Demokrasi ve Değişmesi Gereken Yasalar

Sabahattin YARAR
Eğer yanılmıyorsam, rahmetli Turgut Özal döneminden bu yana yazıp durdum hep. Yürürlükteki Seçim, Siyasi Partiler, Dokunulmazlık ve Seçim Barajı Yasalarının değiştirilmesini önerdim defalarca.
Seçim propagandalarının yapıldığı süreçte, iktidara oynayan her parti, bu yasaları değiştireceği sözünü verdi. Seçimlerden sonra verilen sözler unutuldu. Unutuldu demeyelim de, millet uyutuldu her defasında. Ele geçirilen yönetimin bu yolla rahatça devamının sağlanacağını gören galipler hiç bu taraflara yönelmediler bile.
Millet egemenliğine bağlı bir yönetim şekli olan Cumhuriyet ve demokrasi, halen yürürlükte olan, bu yasalarla uyuşmamakta, bir lider ve parti kuşatmasının varlığının devamı sağlanmaktadır. Halkın istediği hiçbir aday seçilememekte, sadece önüne partisince konulan listelere oy vermektedir. Bunun adına da özgür seçimler denilmektedir…
Son günlerde tartışma konusu edilen % 10 barajın düşürülmesi için yapılan girişimler, diğer yasaların değişmemesi halinde, bence hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Sadece boşa giden milyonlarca karşı görüşlü oyun sisteme girmesini sağlayacaktır. Olumlu sonuçlanırsa bir kazançtır. Ama, yine liderlerin borusu ötecektir. Lider istemezse, milletin vekili olmak senin veya seçmeninin gönlüne kalmayacaktır.
Halkın özlemle istediği, yerel yöneticilerin, yani Belediye Başkanlarının adaylıkları bile partilerince, daha doğrusu parti liderlerince belirlenmektedir. Böyle yapılan seçimler sonunda da, seçilenler milletin vekili, kentin yöneticisi olmaktan öte, lidere göbekten bağlı kapıkulları olmaktadırlar. İrade ve görüş belirtmek yerine, öneri ve çözümler üretmek yerine Mecliste sayı makinesi olarak görev yapmaktadırlar. İşte bu yasaların liderlere sağladığı olanaklar, otoriter yönetimlerin oluşmasına yol açmaktadır. Milletvekili, sözde Başbakan, sözde Bakan olmakta, davul birinde, tokmak başkasının elinde çalmakta, diğerleri de bol kepçe maaşlarını alarak keyiflerine bakmaktadırlar. Tabi yurda, millete, devlete hizmet anlayışlarının ne olduğunu, ne düşündüklerini bilmemiz olası değildir.
Milletin seçme özgürlüğü olmadığı için; çalışkan, özverili, bilgili, vatansever, ilim adamı, bilim adamı, sanatçı, işçi milletvekili adayı bile olamıyorlar. Milyarlarca lirayı seçim harcaması yapamazlar bu saydığım kişiler. Kazara adaylar listesine girseler de hemen elenirler. Söz dinleyecek, evet efendin diyecek kişilikler seçilmektedir seçim yasaları gereği (!)…
Dokunulmazlıklar ise ayrı bir dert. İleri demokrasilerde görülmeyen bir korumacılık bizim siyasilerimizin kurtuluş kapısıdır. Mecliste bulunan suç duyurusu fezlekelerinin, dosyalarının sayısı azımsanmayacak boyutlardadır. Suçlu olup yargılanmayan bu vekillerimiz, yasalar çıkarmakta, oy kullanmaktadırlar. Hiçbir kimse de, hakkında suç duyurusu olanlar Mecliste oy kullanmasınlar diyemiyor(!). Ceza yasları geçerli değildir dokunulmazlar için… Meclis suçluları koruma yeri olmamalıdır. Herkes yargılanmalı, temize çıkmalı ve görevine öyle devam etmelidir. Dokunulmazlık, sadece milletvekilliği görevinin yapılmasına yönelik koruma işlevini kapsamalıdır.
Gerçek bir demokrasi ve seçim için, SEÇİLENLE, SEÇEN KARŞI KARŞIYA GELMELİDİR. Seçilebilme hakkına sahip herkes, aracılar olmadan, önseçimle, üyelerce belirlenmeli gerçek halk iradesi tecelli etmelidir.
Seçim, Siyasi Partiler, Dokunulmazlık Yasaları bu kriterler dikkate alınarak değiştirilmelidir. %10 baraj uygulaması da değiştirilerek, 2015 seçimleri gerçek bir demokratik seçim olmalıdır. Diyorum ama yine boşa kürek sallıyoruz. Bu sistemden zor vazgeçerler…
Yeniden buluşalım…