Bir Şehrin Direnişi Antep Savunması ve Sn. Prof. Bilgehan Pamuk’a Bir Teklif

Hasan ŞAHMARANOĞLU
Türkler tarih yapar, Tarih yazmazlar, yaşadığı çağlarda birçok olay unutulup gitmiştir. Bu milletin yüceliğinden dolayıdır. Çünkü bu millet öğünmesini sevmez, yaptıkları kahramanlıkları unuturlar. İçlerinden biri çıkıp bu kahramanlıkları kâğıda dökmez, unutulmasın diye zapt etmez. Ancak yabancılar bu kahramanlıkları, kendi görüşlerine göre zapt eder, yanlışlıklarla dolu görüşlerini yazarlar.
Birinci dünya savaşından çıkan Türkiye düşmanların istilasına uğrar. İstila kolay olur çünkü Türkler birçok cephede savaşmış, gençlerini şehit vermiş, ancak Anadolu’da kadınlar, çocuklar ve ihtiyarlar kalmıştır. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, yunanlılar Anadolu’yu kafalarına göre bölüşmüşler. Türk devleti diye meydanda bir şey kalmamıştır. İşe bu sırada her zaman olduğu gibi bir ilteriş çıkmış, Anadolu’yu düşmandan temizlemiş, yeni bir Türk devleti kurmuştur.
İşte bu ilteriş Mustafa Kemal Paşa’dır. Türk milletinin önüne geçmiş, ona destanlar yazdırmıştır. Bu destanlardan biri de Antep Savunmasıdır. Kadın, erkek, çocuk ve ihtiyar gece gündüz demeden düşmanları şehirlerinden atmak için canla başla çalışmış, şehirlerini kurtarmışlardır. Bunların düşmanla yaptığı mücadele dillere destan olmuştur. Ama ne yazıktır ki bu destan yukarıda açıkladığım gibi yeterince değerlendirilmemiş, kahramanlar bir köşeye atılmış bu destanla hiç ilgileri olmayan kişiler, kulaktan duyduklarını gerçekmiş gibi yalan yanlış yazarak tarihi tahrif etmişlerdir. Destanı yapanlar ise bu duruma seyirci kalmışlardır.
Bu Antep Savunmasını yazanlar, tarihçi değillerdi, amatör heveslilerdi, ondan dolayı Antep Savunması bir keşmekeşe dönmüş, her kafadan bir ses çıkmıştır.
İlk Antep Savunmasını yazan savaşa katılmış, o günleri yaşamış Lohanizade Mustafa Nurettin Efendi’dir. Elinden geldiği kadar olayları objektif olarak yazmış gerekli bilgileri vermiştir. Ne yazık ki Mustafa Nurettin Efendi bir tarihçi değildir. Daha sonra Ali Nadir Ünler bir An-
tep Savunması tarihi yazmış, işleri berbat etmiştir. Çünkü kendisinden sonra Antep Savunmasını yazanlar onun yanlışlarını tekrarlamışlar, birçok yanlışı gerçek gibi görmüşlerdir. Savaşta bilfiil çarpışan İnco Hüseyin Efendi birçok evrakı Ali Sahir Uzel’e vererek biraz düzeltmişse de yanlışlıklar devam etmiştir. Ali Nadir Ünler de, Sahil Uzel de tarihçi değillerdi. Şunu belirtmek isterim ki, bir akademisyen olan Saadettin Gömeç, Ali Nadi Ünler’in yanlışlarını tekrar etmiştir. Benim bu konuda yazdığım Kilis Kuvayi Milliye adlı kitapçığı okumakta fayda vardır. Ali Nadi Ünler’in yaptığı yanlışları o kitapta bir bir anlattım. Çok ufak bir şey söyleyeyim, Antep Savunması günlüğünü yazan Hüseyin Beyaz Hocanın, yanlışlardan dolayı onu tokatladığı gün gibi aşikârdır.
Son olarak Gaziantep Üniversitesi Tarih Bölümü Profesörlerinden Sayın Bilgehan Pamuk’un yazdığı BİR ŞEHRİN DİRENİŞİ ANTEP SAVUNMASI adlı esere gelelim. Sayın profesörü bu eserinden dolayı tebrik ekmek lazım. Eser, 360 sayfa tutarında hacimli bir eser, güzel bir kapak ve güzel bir kompozisyonla, anlaşılır bir Türkçe ile güzel bir kâğıda basılmış, değerli bir eserdir.
Akademisyen olduğu için diğerlerinin düştüğü yanlışlığa düşmemiş, devamlı kaynaklardan faydalanmış, doğal olarak bu iletişim çağında eski kaynakları bulmuş onlardan çok faydalanmıştır. Yalnız Antep Savunma tarihini yazarken masanın dört ayağından birini es geçmiştir. Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Bir tarihçi bunu niçin yapar.
Güney cephesinin dört büyük şehri vardır: Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis. Bunlar Osmanlı döneminde birer sancak idi, hatta Kilis, Halep’e bağlı müstakil sancak idi. Sayın Pamuk tarihini bir yerinde dediği gibi Antep’in ilçesi değildi. Güney cephesi savaşlarında Maraş, Urfa, Kilis kendi başlarına işgalcilerle savaşmış şehirlerini kurtarmışlardır. Antep stratejik bir nokta olduğu için düşman bu şehre bütün ağırlığı ile yüklenmiş, diğer şehirler gibi çabucak kurtulmamıştır. Urfa, Maraş ve Kilis Kuvayi Milliyeleri Antep’e her türlü yardımı yapmışlar, bu şehrin kurtuluşuna gerek maddi gerek manevi yardımları eksik olmamıştır. Gerek Sayın Pamuk gerekse ondan önce yazanlar, dediğim gibi bu meseleyi es geçmişlerdir.
Hele Sayın Pamuk Kilis’i yok saymıştır. Burada bir şeyi hatırlatmakta fayda vardır. Sayın Pamuk’un esrine aldığı kaynak eserler arasında Kilis’le ilgili tarih yazanların hiçbir eseri yoktur? Mesela Kilis tarih yazarı Av. Kadri Timurtaş’ın Kilis Tarihi yoktur. Av. Kadri Timurtaş bilfiil savaşa katılmış, Adnan kod adıyla Kuvayi Milliye’ye çalışmış ve 1932 yılında Kilis Tarihi’ni yazmıştır.
Yine Kilis Belediyesi tarafından İbrahim Hakkı Konyalı’ya Belgelerle Kilis Tarihi yazdırılmış ve 1966’da yayınlanmıştır. Kilis Milletvekili merhum Av. Şinasi Çolakoğlu’nun yazdığı Kilis Direniş Kurtuluş ve Sonrası adlı eser gerek Kilis gerek Antep Savunması için çok mühim bir eserdir. 1991 yılında yayınlanmıştır. Ben bu eserden yer yer faydalanacağım. Merhum Şinasi Çolakoğlu bu eseri yazarken gerek şifai gerek yazılı eserlerden faydalanmıştır, yukarıda Antep Savaşına çevre illerden çok yardım gelmiştir, demiştir.
Şimdi merhum Şinasi Bey’i dinleyelim: Kilisli Aslan Bey direniş başladığı sırada Antep Jandarma Komutanı görevinde bulunuyordu. Ali Kılıç’ın yardımcılığı ve Çınarlı, Kozanlı cephe kumandanlıklarında bulundu. Ali Kılıç Bey’in ayrılışından sonra üç AY süreyle şiddetli çarpışmaların yapıldığı Çınarlı’da kumandan vekilliğini üslendi. Aslan Bey’in kardeşi Şemi Bey bir minarede gözetleme yaparken şehit oldu. Diğer kardeşi Ahmet Bey’de mücahitler arasında bulunuyordu. Kilisli Teğmen Mahmud, Komiser Halil Antep Müdafa-i Hukuk’un kurucuları arasında bulunuyordu. Kilisli Kartal Bey de Çınarlı cephesi kumandanlığında bulundu. İstinab Mahkemesi Reisi Niyazi Tuna, Öğretmen Cemal Efendi Antep Müdafa-i Hukuk cemiyetinde aktif görevlerde bulunuyordu. Yine Kilisli Salih Sipahi müstantiklik yapıyor, bu arada Antep Kuvayi Milliyesinin Divanı harp üyeliğinde bulunuyordu. Yıldırım Tabur Kumandanı Üsteğmen Işıldak Salih Pınar Kilisli idi. Yine Kilisli İslam Bey kod adlı Mehmet Cemaleddin müfrezesi ile Antep’e gelmiş, Antep savaşına katılmış, Özdemir Bey’in tasdikli belgesi vardır.
Yukarıda maddi ve manevi yardım demiştim. Kilis’ten çetelerin Antep Savunmasına gittikleri gibi Antep’te halkın ‘açız açız’ diye bağırmaları Kilis’i ayağa kaldırmış her ne olursa olsun Antep’e para göndermek için her çareye başvurulmuş, Kilis düyunu umimiyesinde 130 bin lira vardır. Ne var ki Kilis Fransız işgalindedir Kilis Malmüdürü Tahir Dayıoğlu, Düyunu Umimiye Müdürü Kani Bey’den bu parayı ister. Uzun uğraşlardan sonra bu paranın 60 bin lirası ot ve saman dolu arabalarla jandarmalar bu parayı Antep’e yetiştirdiler. Bu olaydan Antep kaynaklarında yalnız Adil Dai bahseder. İlerde General Goubeau teslim şartlarını sıralarken bu parayı da isteyecektir. Nedense bu konuda Antep kaynaklarından Sayın Profesör söz etmez.
Şöyle bir konu daha var; Şahin hangi şartlarla bu savaşa katılmıştır, gücü kuvveti nedir, nasıl bir teşkilatı var, bunlar kimlerdir, karargâhı ve çıkış noktası neresidir? Sayın Profesör, Ali Nadi Ünler’in eksik bilgilerini ve yanlışlarını tekrar etmiştir, güya Şahin Bey’i Antep Kuvayi Milliyesi Kilis yolunu tutması için vazifelendirmiştir. Şahin Bey bir düzenli ordu subayıdır. Birçok cephelerde çarpıştıktan sonra hemşerisi ve arkadaşı Yüzbaşı Mehmet Fehmi ile İngilizlere esir düşerler, Mısır’da Seydi Beşir esir kampında kalırlar. Burada günlük gazete çıkarırlar. Esir değişiminde ikisi İstanbul’a çıkarlar, Genel Kurmay onları vazifelendirir. Yüzbaşı Mehmet Fehmi Kilis Askerlik Şubesine, Teğmen Mehmet Sait Birecik şubesine tayin edilir. Ali Nadi Ünler Nizip şubesi der, zaten Ali Nadi de Mısır’da aynı kampta kalmış ama Şahin Bey’i tanımıyor. Bu konuda benim kitapçıkta bilgiler var. Neyse memleketlerine dönerken Yüzbaşı Mehmet Fehmi, Şahin Bey’i Ankara’ya Kilis’te ne yapacaklarını öğrenmek için Kumandanları Mustafa Kemal Ankara’ya gönderir, karar düşmanı taciz etmektir. Kilis’e dönen Yüzbaşı Mehmet Fehmi sonraları Molla Recep kod adını alacaktır. Teğmen Mehmet Sait ise Şahin kod adını alacaktır. İki arkadaş Kilis’te iş bölümü yaparlar. Molla Recep çok asabi olduğunu ileri sürer, cephede Mustafa Kemal’le kavgalı olduğu için idari işleri üslenir. Şahin Bey ise savaştan dönen subayların kapılarına giderek onları mücadeleye çağırır. Şahin Bey teşkilatı kurar. Emrindeki müfrezeler şunlardır: Dazburun müfrezesi kumandanı Teğmen Hüseyin Şaşmaz, yardımcıları Ebülhüda Akçabay Zeki Ağa Akçabay, Kızılburun müfreze Kumandanı İhsan Allaeddin Bilgen yardımcıları Öğretmen Mehmet Gündeniz ve Mehmet Çelebi ve Karakoyunlu köyünden Ahmet Hoca, Tilhabeş’ten Abdurrahman Yananlı, Acar müfreze Kumandanı Öğretmen Gazi Çelik yardımcıları Zabaran köyünden Ali Ağa, Polis Muhtar ve Akif Özduygu. Sayın profesör, Şahin Bey’in Acar karargahından söz etmez. Şahin Bey’in çetesi kimler, zanneder ki Şahin Bey yalnız Antep’i kurtarmak için savaşıyor. Şahin Bey’in çevresinde ki çarpışan kumandanları ufak sayar. Hâlbuki Şahin Bey Antep için değil Mustafa Kemal’den aldığı emirleri tatbik etmektedir. Fransız kuvvetleri ile çarpışa çarpışa Elmalı köprüsüne gelir, orada şehit olur, Antep şehir savaşında bir kurşun atmamıştır.
Sayın profesör ve Antep kaynakları bu Acar karargâhından hiç söz etmezler. Şahin Bey’in çetelerinden Acar köylü Ökkeş Özdemir, o günleri şöyle anlatır:
“Ben aslında Acarlıyım. Fransız işgalinde 19-20 yaşındaydım. eve köyünde Kara Salih’te iki tüfek var dediler biri İngiliz, biri Alman. İngiliz tüfeği yirmibeş altına, babam pazarlık etti, 350 fişeği ile beraber aldım.
Şahin Bey bizim köyün iğdeli dere denilen bir yerinde karargâh kurmuştu. Karlı bir günde köye geldi. Orta boyluydu, kara bir kalpak başında, gözleri pırıl pırıl, omzunda bir İngiliz tüfeği asılıydı. Şahin Bey’e çete yazılınca yüz fişek de o verince ayaklarım yere erişmez oldu. Fransızlarla savaşmaya başladık Fransızlar Kilis’e kaçtılar. Kör hayırlı adında bizim köyde bir kadın zılgıtlamaya başladı. Biz yüreklenmiştik. Şahin Bey kör hayırlının bu davranışından etkilenmişti. Onbeş mecidiye bahşiş verdi.”
Yukarıda birçok yanlışlıklara sebep olan Ali Nadi Ünler’i anlatmıştık. Antep Kuvayi Milliyesi omzunda silahı sokak sokak gezen, kadınların tepkisini çeken Ali Nadi Ünler’i Şahin Bey’in yanına irtibat subayı olarak göndermiştir. Ali Nadi Ünler Seydi Beşir kampında ne yaptığını bilemediğimiz gibi Şahin Bey’in yanında ne yaptığını bilmiyoruz.
Sayın profesörün Ali Nadi Ünler’e dayanarak Kilis-Antep yolu savaşlarını anlatırken bir kısır döngüye giriyor. İlk savunma hattının Acar köyü olduğunu Şahin Bey’in karargâhının burada olduğunu bilmiyor. Acar karargâhını Ali Nadi Ünler de bilmiyor. Acar kalesinden söz ediyor, Acar Kilis’e 10 km. bir köy Acar köyü değil Kilis’te bile bir kale yoktur, yanlışlıkları ne yazık ki tarihçileri çok yanıltmıştır.
Bu arada Hulusi Yetkin’den de söz etmek lazım. Hulusi Hoca, Gaziantep Türkçülüğünün bayrak şehidi Şahin Bey küçük kitabı okudunuz mu bilmem. Hoca herhalde Allah rahmet etsin diyelim Türkçülüğün bir ideal olduğunu Milliyetçiliğin Türkçe karşılığı olduğunu bilmiyor. Gaziantep Türkçülüğü diye ne diyor acaba? Şahin Bey bayrak şehidi de öteki şehitler ne şehidi?
Şimdi hocanın verdiği yanlış bilgilere bak. Şahin Bey işgal altındaki vaziyeti görünce heyeti merkeziye ile temasa geçti Muhtar beyin teklifi ile Kilis yolu Kuvayi Milliye Kumandanlığına atandı. Peki, Şahin Bey’in ailesi birinci dünya savaşı boyunca nerede idi, evli idi çocukları hanısmı vardı. Muhtar beyle Antep’te kiralık ev tutup çocuklarını nereden getirip Antep’e yerleştirdi, çocuklarını Antep’e niye getirdi, cepheye neden çabucak döndü, der. Merhum Hoca yazdığı eserlerde durmadan Antep Türkmenleri der, hâlbuki literatürde Antep Türkmenleri değil Halep Türkmenleri veya Kuzey Suriye Türkmenleri diye geçer.
Yukarıda Ali Nadir Ünler’den söz ettim, buna Hulusi Yetkin Hoca ve Mehmet Solmaz’ı da ekleyelim. Bunlar heyecanlı, amatör, yazdıklarını doğru sanan heveslilerdir. Hâlbuki tarih tahrif edilmez. Bir Molla Kasım gelir.
Dönelim yine sayın profesörün eserine. Sayın Profesör Kilis-Antep yolu çarpışmaları olurken, Kilis Kuvayi Milliyesi ne yapıyordu? Polat Bey Mustafa Kemal tarafından Kilis’e gönderilmiştir. O da teşkilatın başına geçmiş işleri düzene sokmuş. Kilis’in doğu cephesinde Şahin Bey kuvvetleri çarpışırken, batı cephesinde İslam Bey kuvvetleri Fransızlarla kan kusturuyordu. İskenderun’dan gelen tren hattını tahrip ediyor, Tren köprülerini uçuruyor, Fransız birliklerini imha ediyordu. Halep’e, Kilis’e bu demiryolu ile cephane asker ve iaşe gelip Kilis’in katma istasyonda konvoy ile Kilis’e-Antep’e gönderiliyordu. İslam Bey’in müfrezesi bu bölgede bir Fransız taburunu yok ediyor, ne yazık ki Şahin Bey’in şahadeti günlerinde Sakıp
Bey de şehit oluyor.
Biz burada tenkitlerimizi yaparken herhangi bir duygusallığa kapılmıyoruz. Bu savaşın adı Güney cephesi ise bu cephenin en fedakâr insanları Kilis Kuvayi Milliyecileridir. Kurdukları atlı birliklerle İskenderun’dan Fırat’a, Halep’ten Maraş’a at oynatmışlar. Antep’in Maraş’ın yardımına koşmuşlardır. Antep için şehit olan Şahin Bey Kilislidir. Şehit Sakıp Antep için şehit düşmüştür. Karayılan Maraş’ın köylerinden gelen bir Kürt Mollasıdır. Antep için şehit düşmüştür. Maraş’tan Urfa’dan Antep savunmasına katılmak için çeteler gelmiştir. Ama Antep kaynakları Antep çetelerinin bir yere yardıma gittiğinden söz etmez.
Sayın Profesör çok değerli bir eser vermiştir, ama eksik, bu teknolojik çağda yeni bir Antep savunması yazılmalıdır. Sayın Celal Pekdoğan’ın Gaziden Gaziye Mustafa Kemal ile muhaberat çok önemlidir. Onun gibi eserlere dayanılarak tekrar yazılmalıdır vesselâm.
Antep savunması ile ilgili basılı kitap arıyorum.
Tarihî gerçekleri ortaya koyan bir kitap