Hayat Yolculuğu

Metin MERCİMEK
“ANNENİN BEDENİNDEN KOPUP ÇIKTIKTAN SONRA YALNIZIZDIR ARTIK. YALNIZ BAŞLARIZ HAYATA VE YALNIZ DEVAM EDERİZ HAYAT YOLCULUĞUNA.”
Bugün sizlere bebekliğimizden bugüne kadar geçen zaman içinde nasıl bir yol almamızı içeren HAYAT YOLCULUĞU’ndan söz edeceğim.
Anne karnındayken çok rahat ve mutlu olan bebek, yeni doğduğunda yabancı bir gezegene gelmiş gibi yapayalnızdır. Tam bir güven içersinde rahatken, doğar doğmaz birdenbire soğuk hava ile karşılaşır. İlk ağlamasının sebebi, ciğerlerine giren havadır. Çünkü bu, anne karnına göre soğuk bir havadır. Şimdi bu konuda uzmanların görüşünü sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Bebek dünyaya gelir gelmez, kendini güvensiz hisseder ve korkar. İnsanın ilk tanıştığı duygu korku, çevreye verdiği ilk tepki ise ağlamaktır. Bu sebeple de ilk ihtiyacı güvendir. Bebek, kendisiyle ilgilenen kişiye hemen bağlanır. Bu kişinin onun biyolojik annesi olması gerekmez; bebek, birine bağlanma ihtiyacı olduğundan, onunla kim ilgilenirse o kişiye bağlanır. Güven ihtiyacı karşılanan bebek, ikinci olarak açlığını hisseder. Bunun ardından artık içmek, ısınmak, korunmak gibi ihtiyaçları, yani HAYAT YOLCULUĞU başlar.”
Bebeğin tüm bu ihtiyaçları giderildikten sonra, yaşamın asıl ağır yükü omuzlarımıza binmiş olur. İşte o zaman sessiz çığlıklarımız kendini göstermeye koyulur. Daha doğrusu asıl yaşam mücadelemiz başlamış olur.
Hayat yolculuğu başlar başlamaz, o kadar çok şeyler isteriz ki bir türlü sonunu getiremeyiz. Örneğin; yeni bir güne başlarken her şeyin yolunda olmasını isteriz. Hava çok soğuk ya da çok sıcak olmasa, işe geç gitsek, hatta istediğimiz zaman gitsek, bunun yanı sıra erkenden kalkmak zorunda olmasak, az çalışıp çok para kazansak gibi. Şimdi bu ve bunun gibi şartlara hayatımızı bağlarsak, önümüze neler olabilir sorusu çıkacaktır. Buna hemen şöyle cevap verebiliriz: “Hayatımızı olmazsa olmazlar üzerine kurgulamamız bizleri mutsuz eder.”
Şunu belirtmek gerekir ki, hayat yolculuğunda arzulayabileceğimiz birçok şeyler olabilir. Tabi ki hedeflerimiz, isteklerimiz olmalı ama hayatımızı riske sokmadan, toplum kuralları çerçevesinde devam ettirmemiz gerekiyor.
Diğer taraftan şunu da unutmamamız da fayda görüyorum: İnsan kendinde olmayanı ister ama kendinde olanların da farkında olması gerekir. Önce “var” olanı görmeli. Var olanla mutlu olmayı denemeli. Hayatımızda var olanları sıraladığımızda, bunların hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğunu görürüz.
O nedenle her konuda ümitsizliğe kapılmayı bertaraf ederek kendimize sahip çıkmalıyız. Ayrıca sorumluluklarımızı bilip yılmadan çalıştığımız takdirde, hayat yolculuğumuzda da istediğimiz yere, güven duyguları içinde ulaşırız.
Hoşça kalın.