Gerçek Kimliğinizi Göstermeye Var Mısınız?
Sabahattin YARAR
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, milletin vekillerinin oluşturduğu Parlamentolardır. Ülkelerin yönetim ve denetimlerini, yasaların oluşturulmasını ve uygulanmasını, yöneticilerinin seçilmesini ve görevlerinin noksansız yerine getirilmesinin izlenmesini üstlenen yüce bir kurumdur parlamentolar. Buralarda görev yapmak, bir sorumluluk, vatanseverlik, özveri ve çalışkanlık ilkelerine bağımlılık, dürüstlük ile doğrudan ilişkilidir.
Öncelikle ülke çıkarları, kalkınma girişimleri, kendisini güvenerek seçen halkın her türlü özgürlükleri, güvenliği ve sosyal haklarının savunulması gibi işlevleri noksansız yapmak en önemli görevleridir. Halkın birlik ve beraberliğinin sağlanması, inanç ve ibadet özgürlükleri ile Vatan bütünlüğünü tesis ettirmek, hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığına özen göstermek, halka tam bir güven ortamı yaratmak da bu görevlerin vazgeçilmezlerindendir.
Kısacası; ülkelerinin dünya ulusları içerisinde, halkları ile birlikte, itibarlı bir yer edinmesine, çağdaş demokratik yönetimlerle aynı düzeye gelmesine çalışmalarından başka bir düşünceleri olmamalıdır. Cumhuriyetimiz kurucusu, Büyük ATATÜRK’ün, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma çaba ve çalışmalarının örnek alınması, ilke ve önerilerine uyulması, seçilmişlerin en önemli görevleri olmalıdır. Çünkü parlamentoda olmalarının, vatana, millete hizmet şerefine erişmelerinin tek nedeni Mustafa Kemal ATATÜRK’tür.
Seçilmiş olmanın önem ve yerini birazcık dile getirmeye çalıştık. Batı demokrasilerindeki parlamenter sistemleri, uygulamaları dikkate almak, kendi yönetimimizde de uygulamak gerekliliği vardır. Çünkü Doğu ve Afrika yönetimlerini değil, batı yönetimlerini örnek almış, geri kalmışlığı üzerimizden atıp, uygar ülke olma yolunu seçmişizdir…
Milletvekili olmak, yalnızca ülke ve insanlarına hizmet etme amacının dışına çıkılmaması demektir. Bugün; şimdiye kadar uygulama alanı bulan bir yığın olumsuzluğu bir tarafa bırakıp, MECLİSTE sadece vatan ve MİLLET çıkarlarını savunan, seçilmiş olmayı bir ayrıcalık gibi görmeyen, özverili, dürüst ve saygın bir üye olmanın erdemlerini edinmeye var mısınız diye başlayacağım söze.
Millete, devlete hizmet yolunda, para, pul, mevki, etkinlik düşünmeyip, sadece ülke ve vatandaşları yararına kararlar alınması, gerçek demokrat ve vatanseverlerin harcıdır ancak.
İşte bir seçim var önümüzde. Yeni bir Meclis oluşacak. Bu Meclisin üyeleri, yukarıdan beri sayıp döktüğümüz hasletleri kendilerine hedef olarak almalıdırlar.
Milletvekili olmayı; bir ayrıcalık, geçim kapısı, torpil babası, iş takipçiliği olanağı, suçlardan korunma yeri, ömür boyu emeklilik ve sağlık sığınağı olarak görmeyip, gerçek MİLLETVEKİLİ KİMLİĞİNE bürünmelerini istiyoruz. Zaten seçilenler muhtaç ve ihtiyaç içinde olan kimseler değildir. Yaptıkları masraflar dikkate alındığında bu gerçek gün gibi ortaya çıkmaktadır. Öyle ise, Milletvekili Maaşı almayı da ret edip, özveri ve cesaretle ülke sorunlarına odaklanmaları en güzel davranış olacaktır.
Böyle bir davranış, seçilmişlerimize büyük bir saygınlık ve onur kazandıracaktır. Var mısınız bu öneriye olumlu yaklaşmaya? Hatta Dokunulmazlık Yasasını değiştirmeye, adi suçlardan Meclisi arındırma girişiminde bulunmaya ne dersiniz? Bir devrim niteliği kazanacak böyle bir davranışın, demokrasimize kazandıracağı neler neler vardır biliyorsunuz.
Biraz çokça hayalperestlik de olsa, böyle bir MİLLETVEKİLİ yapısını istemek, vatandaş olarak benim hakkım. Olmayacak duaya amin gibi oldu ama, Nasrettin HOCA’nın dediği gibi: “YA TUTARSA”!…