DOLAŞTIRILMAKTA OLUP, İÇİNE BUĞDAY, TUZ, ŞEKER VE PARA KONUR. BUĞDAY BEREKETİ, TUZ TUTUMLULUĞU, ŞEKER AĞIZ TADINI, PARA SERVETİ VE ZENGİNLİĞİ TEMSİL ETMEKTEDİR.”
İşte bir olayı, bir yöreyi, bir insanı, velhasıl var olan her şeyi ele alıp yorumlamak için, önce bunları sevmek ve benimsemek gerekir. Sevgili Ahmet Barutçu da, KİLİS’TE AFETLİ YILLAR kitabını hazırlarken, içindeki araştırma coşkusu bir hevese dönüşmüş ve bunu Kilis sevgisiyle bütünleştirmek suretiyle bizlere ulaştırmıştır.
Bu nedenle, Ahmet Barutçu’yu bu güzel girişimi ve araştırması bakımından kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.
Hoşça kalın.