Hangisine İnanıp, Hangisini Uygulayacağız? (145 Ölüm)

Sabahattin YARAR
Nasıl üzüldüğümü, nasıl eziklik duyduğumu, nasıl bir şaşkınlık ve telaş içinde olduğumu anlatmam olası değil. Benim inandığım Ulu Dinim bunları emretmemektedir. Acaba ben mi yanlış biliyorum, yanlış mı değerlendiriyorum kuşkusu içimi kemiriyor adeta. İnançlarımdan, ibadetlerimden, insanlığımdan şüphe duyup, daha iyisi var mı acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum. İnançlarıma darbe vuruyor, her olumsuz olay ve davranış…
Pakistan’da, 132’sini küçücük çocukların oluşturduğu, 145 kişinin, dinimizin savunucusu ve uygulayıcısı olduğunu iddia eden bir dini örgüt tarafından acımasızca öldürüldüğünü duymayan kaldı mı acaba? Bu vicdansızlık, insanlıkla, dinle hiçbir bağlantısı olmayan olayın, hangi inanışa sığdırılarak gerçekleştirildiğini anlamak için kimlere danışmamız gerekir?
Hiçbir suçu ve günahı olmayan, okul sıralarında eğitim gören küçücük çocukların kurşuna dizilmesinin mantığını anlamak için, sanırım o örgütün üyesi ve militanı olmak gerekir. Öyle olsa bile; insanlıktan hiç nasiplenmemiş, gözlerini kan bürümüş canilerin, Ulu Dinimiz adına yaptıkları katliamı, nasıl kabullenir, hangi kitaba sığdırabilirsiniz? Bu nasıl bir zekânın ve çarpık düşüncenin eseridir? Müslümanlık, inanış, insanlık böyle uygulamaları mı salık vermektedir!?… Yüce Tanrı; kısa zamanda hak ettiklerini kendilerine verir inşallah…
Batılılarca, özellikle Hıristiyan âlemince bir terör dini olarak lanse edilmeye çalışılan Ulu Dinimizin, bu hale düşürülmesi, ne yazık ki, inanışların zayıflamasına ve dinden kaçışlara neden olmaktadır.
Taliban, El Kaide, İşid, Nusra, Müslüman Kardeşler, Hamas gibi dini örgütler neyin mücadelesini vermektedirler anlayamıyorum doğrusu. Yüzlerce insanı kuşuna dizmek, koyun gibi kafa keserek yüzlerce insanı öldürmek, yüzlerce genç kızı kaçırıp dilediğini yapmak (Afrika örgütü), anıt ve türbeleri, kutsal yerleri yıkmak, canlı bombalarla yüzlerce insan öldürmek bizim dinimizin emirleri midir? Bunlardan hangisinin fikir ve uygulamaları İslamiyet’in, Müslümanlığın gerekleridir. Hangisinin emirlerine uyalım, hangisi İslamiyet’tir?!… Üstelik ölenler de, öldürenler de Müslüman iken!!!!…
Bu sayabildiklerimiz silahlı olanlarıdır. Toplum içinde de, kendini din âlimi gösterip çevre edinen, gruplar oluşturan, ibadet ve söylemlerinde farklılıklar bulunan tekke ve şeyhler bulunmaktadır. Ne yazık ki bu gruplar da ayrıştırıcı, fikir ve söylemlerle, davranış ve giyimlerle dindarlık ve İslamiyet savunması içindedirler.
Son zamanlarda, yönetim şeklimizde gerçekleştirilen değişiklikler, bu akımların artmasına, karışık ve anlaşılması güç bir inanış şeklinin ortaya çıkmasına, halkın inanç ve uygulamalarında çelişkiye düşmesine neden olmaktadır. Mezhep farklılıkları kaşınmakta, bir ayrıştırma ve uzaklaştırılma ortamının varlığı hissettirilmektedir. İslam Dinindeki bu karmaşanın, hem ulusal, hem de dünya Müslümanlığı için bir tehdit oluşturduğunu görmemek için kör olması gerekir insanın…
Ulu dinimizin gerektiğince uygulanıp, insanlık emrine verecek ilmi ve bilimsel buluşlarla, adil ve dürüst yönetim örnekleri ile dünya insanlarına örnek olması gerekmez mi? Bu kargaşa ve karışıklık hem ülkeleri, hem insanlarını; sefalet, geri kalmışlık, facialardan asla kurtaramaz. 4 Halife döneminden sonra, İslamiyet’in düşürüldüğü durum, İslam dünyasının geri kalmışlığı, sefaleti, halklarının zavallılığı ile zaten ortadadır.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, kurduğu laik ve özgür bir İSLAM ülkesi olan Türkiye’nin, diğer Müslüman ülkelere göre durumunu dikkate almanın önemi açıkça ortadadır. Bu ilkelerden vazgeçmek, hem dinimiz, hem de ülkemiz için felaket olur. 11 yıl Mısır’da İslamı yaşamak için bulunan Milli Şairimiz M. Akif ERSOY kaçarcasına ülkesine döndüğünde, ”Özgürlük de, hürriyet de, İslamiyet de Türkiye’de. Mümkün olsa, Allah benim ömrümden alıp M. Kemal’e verse…” diyerek bir gerçeği ortaya koymuştur.
Tanrım; biz kullarını sapıklıklardan koru, yolundan ayrılanlardan etme. Ülkemizi ve milletimizi sapık fikirlerden, belalardan esirge, inanç ve dinimizden yoksun bırakma. Yoldan çıkmışlara, çıkacaklara akıl fikir ihsan eyle, doğru yola, insanlığa yönelt Yarabbi. Amin diyerek…
Yeniden buluşalım.