Dolar 32,5273
Euro 34,6828
Altın 2.488,84
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 24°C
Az Bulutlu
Kilis
24°C
Az Bulutlu
Cum 24°C
Cts 22°C
Paz 24°C
Pts 28°C

Gelin Başı

Gelin Başı
A+
A-
02.09.2020
377
ABONE OL

Adviye ERTEKİN YÜKSEL

Bugün çok geç kaldı Safiye Teyze. Her gün çok erken gelir. Kızımın mamasını o yedirirdi. Okula geç kalacağım diye düşünürken, kapının zili çaldı.
Kapıyı açtım. Safiye teyze ağlamaklı bir sesle:
– Kusura bakma hocam geç kaldığım için!…
– Tamam Safiye Teyze olur bazen. Ben çıkıyorum. Gelince konuşuruz, dedim.
Koştura koştura okula geldim.
Çocuklar Ant okumuş sıra ile sınıfa geçiyordu.
O yıl ben 2. Sınıf okutuyordum. Safiye Teyze’nin kızı Fatma Sarı benim sınıfımdaydı.
Fatma’nın babası ölmüştü. Annesi ve iki ağabeyi ile yaşıyordu.
Ağabeyleri boya badana işi yapıyordu. Durumları pek iyi değildi.
Annesi temizlik işlerine gidiyordu.
Bi rgün Fatma’ya izin istemeye geldi.
– Niye hem de bir hafta izin dedim?
– Hocam Samandağ ilçesinde zeytin toplamaya gideceğiz, dedi.
Benim aklıma geldi geçen sene de gitmiştiniz değil mi, dedim.
– Evet hocam, evin yeşil zeytinini topluyor Fatma. Ben de yağ için işçilik yapıyorum. Bir teneke zeytinyağımız oluyor.
– Peki sen yalnız gitsen olmaz mı?
Ben size yeşil zeytin alırım.
– Hocam kıza evde kim bakacak ki?
– Bana bırak ben de kalsın.
– Olur mu ki hocam?
– Olur olur ben de evde iki küçük çocukla yalnızım.
O aralar eşim Zonguldak’ta geçici görevde bulunuyordu.
Fatma bende kaldı. Safiye teyze gitti 15 gün kadar sonra geldi.
Bin bir teşekkürle kızını aldı gitti.
Bu gün de bir sıkıntısı vardı. Fakat zamanım olmadığından soramadım.
Okulda sınıfa girdiğimde Fatma da bir halsizlik ve tedirginlik vardı.
Üçüncü ders yani beslenme saatinden sonra Fatma bana gelerek, “Öğretmenim ağabeyim annemle kavga etti” dedi.
– Hayırdır niye, diye sordum.
– Öğretmenim ağabeyim bir kızla anlaşıyormuş. Onunla evlenmek istiyormuş. Annem de paramızın olmadığını söyleyince kavga çıktı.
– Tamam otur ben annenle konuşurum, dedim.
Bir yıl öncesi geldi geçti gözümün önünden. Ben Safiye Teyze’nin durumunu fark etmiş, O’na, “Kızıma ve oğluma bak. Oğlum zaten 5 yaşında, kızım daha 8 aylık. Temizlikten kurtul” dedim. Ve onun kazanacağı paradan daha fazlasını teklif ettim. Yazın da, “İki ay istediğin zaman gel, fakat paranı vereyim” dedim.
İşte bu aile ile bu şekilde bir bağ oldu aramızda.
Okuldan çıkarken Fatma’yı da alarak eve geldim.
İlk işim kızımı emzirmekti.
Zira emzirme izni kullanmıyordum. O arada Safiye Teyze yemekleri hazırladı. Birlikte yedik. Ben;
– Hayırdır Safiye Teyze ne oldu? Bir anlat bakalım.
– Amann hocam! Benim böyük uşak bir Alamancı kızınan mektuplaşırmış. Alamanya’dan gelmişler. Get o kızı bana bitir deyo. Ben nasıl deyecem ki?
Verirler mi ki? Alamancı kızına gücüm nasıl yeter?
– Tamam Safiye teyze de oğlun buna nasıl cesaret ediyor sormadın mı?
– Yok sormadım. Get iste verecekler deyip duruyor.
– Tamam bu gece al gel sen oğlunu bize. Birlikte konuşalım.
Sevinç içinde dualar ederek gittiler.
Akşam geldiler. Hoş beş sonrası meseleyi açtım.
Delikanlı:
– Hocam ben bir yıl evvel bu kızla Arsuz’da tanıştım. Bir yıldır konuşuyor, mektuplaşıyoruz. Bu kızın anne ve babası trafik kazasında ölmüşler. Bu aile de kızın babasına akraba imiş. Bu kız ortada kimsesiz kalınca alıp büyütmüşler.
Ben aile ile tanıştım, “Annen gelsin istesin. Bir nişan ve bir düğün yapsın. Nikâh yapar, seni de Almanya’ya götürürüz” diyorlar.
Ben, “Gayet güzel bir teklif Safiye teyze… Oğlunun hayatı kurtulur” dedim.
– İyi de Hocam bu benim oğlan bir yere bunu bilerek bir kuruş koymuş mu kenara?
– Neyse bırakın artık eskiyi. Şimdi ne yapabiliriz ona bakalım. Ben bu kızla ve ailesi ile bir görüşme yapabilsem keşke.

– Hocam gitsin istesin anne. Ne var bunda?
– Tamam dedik gitsin istesin. Ona göre hareket ederiz.
Onları gönderdik. Biraz ferahlamıştı Safiye Teyze.
İki gün sonra gelsinler denilince Safiye Teyze oğlu ve amcası giderek olur sözü almışlar.
Bir öğleden sonra nişan elbisesi, nişan yüzüğü için çarşıya çıkacaklarını söyledi Safiye Teyze.
– Bak Safiye Teyze! Ben sana 3 aylık paranı peşin vereyim. Baktın oğlun veriyorsa paranı çıkartma. Şayet dediği gibi kız ona vereceğim, demiş. Vermese sen harca. Oğlunun istikbalini düşün, dedim.
İşler gayet tıkırında gidiyordu.

Safiye Teyze nişan, düğün aynı gece olacak, nikâhı da yarın yıldırım nikâh yapacaklar, diye geldi.
– Hocam kendi aramızda evde yapılacak da…

– Eee…

– Saçımı röfle yaptırın, demiş kız. Sordum bir-iki yere baya bir pahalı.
– Sen bana getir ben yaparım saçını.
– Nasıl deyeceyim ki seni?
– Safiye Teyze berber evinde yapacak. Çocuğu küçük diye dükkâna gitmiyor, evinde çalışıyor dersin.
Ertesi gün için gereken boyaları aldım her şey hazırdı.
Ertesi günü Safiye Teyze gelin olacak kızı getirdi.
Kızın saçı zaten koyu bir sarı idi. Hemen bir ton koyusunu hazırlayarak ilk boyayı yaptık. Yıkadık kurutarak iki ton açık boyayı hazırladım.
Başına bir poşet geçirdim. Bol bir şekilde bağladım. Kalın bir dantel tığı ile yer yer saçları poşetin üstüne çıkardım. Her çıkardığım saçları boyadım. Ve kıvırarak bıraktım. Süre dolunca renkler açılınca yıkadım. Saçları kuruttum.
Aman Allah’ım saçlar bir harika oldu ki imrendim.
Maşa ile de kıvırdım ve topladım. Çok güzel olmuştu.
Kızı, geldi Safiye Teyzenin oğlu götürdü. Safiye Teyze’ye sordum:

– İkramınız ne olacak?
– Pasta keselim diyormuş kız, dedi.
– Aldınız mı?
– Yok hocam daha nedecek oğlan bilmiyorum.
– Tamam onu ve ikramlık çerezi ben alayım, dedim.
– Hocam sen gelmeyecek misin nişana?
– Safiye Teyze ben gelirsem nasıl olacak! Beni hoca mı berber mi hangisi dersin? Ben gelmeyim. Hayırlı uğurlu olsun.
– Hocam Allah senden razı olsun. Allah seni soldurmasın, diyerek gitti.
Anı gözümde ve zihnimde canlandı bugün.
Zira Safiye Teyze ve okuttuğum kızı Fatma ile Belen/Gedik’te pazarda karşılaştık. Fatma’nın kızı Diş Doktoru olmuş, Güneydoğu’da bir ilçede çalışıyor.
Kendisi de emekli olmuş. Safiye Teyze’yi de biz bir otelin çamaşırhanesine yerleştirmiştik. O da emekli olmuş.
Almanya’daki oğlunun da çocukları ve eşi çok mutlu imişler.
“Ne olur siz giderseniz ben tek beceremem. Beni götürün” dedi Safiye teyze.
Yıllar sonra bu karşılaşma beni çok duygulandırdı. Benim kızım Beyza nasıl diye sordu Safiye Teyze.
Ehhh günler günleri kovaladı. Kızım da meslektaşım şimdi, dedim. Ağladı, sevincinden, “Keşke görsem” dedi. Bir gün buluşma sözü ile ayrıldık.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.