Gerçek Sevgi
M. Yahya EFE
Sevgili okurlarım, dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir.
Ama sevgi nedir, gerçek sevgi nerede bulunur, biliyor musunuz?
Günümüzde, adam gibi adam, kadın gibi kadın bulmanın zor olduğu bu devirde, gerçek sevgiden söz etmek oldukça zor…
Gerçekten içten, menfaatler olmadan birbirini seven çift bulmanın zor olduğu bir dönemde gerçek sevgiyi bulmakta zor…
Sevgi, pek çok kişinin dilinden düşürmediği bir kelimedir.
Dil ucuyla sevgi edebiyatı yapmak, sevgiye karşı en büyük ihanet sayılmalıdır.
Dünyada en önemli şey sevmek-sevilmektir… Ama gerçek sevgi olursa…
Gerçek sevgi karşılıksızdır, gerçek sevgide istikrar, vefakârlık vardır. Gerçek sevgide fedakârlık vardır…
Gerçek sevgi, ancak manevi duyguları taşıyanlarda vardır. İnançlı insan ile inançsızın sevgi anlayışı ve telakkilerini bağdaştırabilmek mümkün değildir.
Sevgi, insan psikolojisinde çok güçlü bir yeri olan bir duygudur. İnsanlar pek çok psiko-sosyal aktivitelerini, şuurlu davranışlarını sevginin yönlendirilmesiyle hayata geçirirler.
Sevgi insan için önemli bir motivasyon kaynağıdır…
Söz gelimi insanda çocuk sevgisi olmasa, çocukların her çeşit bakım ve eğitimlerine gösterilen onca özverinin anlamını çözmeye imkân bulunabilir mi?
Sevgi yöneldiği adreslerin çeşitliliği açısından olduğu kadar, duygu olarak da çok karmaşık ve anlaşılması güç bir yapıya sahiptir.
Zaman gelir birbirine öylesine zıt, öylesine barıştırılamaz ve bağdaştırılamaz sevgi hercümerci içine düşeriz ki, gönlümüzü daraltan kaos ve kargaşadan kurtulmanın yolunu bulamayız.
Merhum Sabancı’nın bir sözünü hatırladım: “Dost olun, arkadaş olun. Dostunuz olsun, arkadaşınız olsun. İnsan sevdikçe ve sevildikçe mutlu olur…”
Evet, Allah rahmet etsin kendisine…
***
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: “Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” diye… Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. “Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyurun” deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan işte demiş ermiş, ‘kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima.
***
Gerçek sevgiden emin olabilmek için;
“Sevdiğini özgür bırak. Geri gelirse o seninidir. Geri gelmezse zaten senin olmamıştır.”
Dostluğun ve sevginin kıymetini bilenlerden olma dileği ile sevgiyle esen kalın.