Bodrum’da Bahar Bir Başka Güzel
Metin MERCİMEK
“BURASI ENGİN GÖKLERİN MEMLEKETİDİR. İÇTEN GELEN BİR TÜRKÜYÜ KAPIP KOYUVERİN. UZAKLAŞTIKÇA TÜRKÜ GÖKTE MASMAVİ OLUR. IŞIK BURADA YALNIZ KARANLIĞI AYDINLATMAKLA KALMAZ. AYDINLATTIĞI MADDEYİ DEĞİŞTİRİR VE BİR ŞİİR RÜYASINA ÇEVİRİR.”
(Halikarnas Balıkçısı)
İlkbahar dünyanın her yerinde yenilenme veya yeniden doğum zamanı olarak kutlanır. Ağaçlarda tomurcuklar görünmeye başlar, topraktan yeşillikler fışkırır, çiğdemler patlar ve ayılar başta olmak üzere bir çok hayvanlar kış uykusundan uyanır. Kuzey yarımkürede ilkbahar Mart ekinoksunda, geceyle gündüzün eşitlendiği sıralarda kendini gösterir. Yılın bu zamanlarında bir çok dini ve kültürel kutlamalar yapılır.
İşte, ilkbahar gelince ülkemizde doğasıyla, havasıyla en çok yenilenen yerlerden biri Bodrum’dur. Muğla’nın en güzel kazası olan Bodrum, Ege’nn incisi ve dünyanın gözde turistik beldeleri içinde yer alır. Bodrum sadece ilkbaharda yeşillik sergileyen bir yöre değil, yeryüzündeki tüm renklerin buluştuğu bir cennet köşesidir.
Bodrum’a her gelişimde, buranın ayrı bir havasını, ayrı bir güzellik ve renk taşıdığını hissederim. Hele mevsim ilkbaharsa, bir başka olur Bodrum’un çehresi. Zaten Bodrum’un çehresine baktığımız zaman, güzel kelimesinin ona nasıl yakıştığını görürüz. Bunun yanı sıra yosun kokusu taşıyan denizi, tatlı bir melodi mırıldayan ağaçları, şu günlerde açmaya başlayan sarı mimozaları, pembe renkli begonvilleri ve kendine özgü sarı renkli papatyalarını seyrettikçe örümcek tutan içimizin aniden açıldığını hissederiz. Ayrıca turkuaz çerçeveli pencerelerinden uçuşan tül perdeleri ve içimizi ısıtan havası ile bizlere doyulmaz ilham ve şevk verir.
Bodrum, tüm bu güzelliklerden başka, dünya insanının buluştuğu, hem de izini bıraktığı bir belde olmasıdır. Bodrum’da her düşünceye sahip insanlara yer vardır. Yani her ruh haline, her zevke, her derde ve her sevince ayrı ayrı yer bulunur. Ama en çok mutluluğa ve huzura yer vardır. Hatta Bodrum’un, insanın içinde mutluluk yaratan büyülü bir yönü olduğunu da söylemek gerekir.
İlkbaharda Bodrum’u en çok süsleyen çiçekler, sarı mimozalar, begonviller ve sarı papatyalardır. Begonviller kuşkusuz Bodrum’a olan aşkın emaresidir. Uzayan boylarıyla, kat kat yapraklarıyla beyaz badanalı evleri, bazen pembe gösterir, bazen da mor renklerle süsler. Alnına düşen bir kaç dal, Bodrum aşıklarının gölgesi ve evlerinin simgesi oluverir. Hem de pembe renkleriyle bir nişan halini alır. Sarı mimozalar ve sarı papatyalar ise, altın sarısı renkleriyle Bodrum’u bir papatya halısına çevirir.
Bodrum’un denizi de ilkbaharda ayrı bir güzellik sergiler. Bir mavi ova gibi uzanır suları. Sadece mavi de değil, kaç türlü renk saklı bu dantel gibi koylarda. Homeros’un şarap rengi dediği bu denizler, kim bilir ne savaşlar görmüştür. Heredotos, Artemisis, Büyük İskender, Karya Prensesi Ada, Kalikarnas Satrabı Maussolos, Kleopatra, Turgut Reis, Neyzen Tevfik, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir ve daha niceleri buranın havasını soludular, sularında yıkandılar, güneşinde ısındılar, aynı kuzey yıldızına bakıp, aynı hayaller kurdular. Ufukları geniş, yürekleri cesur bu insanlar Bodrum’un taşlarına, sularına görkemli bir tarih yazdılar. Bu dağlar, bu taşlar ve cennet güzelliğinde koylar bilip bilmediğimiz nelere tanıklık ettiler kim bilir?
Tarihe damgasını vuran bu ünlü kişilerden maada, Kilis’in Büyük Bestekârı Hocamız Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca ise, en güzel bestelerini Bodrum Türkbükü Hekimköy’deki evinde bestelemiş ve Türk Sanat Musikisi sevenlere armağan etmiştir. Tıpkı Bodrum’u bir başka güzellikte süsleyen sarı mimozalardan ilham alarak “SARI MİMOZAM BENİM” şarkısını bestelediği gibi…
Hoşça kalın.