Bonzaiye Hayır!

Köşeme yansıyan bir mektup…
Henüz 9 yaşındaydı, çocukluğunu ve gençliğini yaşayamadan bu pisliğin içinde gördü kendini ve kendinden yaşça büyük insanlarla oturdu kalktı. Hani bir söz var ya; ‘’bir kereden bir şey olmaz’’ dendi ve o bir kere ona bin defa oldu. Niye ve neden içtiğini o da bilmiyordu çünkü yaşı dokuzdu ve yıllar, seneler geçti.
Şimdiki yaşı 32 ve hala kullanıyor. Ama onunda kendine göre umutları, hayalleri, gözyaşları var çünkü kimse karşısına gelip de oğlum bunu içme demedi. Daha çok içmeye yeltenmişler o yüzden hiç meziyet sahibi olamamış. Ama karşısına çok seveceği bir kız çıkmış ve onu bu uyuşturucudan kurtarmış. Şu üç aydır içmiyor ve sevdiği kıza ailesi ve kendisi duacılar. O yüzden hiç kimse geç kalmış değil. Gençlerimiz, çocuklarımız günden güne zehirleniyor buna devletin bir an önce el koyması, annelerin, gençlerin hayatına zehir değil de gül koymaları isteniyor. Ama bizim devletimiz bu tür şeylerle uğraşmayı sevmiyor nedense uyuşturucu içindeydi. Gelen elime bir üçlü uzatıyordu. Ben umut denen güzel bir gün hiç görmedim ki, tek gördüğüm müptezel bir hayattı. Oysa isterdim ki geçliğim böyle sürmeseydi uyuşturucu değil de hayatımda en zor bulunan mutluluk olsaydı.
Evet, üç çocuklu ve çocukları okula giden bir Karaderi ailesinin köşeme yansıyan bu mektubunu hafife almayalım. Bu zehir, çok küçük yaştaki çocuklarımızı da bilhassa okul önlerinde yakalayarak doğrudan ölüme götürmektedir. onun için her gün 5-6 ve 13 yaşındaki çocuklarını bizzat kendisi götürüp getiren bu aile reisi endişelerini dile getirerek ciddi tedbirler alınmasını işaret etmektedir.
Çünkü basına yansıyan ve günlük olarak ekranlardan izlediğimiz bu korkunç zehir batağını önlemek için okul ve aile birlikte çalışarak önlem almalı ve çocuklarımız bu korkunç ölüm tehlikesine asla yakalanmamalıdır. Onun için okul ve çocuk bunları ciddiye alarak el ele işbirliği yapıp, emniyet güçlerine de destek vererek bu zehri önlemek ülke çapında alınacak tedbirlerle mümkündür ve acele edilmesi gerekir.