Anadolu’nun Seçkin Kuşları: Zümrüd-ü Anka

“ZÜMRÜD-Ü ANKA HİKÂYESİNE GÖRE, DÜNYADA MEVCUT TÜM KUŞLAR, ZÜMRÜD-Ü ANKA’NIN KAF DAĞININ TEPESİNDEKİ YUVASINA VARMAK İÇİN YOLA ÇIKMIŞLAR, ANCAK O TEPEYE VARDIKLARINDA GERİYE 30 KUŞ KALMIŞLAR.”

ANADOLU’NUN SEÇKİN KUŞLARI’nın önem ve mahiyetine geçmeden önce, kuşların hükümdarı olan “ZÜMRÜD-Ü ANKA KUŞU” hikâyesinden söz etmek istiyorum.
Şimdi bu ZÜMRÜD-Ü ANKA hikâyesini hep birlikte görelim.
“Rivayete göre, kuşların hükümdarı olan Zümrüd-ü Anka, bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşu. özelliği göz yaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş.
Tüm kuşlar Zümrüd-ü Anka’ya inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlarda bu kuşu bekler dururlarmış. Ne var ki, Zümrüd-ü Anka ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak ülkede bir kuş sürüsü, Zümrüd-ü Anka’nın kanadından bir tüy bulmuş. Onun var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Zümrüd-ü Anka’nın huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Zümrüd-ü Anka’nın yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise, yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekir hem de hepsi birbirinden çetin yedi adet vadi varmış. Bunlar sırasıyla İSTEK, AŞK, MARİFET, İSTİSNA, TEVHİD, GAYRET ve YOKLUK VADİLERİ’ymiş.
Bu zor koşullara rağmen, kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Kimi aşk denizinden geçmiş, kimi ayrılık vadisinden kopmuş sürüden, Kimi kıskanıp batmış göle.
Önce bülbül, güle olan aşkını hatırlayıp geri dönmüş; Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş; Baykuş yıkıntılarını özlemiş; Balıkçıl kuş bataklığını aramış. Böylece yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış ve geriye otuz kuş kalmış.
Bu yolculuğun sonunda Zümrüd-ü Anka’nın sırrı, sözcüklerle şöyle çözülmüş: Farsça ‘Sİ’ otuz demektir. MURG kelimesinin kuş olduğunu ise, Zümrüd-ü Anka’nın yuvasını bulunca öğrenmişler. İkisi birleşince ‘SİMURG’ otuz kuş demekmiş. Böylece onların hepsi Simurg’muş, bu arada her biri de Simurg’muş. Söz konusu geriye kalan 30 kuş için anlamışlar ki, aradıkları Zümrüd-ü Anka’yı temsil eden sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendilerine yapılan yolculuktur.”
Bu Zümrüd-ü Anka Hikâyesinden sonra tüm kuşlar kıymetli birer kuş olmuşlardır. İşte bu kuşlardan “ANADOLU’NUN SEÇKİN KUŞLARI”nın birkaçını ele almak dileğiyle…
Hoşça kalın.