Fatih Sultan Mehmed’in Felsefe Sevgisi
Metin MERCİMEK
“BİZ TOPRAKLARI DEĞİL, GÖNÜLLERİ FETHETMEYE GİDİYORUZ.”
(Fatih Sultan Mehmet)
Fatih Sultan Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne’de dünyaya geldi. Babası 2. Murat, annesi Hüma Hatun’un dördüncü oğlu olan Fatih, ağabeyi Alaeddin Ali ile birlikte 14 yaşındaki büyük ağabeyleri Şehzade Ahmet’in valilik yaptığı Amasya’ya gönderilir. Şehzade Ahmet’in erken ölmesi nedeniyle Şehzade Mehmed, altı yaşında Amasya’ya, ağabeyi Alaeddin Ali ise Manisa’ya vali olurlar. İki yıl sonra Şehzade Mehmed sekiz yaşında iken, ağabeyi Alaeddin Ali’nin valilik yaptığı Manisa’ya vali olarak gönderilir.
Kendini dünyanın en entelektüel hükümdarı olmak üzere hazırlayan Şehzade Mehmed, medrese hocalarının vermiş olduğu eğitimin yanı sıra, batılı bir hümanist olan İtalyan Anconalı Ciriaco’dan Avrupa Tarihi ve Antik Yunan Felsefesi’ni öğrenmiştir. Bu durum Şehzade Mehmed’i çok kültürlü ve dünyayı tam anlamıyla bilen bir kişi haline getirmiştir. Topkapı Sarayı’nın arşivinde bulunan Şehzade Mehmed’in çocukluk ve ilk gençlik yıllarında kullandığı defterinde Latin harfleri ile yazılmış bir takım notlar, Roma büstlerini hatırlatan insan çizimleri, Osmanlı figürleri ve çeşitli büyüklüklere ait top resimleri bulunmaktadır.
Ayrıca Şehzade Mehmed, dil öğrenmeye de önem vermiş, Arapça ve Farsçayı aldığı eğitim gereği, Latince, Yunanca ve İtalyancayı da bu dillerin atasözlerine hâkim olacak kadar iyi bilmesi gerekiyordu. Bunun yanı sıra, Şehzade Mehmed, İtalya ve İtalyan kültürünü tanıyan ve benimseyen nadir bir Doğu hükümdarıydı. O yıllarda yanında bulundurduğu Rum tarihçi Kritovulos, Sultan Mehmed’in anadili olan Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Farsça, İbranice, Keldanice, Slavca, İtalyanca, Yunanca ve Latince bildiğini ifade etmektedir.
İkinci Murat Han 3 Şubat 1451 yılında vefat eder. Manisa Şehzadesi Mehmed, bu haberi duyar duymaz evine bile uğramadan atına atlayıp, “Beni seven ardımdan gelsin” diyerek Edirne’ye doğru yola çıkar. Tahta geçer geçmez, Çandarlı’yı sadrazamlık makamında tutar, fakat bunun yanında Zağanos Mehmed, Şahabettin, Saruca Paşalar’dan oluşan savaşçı ruha sahip genç ve cesur ekibini görev başına getirir.
Mehmed Han, kafasına İstanbul’un Fethi’nin koymuştu. ArtIk yolundan dönmeyecekti. Kuşatma, 1451’in sonlarında başladı. Yaptığı ilk iş önce Bizans’a sonra tüm dünyaya kafa tutarcasına girişimler yaptı. İstanbul’da büyük dedesi Bayazid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı’nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı’nın inşa emrini verdi. Bizans Kralı Konstantin, bu duruma karşı çıktı ve Hisarın yapılmasını engellemek için Sultan Mehmed’e elçi gönderdi. Ancak Sultan Mehmed bu elçiyi huzuruna dahi kabul etmedi. Böylece savaş, o günden itibaren başlamış oldu.
Görüldüğü üzere, Sulatan Mehmed, daha Şehzadeliği zamanında, dünyada olup biten tüm ilimlerin ne olduğunu öğrenmek ve çok kültürlü bir insan olabilmek için, başta Yunan Felsefesi’ni öğrenmiş ve kendini dünyaya tanıtmasını bilmiştir. Tabi ki, çok kültürlü bir insan olması, onu “Çağı Değiştiren Bir Sultan” olmasına kadar götürmüştür.
Hoşça kalın.