Dünya Hayatı Nedir?

Metin MERCİMEK
“GÜBRE, BOSTANIN GÖNLÜNE GİRİP YOK OLUR, PİSLİKTEN KURTULUR. KAVUN, KARPUZ LEZZETLİ OLUR VE LEZZETİ ARTTIRIR. SEN DE PİSLİKTEN KURTULURSAN YÜCELİR VE MUTLULUĞA ERERSİN.” (Büyük Düşünür Hazreti MEVLANA)
‘Hayat’ ile ilgili olarak yüzyıllar boyunca araştırma yapılmış ve çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. İnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşadığı süre, ömrüdür, hayatıdır. Kendisine sunulan nimetlerden yararlanır ve olumlu ya da olumsuz işlerle hayatını geçirir. Ama sonunda mutlaka ölümü tadar.
Dünya hayatını maneviyat unsuru çerçevesinde ele aldığımız zaman, bu hayatın Kur’anı Kerim’de genellikle ahiret hayatı ile birlikte anıldığını, bazen de ikisi arasında da karşılaştırma yapılarak ahiret hayatının üstün olduğu belirtilmiştir. Çoğu insanlar, bu dünyayı kalıcı bir yer olarak görmekte, hırs ve ihtiraslarından vazgeçmeyerek onu baş tacı etmekteler.
Bazı uzmanlar, dünya hayatını iki görüş düşüncesinde ortaya koymuşlardır. Onlara göre, iki hayat vardır. Birincisi, insan olarak dünya hayatına gözlerini açtığı için, buna ‘yakın hayat’ yani ‘dünya hayatı’ denmiştir. İkincisi ise, dünyaya gözlerini kapamasından sonra ‘sonraki hayat’ yani ‘ahiret hayatı’ ismi verilmiştir.
Peki, dünya hayatı ile ilgili olarak Büyük Düşünür Hazreti Mevlana neler söylemiş? Mevlana’nın gerek Mesnevisi’nde, gerek diğer eserlerinde, bu konuya sıkça durmuş ve bu görüşlerini İslam inancı ve öğretisi doğrultusunda ele almıştır. Uzmanlar onun, kendi düşünce ve inanç dünyasında bu kavramların önemli bir yer tuttuğunu ve gösterdiğini şu sözlerle dile getirmişlerdir:
“Mevlana, büyük bir muammayı içine alan dünyanın, salt akıl yardımıyla çözülemeyeceğine, bunun için vahyin ve peygamberlerin kılavuzluğuna ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. O bu konudaki düşüncesinin temellerini Kur’an ayetleri üzerine kurmuş ve görüşlerini kimi hadislerle de desteklemiştir. Bir taraftan da, dini nasları esas almayan felsefe ekollerinin bu husustaki yaklaşımlarını reddetmiştir.
Diğer taraftan Mevlana, dünya hayatı ile ilgili olarak olumsuz yönlerine işaret ettiği, çeşitli şekillerde kınadığı ve yerdiği halde, aşırı görüşler sergileyen bazı sufiler gibi dünyayı tamamen dışlamamıştır. Onun en çok üzerinde durduğu şey, dünyanın ve dünya hayatının aldatıcılığı hususu üzerinde durmuş olmasıdır. Özellikle Kur’an da bunun sık sık işaret edildiğine de değinmiştir. Aksi halde dünya hayatı ahiretin tarlası olmak bakımından insan için gerekli ve kaçınılmazdır. Ona göre önemli olan dünyanın ne demek olduğunun bilinmesidir.”
İşte, dünya hayatı konusunda, Büyük Düşünür Mevlana’nın görüşüne katılıyor ve Tasavvuf Düşünceleri’nin bir başka konumunda yeniden görüşelim diyorum.
Hoşça kalın.