“Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca” Kitabı Üzerine ŞükrüyeÖzuymaz’ın Yorumu

“ÖLDÜKTEN SONRA UNUTULMAK İSTEMİYORSAN, YA OKUNMAYA DEĞECEK BİR ŞEYLER YAZ YA DA YAZMAYA DEĞECEK BİR ŞEYLER YAP.” (Benjamin FRANKLİN)
“Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca” kitabımı büyük bir şevkle okuyan halamın torunu Şükrüye Özuymaz, konulara tek tek özen gösterip anlamlı bir yorumda bulunmuş. Özellikle Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın başarılı bir musikişinas olmasının yanı sıra, çok yönlü biri olarak topluma hizmet ettiğini dile getirmiş. Bu ayrıntılı yorum için Şükrüye’yi candan kutluyorum.
“Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca” kitabım hakkında Şükrüye Özuymaz’ın yorumuna geçmeden önce onu kısa da olsa tanıyalım:
10 Temmuz 1996 yılında Kilis’te dünyaya gelen Şükrüye Özuymaz, ilk ve ortaöğretimini Kilis’te bitirdi. Daha sonra Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü’nden mezun oldu. Lisans eğitimi devam ederken Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapabilmesi için pedagojik formasyonu aldı. Üretken düşünceye çok eğilim gösteren Şükrüye Özuymaz’ın en çok benimsediği konu, bilimsel ve sanatsal alanda araştırmalar yapmaktır. Hatta benim birçok konuda fikirlerimi ve makalelerimi tenkit ederek kendine özgü düşüncelerini dile getirmektedir.
Şimdi sözü edilen kitabımla ilgili onun güzel yorumunu hep birlikte görelim:
“Dünya kısa bir tiyatro sahnesi gibidir ve bu tiyatro sahnesinde her bir insanın farklı rolleri vardır. Önemli olan bu dünyada nefes alabiliyorken güzel işler başarmak, gönüller kazanıp mutluluğu yaşamak ve öldükten sonra da isminden, yaptığı işlerden ve bırakmış olduğu güzel izlerden bahsedilmesini sağlamaktır.
Her insan bu dünyaya bir hayat hikâyesi ile gelir. Her birimizin hayat hikâyesi birbirinden farklı olup, bazen de birbirine benzer özellikler gösterir. O nedenle asıl amacımız, insanca yaşayabilmek ve gönüllerde çözülmez bir sevgi bağı kurabilmektir. Bu bağlamda empati sağlayabilmek, duyarlı bir insan olmak, etik ve ahlaki kuralları da göz önünde bulundurarak, saygı ve sevgi çerçevesinde bir yaşam sürdürmek insan olmanın başat unsurları arasında yer alır.
Kuşkusuz ki Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca, yukarıda belirtmiş olduğum bütün özellikleri bünyesinde barındırmıştır. Hayatı boyunca, gerek insanların sevgisini kazanmış üstün hekimlik alanında, gerek gönülden bağlı olduğu musiki sanatında hep başarıdan başarıya koşmuştur. Ayrıca Yavaşca’nın çok yönlü bir insan olması da dikkate değer bir husustur. O’nun özgeçmişine baktığımız zaman, kendini her yönden geliştirmeyi hedefleyen ve bunu gerçekleştirmiş olan ideal insan tipini görmekteyiz. Sadece hekimlik ve musiki sanatıyla yetinmeyip kendini resim alanında da geliştirmiş ve diğer taraftan da ebru sanatında hayli ilerleme kaydetmiştir.
Bizler müziği genellikle ‘ruhun gıdası’ olarak tanımlarız. Oysa müzik bir taraftan ruhu beslerken, diğer taraftan da milli ve manevi yönüyle de bulunduğu toplumu temsil eder. İnsanın ruhu neyden zevk alıyorsa oradan beslenir ve büyür. Kıymetli akrabam Metin Mercimek’in kaleme almış olduğu ‘Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’ başlıklı kitabında, Alâeddin Yavaşca’nın musiki ile ilgili söylemiş olduğu şu söz çok dikkatimi çekti: “Yaradan’ın bana bahşettiği bu şevk ve hevesle, hocalarımdan ve üstatlarımdan devraldığım musiki geleneğini, kendimden sonrakilere başarı ile aktardım. Özellikle konservatuvardaki talebelerime, radyo sanatçılarına, bu eşsiz geleneği sağlam ve güzel üslup çerçevesinde gururla kazandırdım.” Buradan anlaşılacağı üzere Yavaşca’nın musiki ile beslendiğini, onu bir çocuk büyütür gibi büyüttüğü ve geliştirdiği, daha sonra onu gelecek nesillere özenle aktardığını görmekteyiz.
Bu güzel kitabın her bölümü Alâeddin Yavaşca’nın birbirinden güzel bilgilerini kapsamakta. Özellikle Yavaşca’nın Türk Musikisi’ne adım atışı çok ilgi çekicidir. Babasının onda müzik kulağı olduğunu fark etmesi ve ona bu yönde destek vermesi takdire şayandır. Yavaşca’nın çocukluğunun geçtiği evde ağabeylerinin ve ablasının ud eşliğinde çalıp söylemeleri ve Yavaşca’nın bunları dinleyerek büyümesi, onun müziğe olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını ortaya koymaktadır.
Alâeddin Yavaşca, ne yazık ki, 23 Aralık 2021 yılında aramızdan ayrıldı. Bugün hayatta olmasa da hala isminden ve başarılarından söz etmemiz, onun gönüllerimizde unutulmaz bir sevgi bağı bıraktığının göstergesidir. Bizler Yavaşca’nınhemşehrisi olarak onunla gurur duymaktayız. Kendisini saygı ve özlemle anıyorum.
Kıymetli akrabam Metin Mercimek’in kaleme almış olduğu “Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca” kitabını okuduktan sonra, Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça’yı daha yakından tanıma fırsatı buldum. Böylesi çok yönlü bir insanı ve eserlerini bizlere tanıtan Sayın Metin Mercimek’i kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.