Dolar 32,3610
Euro 34,9649
Altın 2.325,21
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 26°C
Açık
Kilis
26°C
Açık
Cts 27°C
Paz 27°C
Pts 27°C
Sal 26°C

Gelorum Gidorum

Gelorum Gidorum
A+
A-
04.01.2018
599
ABONE OL

Uğur ELHAN

 

Gaziantep ile Kilis asındaki her alanda yaşanan çekişmeyi bir türlü çözemedim gitti. Özellikle Anteplilerin bize takılmaları oldukça çok ve abartılı! Her iki toplum arasında ince ya da kaba, sert ya da yumuşak, sulu ya da hoyrat dokundurmalar, yergiler, iğnelemeler art arda sıralanır gider. Hele üç beş Anteplinin arasına düşmüşseniz vay halinize! Sizi sinirlendirmek, kızdırmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bu tür ortamlarda bulundum da ondan biliyorum. Nizip için böyle bir sorun yok nedendir bilinmez. Bana kalırsa Kilis, Antep için hep bir handikap olmuş. Egemenlik kuramadığı, sözünü yürütemediği bir ilçesi olmuş. Eskiden, dışarıda olduğumuz zaman bize nereli olduğumuzu sorarlardı. “Kilisliyiz” derdik. Yine sanki yanıt alamamışlar gibi “Yani Gaziantep’in Kilis’i mi?” diye sorduklarında, yanıt olarak yine “Kilisliyiz ” derdik. Çok şükür ki artık ayrıyız yönetsel olarak ve üvey evlat konumundan da kurtulduk.
70’li yıllarda Ankara’ da Siyasal’da okurken, Sabri diye Antepli bir arkadaşım vardı. Aman Allah’ım! Bir çene, bir çene ki tut tutabilirsen. İkide bir, durup dururken, salt gıcıklık olsun diye kahkahayı basar ve: Eğem bilin mi? Kilisliynen bi yılanı bi torbuya goyuklar, yılan biçara çığırmış “Aman aneee Kilisli beni sokor!”. Hemen ardından bir başka örneğe geçer: Eğem bilin mi? Istanbul’ a yerleşik olan bi Kilisli, bayram gutlaması eçin gettigi evin sabısını bulamayıncı, gapıya bi not bırakık, “Geliyoruz, gidiyoruz sizi evde bulamoruk” . Arkasından alaycı kahkahalar, küçültücü göz kırpmalar, dudak bükmeler! Yine abartarak “ geloorum, gidoorum ” diye biz Kilislilerle alay etmeler… Kızmıyoruz, artık bu tür kakalı şakalara alıştık, sağ olasıcalar çok seviyorlar(!) bizleri. Menşur beklavacıları(!) Memik Usta’nın bir sözü var menşur dizilerinde: “Get işine !” Bizim de ünlü ozanlarımızdan rahmetli Terzi Korkmaz Kın’ın mezar taşında yazıyor bu sözler: “Get işine”. Yanıtımız bu bizim: “Get işine!”
NATIONAL GEOGRAPHİC dergisinin Ağustos 2006 sayısında bir tarihsel araştırma yazısı var. Başlığı, “HAREM-SIRLAR PERDESİ”. Osmanlı sarayında cariyelere, padişah hanımlarına verilen eğitimden ve onların yaşamlarından söz ediliyor. 87. sayfadan bir tümceyi alıyorum. “Cariyeler, kalfa ve ustalar nezaretinde İslamiyet’i, Türk kültürünü, oturup kalkma adabını, sohbet etmeyi, el işlerini, okuma yazmayı, dans etmeyi, bir müzik aleti çalmayı ve “geloorum, gidoorum” şeklindeki Saray Türkçesini konuşmayı öğrenirlerdi.”
I. Sultan Selim (Yavuz), Mercidabık seferinden sonra Kilis ve yöresini, ikliminin yumuşak oluşu ve bitki örtüsünün zenginliği nedeniyle yerleşim yeri olarak düzenlemiş. Hatta Kilis ve yöresi Evliya Çelebi SEYAHATNAMESİ’nde Hanım Sultan’ın “HAS BAHÇE” si olarak belirtiliyor. Kilislinin “gelorum, gidorum” biçimindeki konuşması ve bu ağız özelliği, “Saray Türkçe”sini kullanma geleneğinden gelmektedir. Bu söyleyişin de bir soyluluğu vardır anlayacağınız. Kilis ağzını alay konusu yapan kendini bilmez kimseler, bir bakıma kendileriyle alay ettiklerinin ayırdında değiller ne yazık! Kilis ağzından birkaç örnek deyiş vereyim: “Bazar ola!” demek; hayırlı alış verişler demektir. “Oğur ola!” demek; iyi yolculuklar demektir. “Üstüm arıca” demek; giysim temiz demektir. “Her iki bakanağın pürtlüye de eline gele!” demek; her iki gözün çıka da eline gele, demektir. “Bakanak”, bak- eyleminden –enek yapım ekiyle oluşturulmuş addır. “pürtlemek” se, “pürt” ses yansıması adından –le yapım ekiyle oluşturulmuş eylemdir. Hangisini sayayım Kilis ağzı söyleminin, o denli çok ve o denli arı ki. Kilis ağzı, kökü Orta Asya Türkçesi’ne dayanan gerçek Türkçe, bozulmamış Türkçe, otantik ve etimolojik yönden incelenmeye değer bir Türkçe’dir. Bundan dolayıdır ki; Muallim Rıfat BİLGE, Necip Asım YAZIKSIZ, Ö. Faruk Kadri TİMURTAŞ, Seyfettin BAŞÇILLAR gibi önemli dilbilimcilerimiz ve edebiyatçılarımızla, artık adını ve şanını dünyanın tanıdığı ünlü müzikolog, Klasik Türk Müziğimizde besteci ve yorum ustası Alâeddin YAVAŞÇA, bu güzel “KİLİS TÜRKÇESİ”nin eseri olmuştur.
Geçenlerde bir özel televizyon kanalında Kilis belgeseli gösterilmiş, bütün herkesin “Deli Coşkun” diye bildiği bir hemşerimizle de röportaj yapılmış. Coşkun’un özellikle tarih ve coğrafya konularındaki bilgisiyle şaşkına dönmüş sunucu. İşte tam o günlerde bir Antepli dostumuz, bu programı izlemiş olmalı ki; bize “Eğem neşel oli, bu işi egnamadık, Kilis’in delileri hep beyle mi oliy? ” diye sormuştu. “Evet” dedik şakayla, “Bu daha en bilgisizi, eğer gereksinim duyarsanız, bizde çok var, size gönderelim de mantık ve akıl dersi versin, hocalık etsin.” İşin şakası, Deli Coşkun da tipik bir Kilis karakteridir gelecek kuşaklar için. Belediye Başkanımızdan istirham ediyorum, bir büstü dikilsin Deli Coşkun’ un, altına da yaşamöyküsü yazılsın bir yazıta. Deriklilerin “HATO İLE RAMO”sundan ne eksiği var bizim doğa tutkunu ve üstün zekâlı Coşkun’umuzun?
Kilis ile Gazi Antep arası gittikçe kısalıyor. Bu yaklaşma, olası dostlukları da muştular umarım. Bir gün belki de birleşmeye varacak güneyin bu vefalı iki kenti. Kurtuluş Savaşımızın yürekli ve kahraman diyarları… Şehit Sakıp ve Şehit Şahin Bey’lerin yurdu! Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün övgüsünü alan iki yurtsever kent! Gün gelecek her iki yandan ikişer adım daha atılacak yakınlaşmaya ve düğün dernek kurmaya az zaman kaldı. Aynı ana ve babanın çocukları değiller mi, ister “malhıtalı köfte”, ister “mercimekli küfte” olsun yedikleri, ikisi de bir değil mi? Antepli sarımsaklı yermiş lahmacunu, Kilisli soğanlı; olsun ne çıkar, ikisi de lahmacun değil mi?

Yeter ki bozulmasın ağzımızın tadı; bozmak isteyenlere fırsat verilmesin, gerisi de ne diyelim:
“Istıfıl olsunlar!”

(Kilisli Olmak adlı kitabından)

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.