Günümüz Ailesinde “Ben” ve “Biz” Düşüncesi
Metin MERCİMEK
“DÜZENLİ AİLE HAYATI OLMAYAN ÜLKELER, KOLAY YIKILIRLAR.”
Evlilik, erkekle kadının aile kurmak üzere yasalar gereği bir araya gelmesidir. Aile ise, evlilik kan bağı ile birbirine bağlı bireylerden oluşan ve toplumun temeli kabul edilen küçük toplumsal birimdir.
İyi bir evliliği yaşatmak içlin, toplumsal kurallara, geleneklere ve yasalara uygun şekilde kurulan aileyi, özel bir kurum olarak görmek yerine, sosyal bir kurum olarak düşünmek daha doğru olacaktır. Aile, toplumun en küçük bir birimi olması yanında, insanların doğup büyüdüğü, yetişip geliştiği ve eğitim gördüğü bir topluluktur. Diğer taraftan da, bireylerin bulunduğu çevreye göre sosyalleşmesini sağlayan bir hayat okuludur. Yine aile içindeki fertlerin, birbirinin tecrübesinden faydalanan ve kendilerini buna göre yetiştirmeye çalışanlardır. Bu faydalanma ise yaşam boyu devam eder. Çünkü ailedeki fertlerin olumlu olumsuz gelişmeleri topluma doğrudan yansımaktadır.
Bu bilgiler ışığında, bekâr iki insanın evlendikleri zaman, her biri “ben” olmaktan çıkarak “biz” olmaya yönelmelidir. Eğer o “bizlik” duygusuna ulaşamazlarsa, tüm ilişkileri “sen yaptın”, “ben yaptım” akışı içinde geçer. Birlik yani “biz” duygusundan uzaklaşarak “sen”, “ben” duygusu hüküm sürer. Oysa ailedeki evlilik, hiç karşılık beklemeden ve alacak, verecek hesabı tutmadan sürdürmek demektir. Buda sevgi ve saygıya dayalı bir aile ortamında mümkün olur.
Her konuda olduğu gibi sevgi, tüm kapalı kapıları açar. Zaten evliliğin ana kuralı da sevgi değil mi? Evlilik sevgi ile kurulur, sevgiyle yaşar. Sevgi dünyasında “sen”, “ben” olmaz. Daha doğrusu bu konuda hesap tutulmaz ve de esirgeme olmaz. Aslında evlilik birliğinde sevgi, yaşamda fazla şey de istemez. Eşler arasında karşılıklı saygı, güzel bir söz, sıcak bir gülümseme, içtenlikle yapılan bir takdir, özlemli bir kucaklayış, Sevgi’yi yaşatan en güçlü davranışlardır. Bu sevgiyi devam ettirmek ve yaşatmak için fazla abartmaya da gerek yoktur. Sadece günlük yaşantının ortaya koyduğu işler arasında gösterilen saygı, cömertlik, sevgiyi büyütür ve köklendirir.
Şimdi tekrar “ben” duygusuna dönelim. “Ben” içinde olan bir insan “hep ben veriyorum” derse, eşini kendinin bir parçası olarak görmez. Buradaki düşünce, kendisi “ben”, eşi ise yabancı gibidir. Yani “biz” olmamışlardır. Oysa “biz” duygusuna ulaşıldığında, verdiklerinin hepsinin kendine döneceği bir gerçektir. Hem de sevgi olarak, mutluluk olarak dönecektir. “Biz” görüşü içinde hareket etmek ve özveride bulunmak, ne o kişiyi feda etmek ne de bireyselliğinden vazgeçmek anlamına gelmeyecektir. Bu tutum tamamen ailesini, birlikteliği ve bütünlüğü doğrultusunda davranmak anlamına gelir.
İşte, evlilik hayatımızda “ben” değil, “biz” duygusu içinde olduğumuzda, her şeyin bize mutluluk vereceğine, verdiğimiz her şeyde sevgimizi, zenginliğimizi, cömertliğimizi hissedeceğimize, ayrıca kendimize olan güvenimizin artacağına, evlilik benliğimizin güçleneceğine candan inanıyorum.
Hoşça kalın.