Dolar 32,5870
Euro 34,7196
Altın 2.498,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 24°C
Az Bulutlu
Kilis
24°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 24°C
Pts 29°C
Sal 31°C

Âlemleri Seyr ve Vuslatın Basamağı Mi’rac-2

Âlemleri Seyr ve Vuslatın Basamağı Mi’rac-2
A+
A-
13.03.2021
352
ABONE OL

Uğur KEPEKÇİ

 

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Mi’rac hadisesini “Peygamberimizin âlemleri seyrinin ve Allah’a vuslatının basamağı” olarak değerlendirmesi gerçekten mana yüklü bir mesaj içermektedir.

Mi’racla alakalı analizimizin bu bölümünde de merhum hocamızın Mi’rac mucizesinin gerçekleşmesindeki harikulade olaylar hakkındaki tespitlerinden bahsedeceğiz:

Mi’rac hadisesi ve mucizesi, Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Mümtaz kulunu, ayetlerimizden bazısını kendisine gösterelim diye bir gece Mescid-i Haram’dan alıp, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksâ ya kadar götüren Allah, her türlü noksanlıklardan münezzehtir, eksikliklerden uzaktır, Her şeyi işiten ve gören O’dur.” (İsra suresi / 1. Ayet).

Mi’rac mucizesinin gerçekleşme seyrine geçmeden önce, bu ayet-i kerimenin işaret ettiği sırları vurgulamak uygun olur:

Onu, ona mâniasındaki “hu” zamirinde iki vecih, iki yön vardır. İlkine göre Mi’racın hikmeti, “O’na ayetlerimizden bazısını göstermek için” buyruğu gereğince, Hz. Peygambere Hakkın kudret ve azametini göstermektir.

Diğer açıdan ise, “O’nu, (âlemlere rahmet olan Allah Resûlü’nü) ayetlerimizden olarak gösterelim için isra ettik” mânâsı hâkim olur ki, bu suretle Mi’racın hikmeti, Peygamberin (s.a.v.) Kendisini bir ayet olarak kâinata takdim etmek olarak ortaya çıkar. Nitekim İbn Atiyye vb. müfessirler bu mânâyı tercih etmişlerdir. Ayetin devamını ise, “hakikaten O kuldur, ancak kelamımızı işiten ve Zatımızı gören” tarzında manalandırmışlardır.

Ancak ru’yet kudreti, bir Hak tecellisidir. O kudreti, kuldan veya akıldan görenler yanılır. Allah göstere ki, görüle.

Buharî ve Müslim’in rivayetlerine göre; Hz. Peygamber (s.a.v.), Mekke’de hane-i saadetlerinde (bazı rivayetlere göre amcası Ebu Talib’in kızı Ümmühani’nin evinde) iken veya Harem-i Şerif’te bulunurken Cebrail (a.s.) gelmişler, mübarek kalplerini açmışlar, Zemzem ile yıkayarak içini hikmet ve iman nuru ile doldurmuşlardır.

İnşirah-ı Sadr” olarak bilinen bu vaka daha önce çocukluk yıllarında da Kutlu Nebi’ye uygulanmıştı. Hakikaten Rabbanî güzelliklerin galebe çaldığı, beşerî tabiatın kutsiyet âleminin esrarına tâbi olduğu arınmış kalp, Hakk’ın muhatabı olur. Allah sevdiği ve seçtiği insanların kalplerini böylece arındırır, katına layık kılar.

Nitekim gönül sahiplerine Hak katından bir davet olan, “Ey arınmış, mutmain olan nefis! Rabbin senden razı ve sen de O’ndan razı olarak dön Rabbine!” (Fecr suresi /30. Ayet). Hitabı, ayet-i kerime ile kıyamete dek ebedilik kazanmıştır.

Bir gün Hz. Peygambere soruldu: “Şerh-i Sadr nasıl olur, ey Allah’ın Resulü?” Efendimiz; “İnsanın kalbine öyle bir nur gelir ki, o nur kalbini açar” buyururlar. Ashab-ı Kiram (r.a.); “Bunun alameti nedir?” diye tekrar bir soru yöneltirler. Resul-i Ekrem şöyle cevap verir: “Onun alameti, insanın şu aldatıcı dünyanın gösterişine kapılmayarak cavidanî hayatı özlemesi, ölmeden önce ölüme hazırlanmasıdır.”

Bu cümleden olarak kul, Hakk’ın nurunun dolduğu kalplere gönlünü açar, Hakk’ın seçtiği insanları dost edinebilirse İlahi tecellilerin muhatabı olmaya başlar. Elçisinin kalbini Cebrail vasıtasıyla açan Hak Teâlâ, kullarının kalbini de dostları vasıtasıyla açar ve tecelli mahalli olarak seçer.

(Prof. Dr. Haydar Baş / Rahmeten lil âlemin Hz. Muhammed(s.a.v.) / Genişletilmiş 17. Baskı / Sayfa 291-302) (Devam edecek)

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.