Dolar 32,4714
Euro 34,5590
Altın 2.474,93
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 27°C
Açık
Kilis
27°C
Açık
Çar 29°C
Per 24°C
Cum 23°C
Cts 23°C

Hukukçu Olmam Gerekmez Ki…

Hukukçu Olmam Gerekmez Ki…
A+
A-
21.10.2020
698
ABONE OL

Sabahattin YARAR

 

Yaşam sürecimizde, davranış ve bakış açılarımızda, yönetim ve yönetilmemizde haksızlık dediğimiz olguların ana kaynağı, yasalara uymamak, yasasızlık demektir. Toplumlar yapı ve idare şekillerine göre, yaşam biçimlerini düzene sokan düzenleme ve uygulamalara gereksinme duymuşlardır her zaman…

Mutlak ve totaliter yönetimler bile, astıkları astık, kestikleri kestik olsa da, bazı kuralların uygulanması konusunda düzenlemeler yapmışlardır. Toplumların değişim süreci, daha özgür, daha akılcı ve daha düzenleyici uygulamalarla gelişmeler göstermiş, toplum düzeni ve refahı üst seviyelere gelmiştir. Toplumlar da bu kural ve kesin kararlara uyarak, gelişmiş kitlelerin oluşmalarına yol açmışlardır…

Kalkınmış, gelişmiş, sanayileşmiş devletlerin oluşumu, konulan yasaların ödünsüz uygulanması, halkının benimsemesi sonucu meydana gelmiştir. Yasalar kolay kolay değişmez ve uyulması kaçınılmaz unsurlar olmuştur. Sağlanan düzen ve şartlar,  ülkelerin gelişme ve kalkınma süreçlerinde etkin olarak, vatandaşlık, vatan ve doğruluk hasletlerinin gelişmesinde başrolü oynamıştır.

Bunları bilmek ve olayları değerlendirmek için illa da hukukçu olmaya gerek yoktur sanırım.  Halen yürürlükte olan, ülkenin önemli yasal kurumlarının yetki ve kararlarının uygulanma ve saygı görme niteliklerinin yozlaştırılması, kararların göz ardı edilmesi, toplumun inanç ve güvenlerini yok eder. Özgür, bağımsız, demokratik haklarla yönetilen, yasa ve kurumlara saygılı insanlar inançlarını kaybeder, yönetimlere güvenlerini yitirirler.

AYM’nin verdiği ve kesinlikle uyulması kanunla belirtilen kararlara karşı tavırlar koymak, alınan kararlara “ saygı duymuyorum” demek, ülke yönetiminin temel taşlarını yerinden oynatmak demektir. En büyük karar yerinin (merciin) böyle bir davranışla hesaba alınmaması, bence işlenen en önemli suçtur. Eğer AYM’nin kararları uygulanmıyor, karşı çıkışlar cezalandırılmıyorsa, adaletin darbe aldığı açıkça ortadadır. Benim; “Hâkimler Tanrı’nın adaletinin sağlanmasına yardımcı olan kutsal kimselerdir” görüşüm böylece bir kez daha darbe almış oluyor.

Olayları değerlendirmek için derinlemesine hukuk bilmek yerine, yüzeysel olayların, yasa bilmezliklerin oluşumunu görmek, adalet için yeterli yargıya varmamızı sağlamaktadır. Adalet toplumların en önemli varlık nedenidir. Hükümetlerin, ilgililerin gerekli özen ve itinayı göstererek, düzeni korumaları, haksızlıkları gidermeleri kaçınılmazdır. Yazımı iki önemli görüş sahibinin sözleri ile tamamlamak istiyorum:

“Adalet olmayınca, devlet büyük bir çeteden başka nedir ki? -AEURELUS AUGUSTİNİUS”

Devletin dini olur mu diye soranlara; “Devletin dini adalettir. Adaleti olmayan devlet zaten dinsizdir. -Hz. ALİ”

Yeniden buluşalım…

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.