Genel Seçim Havasına Girerken

Ecz. İbrahim BEŞE
Türkiye seçim havasına girmeye başladı. 7 Haziran 2015 Pazar günü sandık başında olacağız. Seçim, demokrasi için her şey olmasa da, çok şeydir. 10 Şubat 2015 tarihinde, mesai bitimi olan saat 17.00’ye kadar, aday adayı olmak isteyen kamu görevlilerinin, görevlerinden istifa etmeleri yasal bir zorunluluktur.
Seçmen sessiz sedasız seçim gününü bekleyecektir. Hatta gürültüden, kalabalıktan, afiş, pankart kirliliğinden gına geldiği zamanlarda, “seçim bitse de şu hengameden kurtulsak” diyeceği günler olacaktır. Seçmenlerin, seçim atmosferinde tek hoşlandığı durum, bu dönemde politikacılardan gördüğü ilgidir. Seçmen beş yılda bir eline geçen bu dönemin tadını çıkarmak ister. Köy ve mahalle muhtarları, kanaat önderleri, parti merkezleri ile yakın ilişkisi olanlar revaçtadır. Parti merkezleri dolar taşar. Adaylar siyaseten güçlü görünmek için imkanları ölçüsünde maddi manevi fedakarlıklarda bulunurlar. Bu saatten sonra aday adayları hakkında parti genel merkezlerine ulaşan övgülerde, yergilerde beklenen etkiyi göstermez. Zira siyaset uzun soluklu ve gösterilen çabaların sonuçları zaman içersinde alınacak bir uğraştır.
Aday adayları önce kendi partisinin aday adayları ile yarışacaktır. Bunun için iki önemli aşama vardır. Önce kendi partisinin üyelerine siyaseten güçlü, seçilebilir olduğunu göstermeli, yapılacak kamuoyu ve parti içi temayül yoklamalarında önde olmalıdır. Burada halkla iç içe olan, ona hizmet eden, güven verenler avantajlıdır. Sonra da parti genel merkezinden aday gösterilmesi gerekecektir ki; burada yine geçmişte partiye verilen hizmetler, tanınmışlık, ikili ilişkiler, kariyer, bilgi birikimi, beceri önem kazanmaktadır. Demokrasinin gereği olan ön seçim olursa birinci faktör, merkez yoklaması ile adaylar belirlenecekse ikinci faktör daha öne çıkar.
Partilerin genel seçimlerde milletvekili adaylarını belirlemesi ve listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmesinden sonra seçimlerde ikinci aşamaya geçilmiş olur. Adaylar için seçime kaçıncı sırasından aday gösterildikleri önemlidir. Ön sıradakiler, arkada kalanlara nazaran daha şanslıdır. Bu dönemde parti içi küskünlükler, kırgınlıklar yaşanabilir. Önemli olan bu küskünlükleri, kırgınlıkları gidermektir. Zira artık diğer partilerin milletvekili adayları ile yarışacaklardır. Mahalle, köy, ev ziyaretleri, toplantılar, mitingler, konvoy gösterileri, sloganlar, afişler, pankartlar çaba ve maddiyat gerektiren ekip işidir. Adayların bu dönemde neleri, ne zaman, nasıl ve hangi saatte yapacaklarını gösteren bir program yapmalarını ve bu programa sadık kalmalarını, ekip içersinde iş bölümü yapmalarını öneririm. Zira program bir defa aksarsa, sonraki dönem el yordamı ile yürür. Adaylar, kendilerini ve partililerini başarıya ne kadar inandırabilirlerse, başarı o kadar yakın olur. Ancak “bu seçimi kesin olarak biz kazanırız” rehaveti, kaybetmenin birinci şartı olduğu unutulmamalıdır.
Politikacılar şu kelimeleri bu dönemde unuturlar.
– Olmaz!
– Mümkün değil!
– Mevzuat müsait değil!
– Ödenek yok!
– Bakalım!
Bütün isteklere şu cevaplar verilir.
– Olur!
– Hallederiz!
– Hemen!
– Kolay!
– Sen istersin de olmaz mı?
– Hele seçimi kazanalım, olmuş bil!
Bu sözlerin seçimden sonra hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Seçim dönemleri en çok sıkıntıda kalanlar ise belediyeler ve mülki idari yönetimlerdir. Onlar politikacıların olur-olmaz istekleri karşısında zor durumda kalırlar.
7 Haziran 2015 genel seçimlerinde milletvekili aday adayı ve adaylar şu ilkelere dikkat etmeliler;
Aday olmak istedikleri siyasi partilerin tüzüklerini, programlarını incelemek.
Partilerinin anayasaya ve siyasi partiler kanuna olan uyumlarını, cumhuriyetin ilkelerine bağlılıklarını, demokrasi, insan hakları ve barışa olan inançlarını, iç ve dış politikalarındaki tutarlıklarını, evrensel hukuka yaklaşımlarını değerlendirilmek.
Milletvekilliği halka, devlete hizmet için yapılacak bir görev olduğu gerçeğinden hareketle, öncelikle bu hizmette başarılı olup olamayacaklarını sorgulamak.
Tutamayacakları hiçbir sözü vermemek.
Yarıştıkları diğer adaylar ve partiler hakkında küçültücü, aşağılayıcı, hakaret içeren hiçbir söz ve davranışta bulunmamak.
Doğruları savunmak, yalanlardan, iftiralardan, uçuk vaatlerden kaçınmak.
Seçimi kazananların kaybedenlerin gönlünü almaları, kaybedenlerde kazananları alkışlamaları esas olmalıdır.
Seçmenler de oy verecekleri adaylarda şu özellikleri aramalıdır;
Öncelikle mutlaka sandığa giderek vatandaşlık vazifesini yerine getirmelidir.
Oy vereceği aday, halkın isteklerine cevap verebilecek yeteneklere, birikime sahip midir?
Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı mıdır?
Halktan ve haktan yana mıdır?
Geçmişte herhangi bir yüz kızartıcı davranışı, yolsuzluğu görülmüş müdür?
Vicdanının sesini dinleyenlerden midir? Yoksa koltukta kalmak için kulaklarını tıkayanlardan mıdır?
Anayasa ve yasalara saygılı mıdır?
Cumhuriyetin üniter yapısının korunması konusunda hassas mıdır?
Milletvekilliğini şahsi için bir araç mı, yoksa halka hizmet için bir amaç olarak mı görmektedir?
Dini inançları siyasi çıkarlarına alet eder mi?
7 Haziran 2015 milletvekili genel seçimlerinin ülkemize, bölgemize, bütün insanlara barış, huzur, refah ve mutluluk getirmesini dilerim.