Gözümüz Aydın; Yenileri Var “Elmalı…”

Sabahattin YARAR

Kendini emekliye ayırıp, araştırma ve kültür işlerine adayan Ahmet Elmalı’yı, Kent’in sayfalarından izliyorum. Bir kez ziyaret ettim, telefonla da iletişim kurduk kendisi ile. Kilis’in sorunları, edebiyatçı ve sanatçıların yazdıkları, kültür evinin ziyaretçileri ile uğraşıp duruyor şimdilerde.

Son yazılarından birinde, Kilis’te yaşayan Suriyeli mültecilerin, kent yaşamına yaptığı olumsuz etkilerden yakınıyordu. Sorumsuz ve dokunulamayan, vergisiz ve denetimsiz bir ticari gelişmenin Kilis esnafına verdiği zararları dile getirmiş. Yaşadıkları ülke koşullarına uymaları gerektiğini belirterek, peçeli, çarşaflı kadınların çokluğundan yakınmış.  Türkiye’nin bir Arap ülkesi olmadığını vurgulamış.

Endişelerinde ve yazdıklarında yerden göye haklı tabi. Daha şunları da ekleyelim isterseniz. Tamamen Arap alfabesi ile yazılmış işyeri tabelaları.. Bunların önce Türkçesi, sonra uyarı niteliğinde Arapçası yazılmalıdır. Seyahat serbestileri var. Diledikleri yere gidiyorlar ülke içinde. Sakıncası yok mu güvenlik açısından? Son model araçlara biniyorlar ve mülteci yardımı alıyorlar. Fakir ve işsiz, iş yapamayan esnaf, kültürel yozlaşmaya şaşıran Kilisli de bakıp kalıyor bu olaylara…

10 Mart 2017 tarihli Kent’te, “YAP BİR REFERANDUM BAK BAKALIM” başlıklı bir yazı ile ben de dokunmuştum birazcık. Ahmet Elmalı endişe ve gerçekleri dile getirerek sorunu açıkça belirtmiş, Kilis’in uğradığı kayıplarla ilgili görüşlerini belirtmiş.

Olayların olumsuz boyutlarını göremeyenler, bir de vatandaşlık olgusunu ortaya atmış, halkımızın ve ülkemizin uğrayacağı yozlaşma, işsizlik, kültürel bozulma siyasi çıkarlara alet edilmeye başlanmıştır. Bölgesel tepki ve istekler dinlenmeden, araştırılmadan bazı kararlar alınmıştır. Biraz gelip, bu ortamda yaşasalar, misafirlik ve iyilik düşüncelerinin abartılı olduğunu göreceklerdir.

Türkiye’nin bu ılımlı yaklaşımının, yanlış mülteci politikasının sağladığı olanakları gören, çevredeki bazı mülteci gruplarının Türkiye’ye akın edecekleri söylemleri gerçek olmaya başladı sanki. İran’daki 3 milyon (orada kamplardalar) mültecinin ilk öncüleri Van’a ulaşmış bulunuyor. Diğerlerinin de Türkiye topraklarına ulaşması halinde olacakları düşünmek bile istemiyorum.

“Gözümüz aydın” mı diyelim Ahmet Elmalı? Sen, ben, öbürü yandım Allah diye çırpınırken, ocağın altına konulan odun gibi, yeni mülteci akınlarına uğramak şansızlığına mı uğrayacağız yoksa. Yapılan idari yanlışlar, devam ettirilen uygulamalar böyle sürmeye devam ederse, akıbet bellidir ne yazık ki…

Beklenenden uzun süren ve ne zaman biteceği bilinmeyen Suriye savaşlarının sonuçlarını beklemek yerine, geç kalınmış olsa da tedbirler almak gerekmektedir.

Konya ovası gibi, uygun yerlere kamplar kurulup, mülteciler buralarda toplanmalıdır. Bizim katkımızın yanında, Birleşmiş Milletlerin katkıları ile toplumumuzdan ayrıştırılmaları gereklidir. Bu hem kendi halkımız, hem de ülkemiz ekonomisi için vaz geçilmez bir koşuldur diye düşünüyorum…

Olayları yeniden anımsatan ve gündeme bir daha getirmemi sağlayan, İlkokul arkadaşım, araştırmacı ve sorunların takipçisi Ahmet ELMALI dostuma selamlar ve başarılı sağlıklı günler diliyorum…

Yeniden buluşalım…