Dolar 32,5450
Euro 34,7490
Altın 2.488,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 24°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
24°C
Parçalı Bulutlu
Cum 24°C
Cts 22°C
Paz 24°C
Pts 28°C

“Dar’ül-İslam” Kilis

“Dar’ül-İslam” Kilis
A+
A-
15.01.2015
719
ABONE OL

Hasan ŞAHMARANOĞLU

 

Yukarıdaki ada bakarak, size tanıtmak istediğim kitabın, bir İslam yazarının kitabı olduğu aklınıza gelmesin. Bu kitap, Kilis’in kara kaderini çizen, Sykes-Picot anlaşmasının mimarlarından Mark Sykes’in kitabıdır.

Mark Sykes daha Birinci Dünya Savaşı patlamadan 1902 yılında, Osmanlı Devleti’nin eyaletleri olan Suriye, Irak ve şimdiki Güneydoğu Anadolu Bölgesini dolaşır. Bir savaş olunca İngiliz ordularının hangi yollardan ve kimlerden yararlanacağını tespit eder. Daha sonraki yıllarda kendisi gibi bir ajan olan Lavrens’e ilham verir.

Dâr’ül-İslam’ın anlamı İslam Yurdu veya İslam Kapısıdır. İşte, şeytani zekâlı bu İngiliz, Türk yurduna hangi kapılardan girileceğini tespit etmiştir. Ne yazık ki; bugünkü işbirlikçiler gibi, o günde yabancılara yardım eden hainler mevcuttu. Asıl bizi ilgilendiren bu ajanın Kilise de gelmesidir. Belki o gün kafasında olan bugünkü siyasi sınırları çizmiş, Kilis’in mümbit topraklarını Suriye sınırları içinde bırakmıştır. Misak-ı Milli sınırları içinde olan şimdiki Kuzey Suriye’de bulunan Türkler ve Türk toprakları, Türklük hasreti çekmekte, Kilis ise bu yüzden yıllardır, ekonomik sıkıntı çekmektedir.

Mark Sykes, seyahatine Beyrut’tan başlar. Hama, Humus, Halep, Kilis ve Kilis-İslahiye eski yolundan Toroslara geçerek (Güneydoğu Anadolu’dan Irak’a iner. Bu ajan kitabını kendi çizdiği harita ve resimlerle süslemiştir.

Kitap o kadar ilginçtir ki, bu kitabı okumadan kimse önemini anlayamaz. Onun için okuyucularımı yormadan, Kilis bölümüne geçiyorum. Bu bölümün adı Toroslara doğrudur. Bu sayfada ajanın çizdiği bir harita var. Ajan artık Kilis’e doğru gitmektedir. “Tel-Arfad-Kilis arası beş buçuk saatlik bir yoldur. Çevre arazi Ma’aret-Halep arası gibidir, sadece binaları daha bakımlı ve bereketlidir. Kilis’e varmadan önce İskenderun’a giden bir şoseye gelinir.”

Okuyucular, o zamanki vasıtaların at arabaları olduğunu düşünmeliler. Çünkü Halep’ten sonra Tel-Afrad, Tel-Afrad’tan sonra Azaz ve Kilis gelir, bu yolda o zaman beş buçuk saat çekmiş. Ajan devam ediyor. ‘Kilis, bir rehberde zikredilecek kadar önemli bir kasabadır. Çarşısı büyüktür, camilerinin minareleri zariftir. Ancak Külahları çinko değil, taşla kaplanmıştır. Büyük Camii mutlak görülmelidir. 15. yüzyıldan kalan bu caminin 6 sütun Üzerine oturan kemerlerle kaplı bir son cemaat yeri vardır. Sütunlardan 4’ü yekpare granittir, sütun başları ve kaideleri bronz birer bilezik ile süslüdür. Bileziklerin üzerindeki işlemelerin daha eski tarihli olduğunu tahmin ediyorum. Roma ve Bizans dönemine ait olabilir. Caminin kubbesi olağanüstü güzel ve dengelidir.”

Bu caminin Tekye (Canbolat Camisi) olduğunu anladık. Ajan devam eder: “Kilis, Türkiye’de birden çok dilin konuşulduğu şehirlerin başında gelir. Araplar, nüfusun önemli bir bölümünü teşkil eder. Kürtçe, Türkçe ve Ermenice serbestçe konuşulur. Bunun sonucu olarak her iki kişiden birinin komşusuyla bir lisan sorunu vardır. Şehrin çarşısı tam bir Babil kulesi gibidir. Şosenin şehir üzerinde olumlu etkileri olmuştur. Hanlar dolup taşmakta, bu arada yenileri yapılmaktadır. Arabalar ve üzeri kapalı faytonlar çıngırakları ile neşeli sesler çıkararak şehri dolaştırmaktadır.”

Ajan bize Kilis’in 1902’li yıllarda nasıl bir şehir olduğunu ipuçları ile anlatmaktadır. Kilis’in o zaman Kuzey Suriye’de Halep’ten sonra en büyük sanayi şehri olduğunu göstermektedir. Kilis o Zaman Halep’in banliyösü ve bir ham madde merkezi bir sanayi şehridir. Mümbit arazilerinde zeytin, üzüm, pamuk, susam, arpa, buğday gibi önemli ham maddeler üretilmekte, su bol olduğundan dut ağaçlıklarında ipek böcekçiliği yapılmakta ve dünyaca ünlü Kilis ipeklisi üretilmektedir. Ancak bu ajan Kilis’in o zamanki kültür durumundan hiç söz etmez. Büyük Türk Tarihçisi Kilisli Necip Asım Yazıksız, 1902 yılında Macaristan’da yayınlana Keleti Szemle adlı Türkoloji dergisinde, bir makalesinde Kilis’in söz ederken, “Kilis Halep’e 60 km. uzaklıkta, 20 bin nüfuslu bir Türk kasabasıdır” der ve 11 kolej, yani medrese (fakülte) bulunduğunu söyler.

Ajan burada maksatlı olarak, “Kilis’te, Arap nüfusun önemli bir bölümünü teşkil eder” diyor. Oysa Yavuz Sultan Selim Han’ın 1516 yılından bu yana elimizdeki mühimmat defterlerine ve Halep salnamelerine göre Kilis nüfusunun Türkmenlerden meydana geldiğini görüyoruz. Yine Prof. Dr. Faruk Sümer, “Oğuzlar” adlı kitabında Kilis ve civarının Halep Türkmenlerinin yurdu olduğunu söyler. Ajan Kilis’ten çıkarak Karnebi üzerinden Bavuk, oradan Hasanceli’ye geçer. Bu yol eski İslahiye yoludur. Yer adlarını ve oturum yerlerini yazarken ajan kendi kafasına göre adları değiştirmiştir. Kitabı çevirenlerde kitaba sadık kalarak aynı adları kullanmışlar. Mesela Karnebi köyüne “Karnabe”, Hasanceli’ye “Essengeli” demiştir. Ajanın bu yolu seçmesinin sebebi, Hasanceli’den sonra uğradığı Şeyhli denen yerdeki Fransız Trappistlerini görmek ve onlardan bilgi almaktır. Bu Fransız keşişler kendi ifadesine göre, bu ıssız topraklarda manastır kurup oturmakta, şarap yapmaktalar. Kesintisiz perhiz yapmakta, konuşmamaktalar. İnsan düşünüyor. Osmanlı Devleti’nin, bu ıssız topraklarında bu Fransız keşişlerinin ne işi var? Bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde cirit atan ajanların ne işi varsa onların da işi vardı.

Mark Sykes’in, Dâr’ül-İslam adlı bu kitabını Yılmaz Tezkan aslına sadık kalarak tercüme etmiş, 21. yüzyıl yayınları arasında çıkmıştır. (İsteme adresi: Hanımeli Sk. No: 18/20 Sıhhiye/ANKARA)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.