Atatürk’ün İzinde Cumhuriyetimiz 91 Yaşında… “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”

Takvim yapraklarının 29 Ekim’i gösterdiği her sayfası, Cumhuriyet Ülküsünde bütünleşen bir ulusun, bayram coşkusuyla kutlandığı gurur yüklü günlerinden biridir.
Osmanlının son dönemlerinde Monarşi ile yönetilen imparatorluk çökmüş ve yok olma noktasına gelmişti. Bunu gören büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk, “Merkezi hükümet yabancıların denetimi altındadır. Türk milleti bunu içine sindirecek bir millet değildir. En kısa zamanda bu yabancı egemenliğine son verilmeli ve mevcut yönetim yerine, yeni bir yönetim şekli getirilerek, ulus hür ve bağımsız olarak kurulacak yeni bir hükümetle idare edilmelidir” diyerek, günümüze kadar gururla yaşattığımız ve yaşatacağımız Cumhuriyetin ilk temelini atmıştır.
“Ya istiklal, ya ölüm!” parolası ile kurtuluş mücadelesini başlatanMustafa Kemal Atatürk, halk tarafından kendisine verilen büyük destekle, yurdumuzu istila eden tüm dış devlet güçlerini bozguna uğratmış ve dünya tarihinde eşine ender rastlanacak bir zafere imza atmıştır. Kazanılan bu zafer sonrası, sıranın bu ulusa kazandırılacak yeni bir yönetim şekline geldiğini belirten Mustafa Kemal Atatürk, adı Cumhuriyet olan yeni yönetim şeklini 29 Ekim 1923 tarihinde ilan ederek Türkiye Cumhuriyetinin varlığı ve geleceğini teminat altına almıştır.
Cumhuriyet kısa bir tanımla, halkın, halk yani kendisi tarafından yönetmesi olup, dünya tarihinde de bir ilk olan yönetim şeklidir. Bu yönden son derece önemli olmakla beraber, bir ulusun tükenmişliğinin arkasından yeniden var olup, kendisini yeniden dünyaya kabul ettirmesi açısından kazanılmış büyük bir zaferdir de diyebiliriz.
Atatürk’e göre, Cumhuriyet yönetimi, ulusla devlet arasında kaynaşmayı sağlayacak, dolayısıyla de Hükümet ulus, ulus da hükümet olacaktır. Bu anlayışın meyvelerini halkımız en kısa zamanda alacak ve tüm dünya devletleri de bunu örnek alacaklardır, demiştir. Nitekim öyle de olmuştur. Cumhuriyetin ilanı sonrası Mustafa Kemal Atatürk ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş, arkasından da İsmet İnönü Başbakanlığında ilk hükümet kurulmuştur. Böylelikle de saltanat ve hilafet yıkılarak bugünlere gelişin temeli atılmıştır.
Cumhuriyetin ilanıyla tüm dünya devlet adamları, kazanılan zaferler ve elde edilen gelişmelerle ilgili olarak, Atatürk’ten övgü ile söz etmişlerdir ki, oldukça manidar bulduğum bu sözlerden sadece ikisini paylaşmak istediğimi belirtmek isterim. Bakın zamanın Rumen Başbakanı Tataresku, Atatürk için neler dile getirmiş: “Tarihte iz bırakmış insanların birbirlerini gıpta etmesi tabii görülmesi gereken beşeri tecellidir. Atatürk’ün de sahip olduğu meziyetlere, başardıklarına gıpta eden elbette ki çok oldu ve olacaktır. Benim mevzuu üzerine söyleyeceğim gerçek şudur: Tarih bu kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal’i muhakkak kıskanırdı.”
Yine Tunus Devlet Başkanı Habib Burgiba da “Vatanının istiklali uluslararası hakikat olduğu gün, Allah’a şükürden sonra ilk hatırladığım insan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk oldu. Ümit kapılarının kapandığı buhran anlarında destan, hayat ve mücadelelerinden ilham aldığım insan o idi” demiştir.
İşte, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bizlere böylesi büyük bir onuru miras bırakmışlardır ki, onu korumak, kollamak ve ilelebet meşale misali söndürmek de asli görevimizdir. Bu uğurda kanlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla yâd ettiğimiz bu günde Cumhuriyet
Bayramımız tüm ulusumuza kutlu olsun diyorum.
Esen kalın…