Hepsi Bizim Suçumuz…
Özgür ÇAKMAK
Eğitim-Sen Kilis İl Tem. Bşk.
Her şey insanoğlunun aç gözlülüğüyle başladı…
İnsanoğlu ilk çağlarda mağarada yaşayabiliyor, sadece karnını doyurabilmek için, yetecek kadar avlanıyor ve doğanın kendisine verdikleri için ona minnet duyuyordu.
Ne zaman ki insanlar yerleşik hayata geçti her şey aslında o an başladı. Sınırlar, hâkimiyet alanları, mülkiyet ve meta kavramı insanlar için vazgeçilmez oldu. Sadece karnını doyurup, bir barınakla yetinen insanoğlu artık hiçbir şeyle doymuyor; hiçbir şey onu mutlu etmiyordu. İnsanlar daha fazla hâkimiyet, daha fazla mülkiyet ve hep daha fazlasını elde edebilmek için yaşayan ve mücadele eden canavarlara dönüştü. Hatta bu mücadelede kendi cinsini yok etmekten çekinmeyen insan, diğer canlıları ve en önemlisi her şeyin kaynağı doğayı yok etmekten geri durmadı.
Sanayileşme canlıların yaşamlarını tehdit eder hale geldi. Elektrik üretimi için özgürce akan derelerin önlerine bentler çekildi; termik santraller kuruldu, beton yığınları için ormanlar yok edildi, dere yatakları düşünülmeden arsalara çevrildi. Egzoz ve bacalardan çıkan karbonmonoksit ozon tabakasını deldi, mevsimsel dengeler değişti. Bunlar olurken dünyanın her yerinde egemen güçler kendi güçlerine güç katabilmenin derdinde, gözlerini kapattı ya da seyretmekle yetindi.
Ve gelinen noktada bize yaşam sunan doğa artık intikam zamanı geldiğini hatırlatmaya başladı.
Tüm dünyada doğal afetlerin ve felaketlerin arttığını görüyorduk ama Kilis’te üst üste sel felaketlerinin olduğu bir mevsim geçişi yaşadığımızı ben hatırlamıyorum. Ama bildiğim bir şey var ki; hepsi bizim suçumuz…
Hepimize geçmiş olsun.