Duyarlı İnsan Olmalıyız
M. Yahya EFE
Sevgili okurlarım, duyarlı olmak, her insanın sahip olması gereken bir özelliktir ama duyarlı olmadığı için kimseye bir şey söylenemez ve yaptırım uygulanamaz.
Duyarlı olmak tamamen kişinin kendi vereceği karardır.
Toplumsal bir varlık olan insan, çevresine karşı duyarlı olmak durumundadır.
Günümüzde teknoloji ilerledikçe duyarlık azalıyor, insanlık kayboluyor nerdeyse.
Duyarlı insan azaldığı için, günümüzde yaşamda zorlaştı. İnsan değerini bilmiyoruz. İnsan değeri azaldıkça, kopukluklar çoğalıyor.
En büyük eksiklik ise, hoşgörü ve duyarlılığın olmayışı…
İnsanlar birbirini tanımaya özen göstermeli.
Akıllı insanlardan faydalanmayı, söylenenleri dinlemeyi bilmeliyiz.
Yardımlaşma, dayanışma, alçak gönüllülük, affedicilik, yol göstericilik yaşarken kazandığımız hasletler olmalıdır.
İyiliklerin ve hoşlukların yaşandığı şu güzel ülkemizde son günlerde meydana getirilen suni gerilimler her duyarlı insanı son derce üzmektedir.
Yaşadığımız dünyaya, çevremize karşı ne kadar duyarlıysak, bu duyarlılık olumlu veya olumsuz olarak bize geri dönecektir.
Örneğin, çocuklarımıza otobüste, trende yerlerde yaşlılara, güçsüzlere, ihtiyacı olanlara öncelik duyarlılığını kazandıramamışsak, gelecekte ihtiyacımız olan anlarda o dönemin çocukları da bizlere anlayışlı davranmayacaklardır.
Çünkü onları biz yetiştiriyoruz ve onlar bizim ürünlerimiz…
Bu nedenle iş işten geçtikten sonra çevremizden duyarlılık beklemek gerçekçi değildir. Önemli olan, gerekli duyarlılığı yerinde ve zamanında gösterebilmektir.
Özellikle yaşadığımız çağda toplumsal duyarlılık daha da fazla önem kazanmaktadır.
Toplumsal bilince yönelik davranış becerilerini kazanmak ve kazandırmak ise, uzun ve emek isteyen bir süreçtir.
İnsanın bunu öğrenmesi ve uygulaması kolay değildir.
Bireylerin bu duyarlılığı geliştirmesinden, başta bireyin içinde bulunduğu aile, arkadaş, okul olmak üzere toplum olarak sorumluyuz.
Her bireyin kendi sınırları ölçüsünde bulunduğu ortamın gelişimini etkileme potansiyeli ve sorumluluğu vardır.
Toplumu bir arada tutan sevgi ve hoşgörülü olmaktır. Ne yazık ki bireyler ve toplum olarak duyarlılığımızı önemli ölçüde yitirmiş durumdayız.
Haber bültenlerindeki terör, açlık, şiddet, cinayet haberlerini vicdanımız sızlamadan seyredebiliyor, onurumuz ayaklar altına alınırken gülebiliyorsak, duyarsız bir insan olmuşuz demektir.
Duyarsızlaşmış bir insan ve toplum;
İşitir ama duymaz. Bakar ama görmez. Düşünür ama anlamaz. Kalbi çarpar ama vicdanı sızlamaz.
Hayatımızı sevgi ve hoşgörü duygularıyla doldurarak duyarlı bir insan olursak ve bu bunu bütün topluma yayarsak huzurlu bir toplum oluruz.
Onun için de önce, duygusal değil duyarlı insan olmalıyız.
Duyarlı insan güzel bakar, güzel görür, güzel işitir, güzel dokunur. Pozitif enerji üretip pozitif enerji yayar.
Onun için, bireylere ve topluma karşı duyarlı insan olmalıyız.