Balık Mevsimi
“İNSANIN İYİSİ SÖZÜNDEN, BALIĞIN İYİSİ GÖZÜNDEN BELLİ OLUR.”
Beslenmemizde önemli bir rol oynayan balık, sonbahar mevsimi ile birlikte çarşı ve pazarda kendini göstermeye başladı.
Sağlıklı beslenmenin vazgeçilmez bir parçası olan balık, her yaşta ve her mevsimde mutlaka yememiz gereken önemli bir besin kaynağıdır. Özellikle balık, Omega-3 ve doymamış yağ asitleri açısından oldukça zengin kaynak teşkil etmektedir. Omega-3 yağ asitlerinin kalp damar sağlığı, kansere karşı koruyuculuk, zihin gelişimi ve çocuklarda büyüme konusunda çok etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda uzmanlar haftada iki kez balık tüketerek Omega 3 yağ asidinden faydalanmamızı önermektedir. Yine bazı araştırmalara göre, balık yemenin kalp hastalıklarından ölüm riskini hayli azalttığını da bildirilmektedir. Çünkü Omega3 yağ asitleri düzensiz kalp riskini engellemeye yardımcı olarak kanın damarların içinde pıhtılaşma ihtimalini de azaltmakta. Tabi buradaki olay kalp krizinin en başta gelen sebeplerden birisidir. Diğer taraftan iyi kolesterolün kötü kolesterole oranını arttırarak kardiyovasküler sisteme çok fayda sağlamaktadır.
Yapılan araştırmalara göre, günde 10 bin mg. balık yağı Omega-3 tüketen Eskimoların kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve kanser belirtileri neredeyse hiç görülmediği tespit edilmiştir.
Balık mevsiminin başlamasıyla İstanbul’un birçok semt çarşıları balık tezgâhlarıyla donandı. Palamuttan hamsiye, istavritten lüfere onlarca çeşit balık tezgâhları süsledi. Çarşı ve balıkçı esnaflarından duymakta olduğumuz ilk sesler “DERYA KUZULARI” olmuştur.
Balıkçıları dolaşırken hem günlük stresimi atmış oldum, hem de sezonu açan balıklar hakkında, balıkçılardan şu bilgileri topladım. Özellikle Karadeniz ağırlıklı balıkların Ege’ye göre tuz oranı düşük olması bakımından daha iyi yağlandığını ve lezzetinin daha çok arttığı söylendi. Diğer taraftan, şu günlerde palamut balığının tam zamanı olduğu, bunun peşinden lüfer, çinekop, sarıkanat geldiğini, daha sonra istavrit, tekir, hamsi takip ettiği, ardından Karadeniz mezgidi başladığını, yine bunu takiben Samsun tekiri ve Sinop hamsisinin ortaya çıkacağını da balıkçıların derin bilgilerinden öğrendim.
Taze balık nasıl anlaşılır, bilgisine gelince, şu cevabı aldım: “BALIK PARLAKLIĞIYLA DİKKAT ÇEKER, MAT GÖRÜNÜMDE DEĞİLDİR. GÖZÜ DE CANLI BAKAR. KÖTÜ BALIĞIN GÖZÜ MATLAŞIR, ÇUKURLAŞIR. ONUN DIŞINDA BALIĞIN KULAĞINA (SOLUNGAÇ) BAKILIR, ŞAYET KIRMIZI İSE BALIK TAZEDİR. RENK, GÖRÜNÜM, PARLAKLIK BİRAZ DA BELİRGİNDİR BALIK SEÇİMİNDE. KULAK BEYAZLAR, KIRMIZILIK GİDER İSE, BU DA BALIĞIN NE KADAR KÖTÜYE GİTTİĞİNİ GÖSTERİR.” Böyle denerek balık tazeliğinin tarifi yapıldı.
İşte hastalıkların temelinde, doğal olmayan beslenme ve yaşam alışkanlıkları olduğu hep söylenegelmiştir. Oysa doğa, kendi kurallarına uygun davranmayan biz insanlara tedavi olanağını da sunmakta olup, doğanın gerçek bir mucizesi olan Omega-3 balık yağından faydalanmamız gerektiğini göstermektedir. Tıpkı balıkta olduğu gibi…
Hoşça kalın.