Artık Ne Yazılsa Boş… Ama Tarih Yazacak…

Sabahattin YARAR
Kent’te daha önce yayınlanan bir yazımda, 21 yaşımdan itibaren geçirdiğim evrelerden söz etmiştim. Sandık başkanlıkları, nüfus sayım memurlukları, oy kullanmalar sayısını unuttuğum seçim serüvenlerimi oluşturur. İnönü dönemlerinden itibaren bugüne tüm siyasi gelişmeleri yaşamış birisiyim. Türkiye’nin çok karanlık günlerinde, çalıştığım bankada üç kez silahlı soygun olayı yaşadım. Şöyle böyle bugünlere geldik…
Tüm olumsuzluklara karşın siyasi yaşamımızın bu kadar dejenere olduğunu anımsamıyorum. Her şeyin mevcut hukuk kurallarına uygun yapıldığı (DP dönemi hariç), demokratik seçim ve hükümetlerin, koalisyonlarla, kör topal yürümesinin sağlandığı dönemler de olmuştu. Askeri müdahaleler dâhil. Demokrasi yaşamımızın maceralarla dolu yolculuğu benimle birlikte bugünlere kadar geldi. Birçok olayları ülkemle birlikte yaşadım. Ama şu son seçimimizde, özellikle İstanbul için olanlarını hiç görmedim. Hukuk kurallarının hiçe sayıldığını, yıllardır sürüp gelen seçim uygulamalarının, aynı zarfta bulunan oy pusulalarının bir kısmının (İstanbul’un) geçersizliğini ilk kez gördüm şaşırarak… Daha neler göreceğiz ömrümüz yeterse inşallah!…
Bu konuda artık yazacak bir şey kalmadı ama söyleyecek sözlerimiz var elbette. İstanbul seçiminin, yasa eliyle yenilenmesi kararı hangi(!) vicdanları rahatlattı belli. Demokrasilerde bir oy ile bile sonuç alınırken, yasal süreçleri tamamlamış ve sonuçlanmış bir seçimin kısmi iptali gülünç hale düşmemize neden olmuştur. Aynı zarfta bulunan dört seçimin birinin iptalini, diğerlerinin geçerliliğini sağlamak, güneşi balçıkla sıvamakla aynıdır. Aklın ve mantığın almadığı oluşumlar sağlıklı kararlarla alınacak sonuçları sağlayamazlar.
Olanlar oldu. Yeni bir seçim süreci başlatıldı. Ne söylesek değil de, ne yazsak boş. O zaman söyleyelim. Ülkemizin ses getiren yazarlarından, tarafsız (!) görüşlü Ahmet Hakan soruyor: “İSTANBUL seçimi, sandık kurullarının oluşumunda yapılan yanlışlardan dolayı yenileniyor. İyi de aynı sandık kurulları, Belediye Meclisi, ilçe belediye başkanı ve muhtarlık seçimlerinde de görev yaptı. Niye o seçimler yenilenmiyor da sadece büyükşehir seçimi yenileniyor? Bu sorunun akla, mantığa, vicdana uygun bir cevabının verilmesi şart oğlu şarttır.” (9 Mayıs Perşembe)
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanımız ile birlikte, A KE PE’nin bir zamanki ağır topları Ali BABACAN, Abdullah GÜL, Ahmet DAVUTOĞLU ve aklı başında olanlar böyle bir kararın alınmasının ülke demokrasisine ve hukuk düzenine verdiği zararları açıkladılar. YSK’nın 7 üyesinin, hukuku, vicdanı, doğruluğu bir yana itip, siyasal bir karar aldıklarını belirttiler. Karara katılmayan üyeleri gerekçelerinde alınan kararın yanlı olduğunu vurgulayan ifadeler kullandılar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Siyasal Tarihi ve kitapları bu gelişmeleri, nedenlerini, kişilerini tek tek yazacaktır. Aklın ve vicdanın almayacağı, tüm dünya basının da bile konu olan, bu kararın sorumluluğu ve vebali, günahını kimler yüklenecek Allah bilir…
Hangi hesaplarla, özellikle İstanbul seçiminin iptali sağlanmıştır.
Kaybedilmiş bir seçimin başkalarınca kazanılması nasıl yorumlanacaktır?
23 Haziran’ da konuşuruz bunları artık diyerek nokta koymaktan başka çare kalmadı…
Yeniden buluşalım…