Dolar 34,8009
Euro 36,7593
Altın 2.944,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 16°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
16°C
Parçalı Bulutlu
Pts 17°C
Sal 15°C
Çar 15°C
Per 15°C

Bavulun Hayatımızdaki Yeri

Bavulun Hayatımızdaki Yeri
A+
A-
19.09.2015
503
ABONE OL

Metin MERCİMEK
“20. YÜZYILIN SON ÇEYREĞİNE KADAR BAVULLARDA TEKERLEĞE RASTLANMADI. ŞAYET OLSAYDI BUGÜNKÜNDEN DAHA BÜYÜK BİR MUTLULUKLA KARŞILANIRDI.”

Bavula bir göz attığımız zaman, eski çağlara kadar uzandığını görürüz. O yıllarda hasır ya da bitki saplarından örülmüş, sepete veya kutuya benzer nesnelerden yapılmıştır. Yine de hafif, esnek ve dayanıklı oluşlarıyla pekâlâ bu günkü ideal bavulların oluşturdukları söylenebilir. Ama bavulun asıl hikâyesi, Roma İmparatorluğu’nda geçmiştir.
Romalı lejyonerlerin ömrü hep taş döşeli yollarda geçtiğinden, başka diyarları görmek için seyahate çıkarlar. Yanlarında taşımaları gereken sandıklar, dünyanın ilk gerçek bavulları olarak kayıtlara geçmiştir.
İnsanlığın bavula tekerlek takmayı uçağın icadından bile sora akıl etmesi yönünde olsa da, bazı kaynaklar bunu şöyle yalanlamıştır. Bir rivayete göre 1150 civarında Filistin’de kutsal topraklar için savaşan Haçlılar, silah ve ekipmanlarını taşımak için sandıklarına tekerlek takmışlar. Bir başka rivayete göre de 17. yüzyılda bir Macar prens ağır sandıklara tekerlek takma fikrini geliştirmiştir.
Aslında 20. yüzyılın son çeyreğine kadar bavullarda tekerleğe rastlanmadı. Olsaydı bu günkünden daha büyük bir mutlulukla karşılanırdı. Zira dayanıklı olmaları için yüzyıllarca hep ağır malzemelerden yapıldı. Kasalar ve sandıklar genellikle ahşap çerçeveliydi ve içindekileri yağmur, kar, çamur gibi dış etkenlerden korumak için yağlanmış deriyle kaplıydı, hatta bazılarının zeminleri demirdi. Ortalama büyüklükte bir sandık, boş olduğunda bile yaklaşık 50 kg. ağırlığındaydı. Taşımak için mutlaka profesyonel hamallara ihtiyaç duyuluyordu.
Derken 19. yüzyılda ulaşım araçları ve yollar gelişti; insanlar daha fazla seyahat etmeye başladı. Bu seyahat fazlalığını gören üreticiler, bavulları hafifletmeye başladı. Kullanılan malzeme aynıydı; yine ahşap ve deriden yapılıyordu ama emanetler küçülmüştü. Çünkü giysi kutuları üretilmeye başlamıştı.
Bavul mağazaları ise 1910 tarihinde kurulurken yaratıcılarından adını taşıyan şirket, yani Shwayder Bavulları oldu. 1939’da önce olağanüstü güçlü, Antik Çağ’ın İbrani kahramanı Samson’un adını aldı. 1966’da ise Samsonite’a dönüştü. İlk bavul mağazası da 1923 yılında Londra’da açıldı.
Ancak bavulların evrimini belirleyen, aslında üreticilerden değil, taşıtlar oldu. 19. yüzyılda buharlı gemi ve trenlere uygun tasarlanan giysi kutuları, 1930’larda uçak ve özel otomobillerin yaygınlaşmasıyla küçüldü. Sonuçta ortaya yalnız kıyafetleri taşımak için tasarlanan valizler çıktı. Onlarında ilk versiyonları tıpkı sandıklar gibi ahşap ve deridendi. Ama özel otomobiller arttıkça, valizler kalın karton ve plastikten bile yapılır oldu.
Bugün bavullar hâlâ evrilmeye devam ediyor. Arayış hep daha hafif, daha rahat kullanılabilenlere doğru… Örneğin 2004’te Samsonite, 4 tekerleği geri getirdi, ama bu sefer tekerlekler her yöne dönmekte, itilmekte ve çekilmektedir. Anlaşılan bavulların evrimi devam edeceğe benziyor.
Hoşça kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.