Çocuğumu Hangi Liseye Göndersem?
Enver KARAKILIÇ
Yukarıdaki yazı başlığında da yazıldığı üzere tüm anne ve babaların kendi kendilerine veya yakınlarına çocukları için sordukları sorulardan bir tanesidir.
Küçük yaştan büyütür besler ve okul çağına kavuştururuz çocuklarımızı. Önce İlkokul sonra ortaokul derken birde bakarız ki gençliğe doğru gidiyorlar. İşte bu gençliğe doğru gidiş esnasında biz anne ve babalara çok büyük görevler düşüyor.
Bu görevlerden en önemlilerinden bir tanesi de çocuklarımızı bu dönemdeki eğitimlerinde çok yakından takip etmek gerekiyor.
Kendi ellerimizle yetiştirdiğimiz çocuğumuzun özelliklerini yani huylarını, becerilerini, başarılı veya başarısız eğilimlerini bizden başkası daha iyi bilemez. Çünkü onlar bir aile ortamında bizim yanlarımızda büyüyorlar. İşte onların geleceklerine yön verecek kararları almakta biz anne ve babalara düşüyor.
Ayrıca çocuklarında küçücük yaşta da olsa göstermiş oldukları yetenekleri ve başarıları anne ve babaların karar alma aşamasında etken bir rol oynuyor. Gerçeklerin üzerini örtmeden çocuğumuzun geleceği ile ilgili önemli kararı alırken hissi duygularımıza kapılmadan oturup karar vermemiz gerekiyor.
İlkokula ve ortaokula gönderdiğimiz çocuğumuzu, dersleri konusunda başarılı olup olmadığını takibimiz sonucunda anlarız. Eğer çocuğumuz gerçekten derslerinde çok başarılı ve evde de gözetlediğimiz kadarıyla okuma azmi varsa bir karar verebiliriz.
Eğer ki derslerinde başarılı bir yol kat etmiyorsa, evde de gördüğümüz kadarıyla hep ite kalka ders çalışıyorsa bizler buna da oturup gerçekçi bir karar vermek durumundayız.
Biz anne ve babalar gerçekleri görmezden gelip hislerimizle karar vererek “yok benim kızım doktor olacak, oğlum mühendis olacak” diyerek kendimizi kandırırsak çocuğumuza iyilik değil zulüm yapmış olur ve ön yargıyla karar vermiş oluruz.
Okuyacak çocuk zaten bu yaşlarda kendini gösterir. Ama siz çocuğunuzun başarısızlığını göz göre göre bunu görmezlikten gelir de ortaokuldan sonra düz (klasik) liseye gönderirseniz çocuk orada derslerin zorluklarıyla yüzleşmeye başlayacak ve düşe kalka okulunu bitirdikten sonra Üniversite giriş sınavına gelince de tıkanıp kalacaktır.
Çocuğunuzun üniversite kapılarında tıkanmasını istemiyorsanız onu iyi analiz ederek meslek liselerine yönlendirebilirsiniz. Meslek lisesinden mezun olan bir öğrenci üniversite sınavını kazanamazsa dahi hiç olmazsa bir mesleği olur ve kocaman delikanlı veya genç kız oldukları yaşlarda mesleksiz kalmayarak hayata tutunmanın bir kademesini yakalamış olurlar.
Buna istinaden küçük yaşlarda el becerisi veya belirli bir mesleğe yatkınlık yeteneği olan çocuklarımızı küçük yaşlarda mesleğe ve kendi yeteneklerine doğru yönlendirebiliriz.
Çocukların gelişimlerini ve gelecekteki yaşantılarını beceri ve başarı eğitimlerine göre karar alarak geleceklerini karartmayalım.
Yazımı iki örnek vererek noktalamak istiyorum:
1- Ticaret Meslek Lisesinin Muhasebe bölümünden mezun olan bir öğrenci üniversite sınavında başarı gösteremezse herhangi bir şirkette veya mali müşavir ve serbest muhasebecinin yanında muhasebe ile ilgili mesleğini geliştirip bu dalda devam ettirmesi daha kolay olacaktır. Ve boşta kalmayarak işsizler ordusuna katılmayacaktır.
2- Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesinden mezun olan bir öğrencide yukarıda verdiğim örnek gibi lisede görmüş olduğu kendi dalındaki mesleki dersleriyle ilgili ülkemizin turizm merkezlerinde işe yerleşmede daha öncelikli tercih edilecek ve bir meslek sahibi olacaktır.
Anne ve babalar; kendi hissi duygularımıza yenik düşerek çocuklarımızın geleceğini karartmayalım.