Metin MERCİMEK
“TOHUM OLUŞUMUNDA BÜYÜK ROL ÜSTLENEN ÇİÇEK KOKUSU, KARMAŞIK BİYOKİMYASAL SÜREÇLERLE OLUŞUYOR. ÖRNEĞİN: DAĞ SÜMBÜLLERİ KOKULARIYLA TOZLAŞTIRICI HAYVANLARI CEZBEDİYOR.”Baharın gelişi ve doğanın canlanmasıyla birlikte tüm bitki ve çiçekler de büyük değişim göstermiştir. Bitkiler saldıkları kokularla böceklere ve diğer bitkilere mesajlar gönderiyor. Tırtıldan kurtulmak için eşek arılarını çağırıyor, “UYARI” aldıklarında yenmemek için tatlılarını bozuyorlar. Günlerin sayısını hesaplayarak çiçekleniyor, gözeneklerini karmaşık bir sistemle açıp kapıyorlar.
Doğaya canlılık veren tüm bitkilerin gelişimine bir göz attığımız zaman, onların çok ilginç bir şekilde kimyasal maddeler salgıladığını görürüz. Bunların arasında otçul böceklerin sindirim sistemlerini, metabolizmalarını etkileyenler de var, bu böcekleri yiyen hayvanları cezp edenler de var. Üstelik bitkiler farklı türden zararlılarla mücadele için farklı maddeler üretmekte. Örneğin tırtıllar tütün, pamuk ya da mısır yemeğe başlayınca bitkiler, yumurtalarını tırtılların üstüne bırakan eşek arılarını çeken uçucu kimyasallar üretmektedir.
Araştırmalara göre bitkilerin havaya saldığı kimyasal maddeler, yakındaki diğer bitkilerin savunma mekanizmasını da harekete geçirebiliyor. Bu konuda Kaliforniya Üniversitesi’nden Richard Karban ve meslektaşları, üç mevsim boyunca Amerika’ya özgü fundaların yapraklarını uçlarından kesti. Zarar gören fundalar, havaya metil yasmonat adlı bir madde salgıladı. Rüzgârın estiği yöndeki tütün bitkileri de yapraklarının tadını bozan savunma maddelerinin üretimini arttırdı.
Başka bir yönde inceleme yapan uzmanlar, kısa bir süre önce bitkilere ilişkin şaşırtıcı bir gerçeğin ortaya çıktığını belirtmişlerdir. Bitkilerin koku alma yününden burnu yok ama küçük bir saksı domates, hatta domates kokusundan yapılmış bir parfüm bile “KÜSKÜT” bitkisini kendine çekmiştir. Bilindiği gibi kökü olmayan küsküt, asalak bir bitki türüdür. Birçokları dönerek büyüyen küsküt filizlerinin karşılarına hangi bitki çıkarda ona sarıldığı düşünüldü. Ancak diğer bir uzman, bunun doğru olmadığını şöyle gösterdi. Yapmış olduğu deneylerde, sadece buğday bulunduğunda küsküt bitkisinin ona doğru büyüdüğünü, ama hem domates hem buğday varsa domatese doğru büyüdüğünü gördü. İşin ilginç bir tarafı da küskütü iyi beslemeyen buğday bitkisinin kokusunda, bu asalağı iten kimyasal bir madde tespit etmiş olmalarıydı.
Diğer taraftan yapılan başka bir deneyimde, bitkilerdeki karmaşık sistemlerden bir de atmosfer bilimcilerin bile ilgisini çeken gözenek sistemidir. Fotosentezde kullanılan karbondioksit, yaprak ve saplardaki binlerce gözeneğin açılmasıyla içeri giriyor; bu sırada biraz su buharı da dışarı çıkıyor. Böyle bir deneyim çalışmasında sıcaklık, nem ve ışık düzeyi değiştikçe, gözeneklerin açıklığının da ayarlandığını ortaya koymuştur.
Görüldüğü üzere bitkilerin saldıkları kokularla böceklere ve diğer bitlilere mesajlar gönderilmekte ve tohum oluşumunda büyük rol üstlenen çiçek kokusu, karmaşık biyokimyasal süreçlerle oluşmaktadır. Ayrıca çiçeklenmede gün uzunluğu ve sıcaklığın etkisi de kendini göstermektedir. Hoşça kalın.