Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi
M. Yahya EFE
Sevgili okurlarım, Atatürk; tarihin şahit olduğu en büyük komutan ve devlet adamlarından biridir.
Bütün yaşamını cephelerde mücadele etmekle geçirmiş, Kurtuluş Savaşı’na tek başına yön vermiş, Türk Ordusunun başına geçmiş ve büyük bir zafere imza atmış büyük bir komutandır.
Bunu tüm dünya kabul etmektedir. Atatürk’ün önderliğinde yürütülen ve büyük bir zaferle neticelenen Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında, Türk Milleti’nin inançlı tavrının çok büyük bir rolü olmuştur.
Vefatından bu yana Atatürk hakkında pek çok yazı ve eser kaleme alınmış, konferanslar ve toplantılar düzenlenmiş, çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Atatürk’ün birçok üstün özelliklerinin yanı sıra, hayatında ve davranışlarında önemli yer tutan, onun sosyal yönünü ve karakterini belirleyen İslam ahlakından kaynaklanan pek çok özelliği bulunmaktadır.
Mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah’tan isteyen Atatürk, her fırsatta Kuran okutup dua etmeye önem vermiştir.
Atatürk, camide minberden cuma günü cemaate hutbe okuyan ilk ve tek cumhurbaşkanıdır.
Atatürk’ün din konusundaki samimiyetini ve dinine olan bağlılığını ortaya koyan tarihi bir delil de, onun çıktığı bir yurt gezisi sırasında, 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir Zağanos Paşa Camii’nde vermiş olduğu hutbedir.
“Ey millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgi ve iyiliği üzerimize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur.
Temel nizami, hepimizin bildiği Kur’an-ı Azimüşşan’daki açık ve kesin hükümlerdir. İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir.
Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir.
Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında, birbirine zıtlık olması gerekirdi.
Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak’tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti.
Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini, Allah’ın evinde yapardı.
Hazreti Peygamberin mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz.
Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır.
Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır.
Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lazımdır.
İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce bilhassa hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşündüklerini anlamak istiyorum.
Milli emeller, milli irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir.
Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.”