Faruk Elhan Geldi ve Resimledi…

Nejat TAŞKIN
Faruk Elhan bir Kilisli… Kilis’i arşivlerde ve resimlerde doya doya yaşamanın mutluluğunu ve heyecanını yakalayan bir Kilisli. Zaman zaman İstanbul’a gelerek biri kimlerini çözüm bulmak için adeta seferber oluruz. Çünkü öyle tükenmez derya gibi bir arşivi var ki; o güzel tabloyu sizlere yansıtmam mümkün değildir. Ancak sizlerin görmesi ve tanıması lazım… Şayet yolunuz Ankara’ya düşerse onu arayın ve göreceksiniz benim yansıtmaya çalıştıklarımdan çok daha fazlasını bulmuş ve görmüş olacaksınız.
Peki, Faruk Elhan’ın beklentileri nedir?
Faruk Elhan’ın beklentileri bu arşivlerine sahip çıkılmasıdır. Kendisinden sonra bilileri mutlaka ve mutlaka ondan bu arşivleri devir almalı ve sahip çıkarak, ileriki nesillere yansıtmalıdır. Bu devir işlemlerini bir kurum veya meraklı birileri üstlenebilir.
İşte İstanbul’a bu maksatla geldi. Manevi duygular içinde her kesimle temas kurdu. Ve tüm hemşerilerine mesaj verdi: Bana değil, bu arşivlerime sahip çıkınız, dedi. Etraftan bir ses gelsin istedi. Ona ses verenler oldu ve onu yalnız dinlemekte yetinenler bulundu, fakat o yılmadı, hep çevresine o felhanlı toprakların güzelliğini yansıtmak istedi.
Öğrenci yurduna geldiğinde öğrencilerle konuştu. Kilis’ten yüksek tahsil için gelen bu öğrencilere içinde bulundukları durumun çok kıymetli belirterek mutlaka bunun kıymetini bilmelerini izah etti. Kendi gençliğinde bu gibi yardımların hiç olamadığını belirterek, İstanbul’da bulunan hemşerilerinin bu büyük girişimlerindeki güzelliği onlara izaha çalıştı.
15 günlük İstanbul gezisi içinde. Yerebatan semtindeki Kilis sergisini gördü ve zaman zaman orada bulundu. Biraz eziklikleri vardı. Eğer, bazı konularda kendisine müracaat edilmiş olsaydı, daha bir başka Kilis tablosunun ortaya çıkabileceğini vurguladı. Sayın Ekrem Çetin Belediye Başkanı olarak kendisine ilgi gösterdi. Çalışmalarına kendisinin istediği yönünde çıkış yapabileceği vadinde bulundu. Ve Faruk Elhan İstanbul’dan ayrılırken biraz durgun ve ümitsiz ayrıldı. Hâlbuki onu her kesim çok iyi anlamıştı. Ama biraz daha zamana ihtiyacı vardı. Eğer bu zamanı tanımış olsa, belki istediği anlamda bir coğrafya ortaya çıkacak ve değerlendirilecekti.
Yine de vakit geçmiş değildir. Bu gibi durumlar öyle burukluklar gerektirmez. Çünkü arşivler bir ömrün aynasıdır. Bu ayna da her ortamı yansıtmak için büyük bir zaman dilimine ihtiyaç vardır.
Ben diyorum ki: Faruk Elhan bir gün mutlaka kendisinin ve çevresinin istediği anlamda değerlendirilecek ve her türlü ortamda yerine oturacaktır. Zira altın altındır. Çamur düşmekle altın bir şey kaybetmeyeceğine göre, şayet zaman dilimi içinde Faruk Elhan arzu edilen noktaya gelemiyorsa, her geçen gün onun lehinedir. Çünkü daha çok kıymetlenecektir. Kitap ve resim… Elişleri, biblolar ve tablolar, cam ve ağaç üstüne aklınıza gelen her dekor. Ve bunların bilgi kitapları ve daha büyüğü… Açıkçası bir koca Kilis arşivi Osmanlı’dan, Sümer’den ve günümüze kadar… İşte Faruk Elhan bu… O halde biz ona bir gün mutlaka ve mutlaka sahip çıkacak ve değerini maddiyattan çok, manevi duygular içinde her kesime yansıtacağız. Bu konuda vakit geçmiş değildir. Biz onun yanındayız. Yeter ki o buruk olmasın. Çünkü zaman her yarayı yıkayan şifalı bir sudur. Haydi Faruk Elhan,yeni hamleler içinde seni bekliyor ve senin arşivine uzanmak istiyoruz.