Dolar 32,4770
Euro 34,9370
Altın 2.435,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 32°C
Az Bulutlu
Kilis
32°C
Az Bulutlu
Cum 32°C
Cts 32°C
Paz 28°C
Pts 25°C

Bodrum’da “Kaygı Esareti” Semineri

Bodrum’da “Kaygı Esareti” Semineri
A+
A-
14.04.2016
364
ABONE OL

Metin MERCİMEK
“KAPILDIĞIMIZ ENDİŞELER, SÜREKLİ “SANKİ KÖTÜ BİR ŞEY OLACAKMIŞ” DUYGUSU YA DA NEDENSİZ, TEMELSİZ KORKULARI VERMEKTEDİR.  İŞTE KAYGI DEDİĞİMİZ DUYGU BUDUR.”

Gerek işlerim, gerekse toplantılarım nedeniyle, Bodrum’a her gidişimde mutlaka bir seminere katılır hem bilgi alırım, hem de yeni uzmanlarla tanışmış olurum. Başımızın derdi diye yorumlayacağımız “Kaygı” duygusu, bu katılmış olduğum seminerin konusunu teşkil etmektedir.
Hepimiz günlük yaşantımızda bazen durduk yerde hem de mantıklı hiç bir nedeni olmaksızın endişeye kapılabiliyoruz. Bizim anladığımız ifade şekliyle kaygı, çağımızda pek çok insanın başının derdidir.
“Kaygı esareti” adlı seminerdeki uzmanlar, konuya girer girmez kaygılı olmak ile kaygı bozukluğuna yakalanmanın aynı şey olmadığı hakkında görüş sundular.
Önce hiçbir sebep olmaksızın endişeye kapılmamız konusu ele alındı. Çağımızda pek çok insanın derdi olup, anksiyete ile mücadele eden kişilerin ortak özellikleri ise şöyle sıralandı:

“Genellikle tamamı nedeni olmayan, bir anda gelişen ve denetleyemedikleri endişelere kapılıyorlar. Etraflarını saranlar bunu bir tür evham hali olarak değerlendirse de asıl sorunları bir başlarına ve içlerinde yaşıyorlar. Nedensiz yorgunluk, dikkat bozukluğu, konsantrasyon güçlüğü taşıyorlar. Her hangi bir nedene bağlayamadıkları kas ve baş ağrıları çekiyorlar. Tahammülsüzlük, sersemlik, sıcak basması ve terleme, titreme gibi fiziksel yakınmaları da oluyor. Uykuya dalmakta zorluk çekmeleri bir yana gece de sık sık uyanıyorlar.”
Bir taraftan, “Tüm bu tatsızlıkları yaşayanların diğerlerinden farkı nedir? Neden herkesin hayatı bir şekilde düzen içinde devam ederken, bu insanlar gözle görülür bir nedeni olmayan sorunlarla boğuşuyorlar?” sorusu ortaya atılırken, diğer taraftan da bu konuya şu şekilde cevap verilmeye çalışıldı. “Kaygı ve endişe, yaşadığımız gerilim, bunaltı ve sıkıntı hali olarak özetlenebiliyor. Kaygılarımız geçici  ise bize pek zarar vermiyor. Örneğin işimizde yaşadığımız stres, trafik, sınavlar, kariyer hedefleri, sağlık problemleri, para ile ilgili endişeler, aile sorunları, çocuklarla ilgili gelecek kaygıları bizi bir süre tedirgin edebiliyor. Hatta bu tür kaygılar duymanın normal olduğunu  ve gerçek bir tehlike anında hızlı karar vermemizi sağladıkları için de çok işe yarar. Örneğin: Çocuğu hiç hastalanmayan bir anne hastalık halinde ne yapacağını bilemez. Panikler ve doktoru aramayı bile akıl edemez. Oysa “Çocuğum hastalanırsa ne yaparım?” kaygısını yaşamış bir annenin aklında farkına bile varmadan not aldığı bir tür ‘yapılacak listesi’ bulunur.” diye ifade edildi.
Son olarak kaygı bozukluğu ile ilgili basit ve etkili önlemlere geçildi. Kaygı bozukluğu sadece kalbe değil, uyku düzeni üzerinde de olumsuz etkilere neden olduğuna değinildi. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre özellikle çocuklar ve ergenlik döneminde yaşanan kaygı bozukluğunun yavaş ve sinsi bir gelişim gösterdiği; bilinçaltındaki çelişkilerden kaynaklandığı için kişinin de yaşadığı huzursuzluğun ve korkunun nedenini bilemediği, dolayısıyla duruma müdahale etmekte geç kalındığı ortaya konuldu. İşte bu tür kaygı bozukluklarının erken dönem anne-çocuk ilşikisine dayanmakta olduğu belirtilirken, kaygı bozukluğuna yakalanmamak için aşağıda gösterilen önlemlerin alınması söylendi.

1- Birçok işi aynı anda yapmaktan vazgeçin.
2- Düşünme şeklinizi değiştirin.
3- Derin derin nefes almayı alışkanlık haline getirin.
4- Kaygılarınızın hangi olaydan kaynaklandığını bulmaya çalışın.
5- Beyni sakinleştiren kefir ve yoğurdu bol bol yiyin.
6- Sinirlerinizi ve kaslarınızı gevşeten ıspanak, pazı, badem gibi gıdaları tüketin.
7- Çay, kahve, kola gibi kafeinli içecekleri az tüketin.
8- Bedeni ve zihni gevşetip rahatlatan yoga ya da meditasyon yapınız.
9- Sinirlerinizi güçlendiren B6 vitamini (muz, balık, yumurta, havuç, bezelye vb.) bol yiyin.
10- Mutluluk hormonu salgısını arttıran kabak çekirdeğinden her gün bir avuç yiyin.

Hoşça kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.