Emekli Seyfettin Efendi İsyanda!…
Nejat TAŞKIN
Seyfettin Efendi, Hava Astsubaylığından emekli. Antalya’da yaşar. 80 yaşındadır ve artık içinde bulunduğa şartların ağırlığından isyanları oynar. Tam 35 senelik hizmeti vardır. Türk Hava Kuvvetlerinde, Sayın Orgeneral İrfan Tansel’ zden başlayarak birçok Hava Kuvvetleri Komutanlarının uçaklarını bilfiil uçurmuş ve onların takdirine mazhar olmuş bir emeklidir. Ama üç aylığını almaya gittiğinde her üç ayda bir yaşadıklarıyla adeta isyan eder. Çünkü Antalya’da emeklilere hizmet veren Ziraat Bankası’nda uzayıp giden kuyruklar onu çileden çıkarır. Son Aralık 2005 maaşını almaya gittiğinde sabahın dokuzunda sıraya girer ve saat 16.00 sıralarında ancak ve ancak kendisine sıranın geldiğini öğrendiğinde perişandır ve bitkindir.
Sabah kuyruğa girdiğinde kuyrukta kendisinde daha yaşlı ihtiyarların uyukladıklarını, sendelediklerini ve sabah namazında kuyruğa girdiklerini öğrendiğinde emekliğe yapılan bu zulmün vebalini taşıyanları araştırmaya başladı. Fakat karşısına ne bir sorumlu ye nede bir yetkili çıktı. “Emekli mi canım, yaşadığı yeter” zihniyeti altında yapılan bu haksızlığın önlenmesi için mutlaka kuyruklarda ölmek lazım geldiğine hükmetti.
Birileri akıl verdi, “Amca bankamatik alsana” diyiverdi. Seksen yaşından sonra makineye yaklaşacak, numaralan tuşlayacak, yazılanları okumak için büyük gözlüğünü takacak ve yanlış numaralar taşlayarak kartın içeride kalmasını bir anda sağlamış olacak. “Yine de alayım” diye düşündü, yetkili memura yanaştı, gerekli kâğıdı doldurmaya başladı ve yetkili memur, “Ananın kızlık soyadı” dediğinde Seyfettin Efendi fıttırmaya başladı. Acaba seksen yaşındaki kaç kişi anasının kızlık soyadını bilebilirdi. Memura, “Ben Cumhuriyetle ve Atatürk’le doğdum. Anamın Osmanlıdan kalan kızlık soyadı ne işe yarayacak?” diye bağırmaya başladı. Artık ok yaydan çıkmıştı ve Antalya Ziraat Bankası tarihi bir gün yaşıyordu.
İşte Seyfettin Efendi, bir telefon ahizesi başında bana bunları anlattığında, kendi kendime düşündüm. “Çok mu zor?” dedim. “Şu emeklilerin kapısına kadar maaşını göndermek ve onları bu karda kışta böylesine rezil etmemek, çok mu zor?” Ama ilgililer o kadar çok meşgul ki, buna zaman ayıramıyorlar. Alt kimlik, üst kimlik ve hele türban sorunu varken ilgililerin bu beş on ihtiyar emeklinin yarasına merhem olması düşünülebilir mi?
Ben de bir emekliyim ve ordu mensubuyum. Biraz daha Seyfettin Efendi’ye nazaran genç olduğum için ve annemin kızlık soyadını araştıra araştıra bulduğum için mutluydum. Size sormam gerekir, seksen yaşındaki bir emekliye annesinin kızlık soyadı ile yola çıkarak acaba ne kazandırabiliriz? Bu konuda fikri olan varsa ve bildirirse herhalde çok mutlu oluruz.
Seyfettin Efendi, Aralık 2005 maaşını cebine koymaya koydu, şimdi yeniden ömrü vefa ederse şayet bundan sonraki gelecek üç ayı düşünmeye başladı. Ama eminim ilgililer emekliler için cazip düşünceler içindeler. Çünkü maaş zamlarına bakarsanız fevkalade ünlemler almış sayılırlar.
Haydi hayırlısı diyelim!…