Güven

Mahmut İ. KANMAZ
“Bir insana zorla sevdiremezsin kendini. Bana güven diyemezsin. O, bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin ancak: Sen bilirsin…”
Selam, sevgi ve saygılarımı sunarak bir yazımda daha sizlerle olmaktan, büyük bir haz duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Büyük şair Can Yücel’e ait, girizgâhtaki sözden de anlaşılacağı üzere, bugünkü konumuz, çok önemli değerli dostlarım.
Neden önemli derseniz, bir kere güven gibi, değerli bir karakter özelliği olduğu içindir diyebilirim. Belki de diğer belirleyici özelliklerden daha başat olduğu için de…
Nedir güven denilen şey!…İnsanın birine korku, çekinme ve kuşku duymadan, inanma ve bağlanma hali ve duygusudur, diyebilirim kısa ve öz olarak.
Güvenin olduğu yerde, sevgi, saygı ve sadakat gibi değerler, daha bir anlam kazanır, bu kesin… Onun yokluğunda ise, diğerlerinin varlığı ve önemi kuşkuludur…
Yani bu denli önemli bir özelliktir, güven duygusu…
“Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında en güzel çare, dağ ile karı başbaşa bırakmaktır” demiş, Hazreti Mevlana…
Hak aşığı ve düşünür ve büyük mütefekkir Hz.Mevlana devam ediyor: “Güvenmek, aslında bir şans vermektir. Güvenmediğin insanlara, bu şansı asla tanımamalısın…”
Ne güzel tespit ve çıkarımlar değil mi?
“Güvenmemeyi, aslında güvendiğin insanlar sana öğretiyor” diyen kardeşimizin yaptığı da öyle…
Bir başkası da şöyle buyurmuş güvene dair: “Eğer birisini kandırmayı başardıysan, sakın onun aptal olduğunu düşünme.Sadece, sana hak ettiğinden çok daha fazla güvenmiştir. O kadar…”
“Güven ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri dönmez” demiştir William Shakespeare.
“Yaprak da, ağaca çok güvenmişti ve onu hiç düşürmeyecek sanmıştı, ama”diyen kimse de, çok haklıdır bana göre.
Bir diğer deneyimli kişi de güvene farklı bir anlam yüklemiş ve demiştir ki:
“Hiç kimseye güvenmeyen birinin, geçmişinde mutlaka birine, çok fazla güvenmişliği vardır.” Ne güzel…
Richard Benedici de şöyle buyurmuş güvene dair: “İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir.” Bu çok önemli bana göre. Zira, kendi öz güvenini kaybeden birinin, ne karşısındakine güven verebilmesi ve ne de, kendisine itimat edilmesinin, olanağı yoktur kesinlikle…
Bu dediklerimizle alakalı bir güzel sözü de, P.Cyrus etmiştir: “Herkesin güvenini kaybeden, daha ne kaybetsin ki…”
Güven kadar güvensizlikte sıkıntılı bir durumdur aslında… Yani, ne koşulsuz bir güven, ne de aşırı bir temkinlilik hali, doğru değildir bana göre. Güvenilecek ve onu hakeden birine, güven hususunda şüpheci davranmak, o kişiyi incitebilir. Onun için bu gibi konularda biraz daha dikkatli olmakta fayda vardır diyenlerdenim… Bakın, büyük edebiyatçı Goethe’de benzer şeyler söylüyor… “Her zaman güvensizlik göstermek, her daim güvenmek kadar, büyük bir yanlışlıktır.” Aklın yolu birdir.
Güven, bir toplumun etik dinamiğidir, tabiki bana göre…Ben şahsen güvene çok önem atfeden biriyimdir. Ancak, güvenin sürekliliği ve emin olunması hali de çok önemli bir kıstastır…Gerçi günümüzde bunu görebilmek ve bulabilmek biraz zor olsa da… Ünlü bilim adamı Southda bu söylediklerimizi kanıtlar gibi demiştir ki,”Toplum, güven üzerine kurulmuştur.”
Bir Alman atasözü de şöyle der: “Güven ama denetle…” Çok doğru, yani koşulsuz bir güvenin, yanlışlığına dikkat çekilmiş.
Cromwell adlı bir bilim insanı da demiştir ki: “Allah’a güven tamam ama barutunu da kuru tutmaya bak.” Yani, tedbiri elden bırakma diyor Cromwell.
Deneyimler, insanı bilge yapar bazen ve çok yerinde çıkarımların doğmasına da zemin hazırlar, değerli arkadaşlarım.
İşte böyle özlü sözlerden birinde bakın ne diyor kardeşimiz,”Güven, bir ayna gibidir. Bir kez çatladı mı, hep çizik gösterir.” Doğruya doğru… Bir başkası, “Bir kez yalanını yakaladığın birinin, bin kez doğrusunu sorgularsın.” Bu da yaşamın gerçeklerinden, ya da dramlarından…
“Birlikte yola çıkmak için, üç şey şarttır. Sadakat, sevgi ve ille de güven.”
Güven böylesine önemlidir ve değerli bir kavramdır, aynı zamanda…
“Güven gözyaşı gibidir, bir kez gözden düştümü bir daha asla geri gelmez”diyen kardeşimiz de oldukça doğru söylemektedir. En çarpıcı olanını da bir diğer kardeşimiz ifade etmiş ve demiştir ki: “Güven konusunda felsefem şu, bir insanın iki yüzünü görmektense, yüzünü hiç görmemeyi tercih ederim.” Ne kadar etkili bir söylem değil mi?
“Kaleme bile güvenme ve asla sırrını verme, zira gider o da kâğıda yazar”demiş birileri… “Sen Allaha güven yeter ki, hiç beklemediğin bir anda çiçeklerin açtığını göreceksin” diye buyurmuş bir başkası da…
Güvenmek kötü bir duygu mudur sizce? Eğer onun değerini ve önemini bilen bir kimseyse sorun yok. Ama ya değilse, işte o zaman problem… Ona istinaden de, biri şöyle diyor: “Ben hatayı fazla güvenmekle yaptım.Tekrar güvenmeye hazır değilim ve buna gücüm de yok.” Belli ki çok kırılmış ve incinmiş kardeşimiz…Ama sonrası daha trajikomik…
“Sonra güvenmemeyi öğreniyorsun, değiştin sanıyorlar.” Bu da önemli bir çıkarım… “Sözünde güven olmayan birinin, kalbinde sevgi de olmaz” diye hayıflanan bir kardeşimiz haksız mıdır? Ya da; “Söz vermeyin, güven verin ki söz vermenize gerek kalmasın” diyen biri, yanlış kelam mı etmiştir? Tabi ki hayır…
Voltaire de”Kendine güvenen herkes, dünyayı idare edebilir” buyurmuştur.
İlkeli bir sözü de, R. Bosch etmiş ve demiştir ki: “İnsanların güvenini kaybetmektense, servetimi kaybetmeyi tercih ederim.” Hazreti Ebubekirde konu ile ilgili, yerinde bir kelam telaffuz etmiştir.
“Panzehire güvenerek, zehir içilmez.” Ne güzel bir söz, değil mi?
“Şu dünyada, güvenip de aldatılmayan kim vardır ki?” diyen Eliza Cookhaklıdır.
KurtonHillsde çok yerinde bir özeleştiri yapmıştır kendince ve demiştir ki: “Kendi kendimize inanmalıyız ve de güvenmeliyiz, ama pek çabuk kanmamak şartıyla…”Keşke bunu her daim yapabilsek diyorum.
Washington adlı bir bilim adamı da şöyle buyurmuştur güvene dair: “Herkese karşı iyi davran, çok az insanla yakınlık kur; güven bağlayacağın insanları da iyice dene…” Sözün özü budur bence…
Frank Crone, inanılmaz bir çıkarımda bulunuyor ve diyor ki: “Çok güvenirseniz aldatılırsınız ama hiç güvenmezseniz bu kez de hayatınız azapla geçer.” Amiyane bir halk deyimiyle, aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürseniz bıyık, misali yani…
“Güvenilmek, sevilmekten daha büyük bir iltifattır.” Kim demiş bu değerli sözü?George Mac Donald… Doğru da demiş.
Emerson, “Kendine güvenmek, başarının ilk şartıdır” derken, güvene olan önemin altını çizmiştir. Bir bilen kişi de,”Hiçbir şey, güven kadar güçlü değildir”diye kelam ederek, noktayı koymuştur.
Güven hakkındaki son belirleyici sözümüzü, Kurt BiedenKope etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Güven, bir karaca kadar çekingendir. İnsan onu bir kez kovdu mu, tekrar bulması uzun zamana bağlıdır.” Bunun üzerine ne denebilir ki?…
Evet, en önemli, en değerli bir davranış ve karakter biçimi olan, güvenle ilgili söyleyebileceklerimiz burada sona eriyor.Bir başka konuda, yeniden birlikte oluncaya kadar, gönlünüzden yaşama sevinci, bedeninizden sağlık ve yüreğinizden sevgi, hiç eksik olmasın.
Benden herkese, güven ve itimat dolu bir yaşam dileğiyle, hoşça kalın ve hep mutlu olun, sevgili arkadaşlarım…
—————————————————————–
Kaynak:2007 Yılında 2700 Güzel Söz / Ahmet Ağırbaşlı/Damla Ofset/4.Baskı
Kendi özel arşivim ve diğer kaynaklar.
—————————————————————–
NOT: Trabzon gezim ve ziyaretim devam ediyor. Gördüğüm ilk şey, diğer bütün şehirlerimiz gibi, Trabzon’un da çok çok büyüdüğü, geliştiği, kalkındığı, daha da zenginleştiği ve adeta kabına sığamadığı…
Ama bir yandan da, buraya artı değer katan deniziyle, yemyeşil bitki örtüsüyle ve inanılmaz tarihi dokusuyla, yörenin, zaten var olan güzelliğine güzellik kattığı da muhakkak sevgili arkadaşlarım.
Bütün bunların da ötesinde, kentte bir başka sevda şekli ve güzellik örneği daha var ki, o da tartışmasız futboldur. Kadınıyla-erkeğiyle, çocuğuyla-yaşlısıyla herkesin tek bir tutkusu var Trabzon’da: Bordo-Mavi Trabzonspor.
Ben de çok sevdiğim bu şehre veda etmeden önce, bütün sevdiklerime selam, sevgi ve teşekkürlerimi sunarken, Trabzonspor’a da, bu vesileyle başarılar ve nice şampiyonluklar dilemek isterim.
Tekrar görüşünceye kadar hoşça kal TRABZON…
Akçaabat Söğütlü’den, oldukça rüzgârlı ve kapalı bir havada, hırçın Karadeniz ve sahilin, sabah görünümü…