Dolar 32,5541
Euro 34,7341
Altın 2.491,66
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 24°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
24°C
Parçalı Bulutlu
Cum 24°C
Cts 22°C
Paz 24°C
Pts 28°C

Hürmet-1 (Saygı-Nezaket-Edep-Zarafet)

Hürmet-1 (Saygı-Nezaket-Edep-Zarafet)
A+
A-
29.05.2019
750
ABONE OL

Mahmut İhsan KANMAZ

“Edebim el vermez
Edepsizlik edene…
Susmak en güzel cevaptır
Edebi elden gidene!…” (Yunus Emre)

 

Selam, sevgi ve saygılarımı sunarak bir yazıma daha başladım bile sevgili arkadaşlarım ve de değerli dostlarım…
Kalabalık başlıktan da anlaşılacağı üzere, bugünkü mevzumuz bir hayli önemli ve değerli…
Önem ve değeri, güzelliğinden geliyor herşeyden önce… Yitirilmemesi ve yaşatılması gereği de, bu güzelliği izleyen diğer etmenler arasında bulunmakta…
Hürmet deyince aklımıza saygı gelir hemencecik… Doğrudur bu düşünce…
Ama eksiktir… Neden eksiktir?… Çünkü saygının yanısıra, edep de vardır, nezaket ve zarafet vardır… İncelik ve hassasiyet te olmalıdır hürmetin bünyesinde…
Hatta bir adım daha ileri gidip, sevgi ve güven de vardır desek yanlış olmaz…

Görmüş geçirmiş biri der ki: “Şu üç şeyi asla unutmayın.Saygı, sevgi ve güven.
Saygının olmadığı yerde, hakaret
Sevginin olmadığı yerde, nefret ve
Güvenin olmadığı yerde de ihanet vardır…”
Bilim adamı ErichFromm da sevgi, saygı ve hürmet kardeşliğine vurgu yapar ve buyurur ki: “Eğer saygı ve hürmet bir çiçekse, sevgi de onu koruyan saksıdır. Şayet çiçek solmaya başlamışsa, dikkat edin, saksı mutlaka çatlamıştır.”

Hürmet, yaşlılara, bizden büyüklere gösterilen bir sevgi ve saygı şeklidir toplumda… Eksikliği karmaşa yaratır…
Bazı değerlerin dejenerasyonuna neden olur. Büyüğün küçüğe sevgisi ve küçüğün de büyüğe saygısı ortadan kalkar ki, Allah korusun, istenmeyen hal ve hareketler yaşanır bu kez… Düşünebiliyor musunuz?
Onun için söylenmiştir şu güzel kelam: “Hürmet ve sevgi, büyüklerle küçükler arasında uçurumu yok eden bir köprüdür.”
Şimdi size, çerçeveletip başucumuza asmamız gereken bir hikmetli söz vermek istiyorum: “Saygıda asalet, sevgide şefkat vardır.Hoşgörüde hürmet, susmakta hikmet, dostlukta minnet ve aşkta da sadakat vardır her daim…”

Saygı, sevgi ve hürmet herkese verilmeli ve gösterilmelimidir sizce?
Tabi ki değil, yanıtı… Biraz önce başka bir sözüne yer verdiğimiz ErichFromm, bakın ne diyor bizlere: “Hayatımıza giren herkes değerlidir… Ama herkes özel değildir…Onun için, saygı ve hürmet herkese, sevgi ise yalnızca layık olana verilmelidir…”
Doğru mu peki? Bence çok doğru… Yoksa maazallah, biraz amiyane bir ifade gibi olacak ama tam da yeri geldi şu an…
“Üç kuruşluk adama, beş kuruşluk değer verirsen, o kalan iki kuruşa da seni bal gibi satar…” Yok mudur örnekleri?

Hani, “mış gibi davranmak” diye bir kelam vardır, mutlaka duymuşsunuzdur.
İşte hareket noktası burası olunca, bir söz şöyle edilivermiş, edebiyatçı Mark Twain tarafından…
“Nezaket, kendimizi ne kadar çok, başkalarını ise ne kadar az düşündüğümüzü belli etmeme sanatıdır…”
Nezaket deyince aklıma hemencecik Büyük düşünür ve mutasavvıf Hazreti Mevlana geliverdi sevgili arkadaşlarım…
Ne demişti yüce Mevlana, bir hatırlayalım mı?…
“Suskunluğum asaletimdendir.
Yoksa her lafa verilecek bir cevabım mutlaka vardır…
Ama bir lafa bakarım, laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım, adam mı diye…”
Bu güzel sözü, bundan birkaç ay önce, “Yanarak Soğuduk Herşeyden- Mola” adlı yazımın girizgahında arzetmiştim…
Belki anımsamış olabilirsiniz… Neden sözü çoğalttım diye sorarsanız, Mevlana Hazretlerinin bu kelamına birileri, biraz da ironik bir şekilde karşılık vermiş te, işte ondandır, lafı sakız gibi uzatmamın esbabı mucibesi… Şöyle demiş bu kardeşimiz: “Suskunluğum asaletimden falan değil, aslında nedir derseniz, bıktım artık insanlara laf anlatmaktan…”

Ne diyorduk ki, sanırım nezaketten sözediyorduk sevgili arkadaşlarım…
“Nezaket para ile alınmaz. Ama kendisi her şeyi satın alır” demiş Lady Mary Montagu… Çok doğru bir kelam.
Voltairede buyurur ki: “Nezaket, fikir ve ahlak kültürünün bir simgesidir.”
Bir kardeşimiz de şöyle bir söz eder nezakete dair: “Nazik insan nezaketi, nezaketsizden öğrenir.” Yanlış mı? Değil tabi ki…
“Bal mumu için sıcaklık ne ise, insan için de nezaket odur” diyen Arthur Schopenhauer’e hak vermemek elde değildir.
Hürmet, nezaket, saygı ve edep gibi her kişide olması gereken güzel hasletler, bir bakıma kişinin özünde olabileceği gibi, biraz da içinde bulunduğu durum ve yaşadığı, yani edindiği deneyimlerle de ilintilidir. Adına hayat tecrübesi de denilen bu hal için, bir bilge insan şöyle bir tespitte bulunur: “Deneyim ya da yaşam tecrübesi, yapılan bütün hataların bileşkesidir…”

Hürmet ve saygı gibi kavramlar, yüce dinimizin de bizlerden beklediği hallerdir… Çünkü dinimiz, temeli sevgiye dayalı, saygı ve edebi öne çıkaran eşsiz ve olağanüstü bir dindir. Bunu birçok Sure ve ayetlerde görmemiz mümkündür…
Sevgili Peygamber efendimizin de, ayrılmaz özellikleridir bu gibi değerler…
Belki de gelmiş geçmiş, en değerli insani özelliklere sahip bir peygamberdir iki cihan selveri…
Değil insanlara, Allah’ın yarattığı her türlü canlıya karşı da, son derece sevgi ve nezaket doludur…
Bilinen bir kıssadır, birgün sevgili peygamberimiz evlerinde oturup, kendisini ziyarete gelenlerle sohbet ederken, çok sevdiği kedisi de uzun cübbesinin eteğine kıvrılıp, mırıl mırıl uykuya dalmıştır…
Bir süre sonra artık kalkması icap eden peygamberimizin, kediciği uyandırmaya bir türlü gönlü elvermez…
Bazılarının hamle yapıp, kediyi kucaklayıp alacaklarını hisseden peygamber efendimiz, onlara eliyle geri çekilin manasında bir hareket yaparak, sessiz olmalarını istemiştir… Etrafındakilere, sessizce fısıldar gibi konuşarak bir makas getirmelerini söyler.
Makas gelince de, cübbesinin eteğini, kedinin etrafından itibaren keser ve ancak öyle kalkar ayağa. Maksat kediciği uyandırmamaktır… Bir küçücük hayvana peygamber efendimizin verdiği önem ve değerin farkında mıyız acaba?
İşte örnek insan, işte sevgi, saygı ve nezaket timsali bir yüce peygamber… Bunun üzerine bir söz, inanın fazla olur diye düşünüyor ve konu hakkında diyeceklerimi noktalamak istiyorum…
Mevzunun genişliğine binaen, bu minvaldeki yazıma, devam edeceğimi belirtir, sizlere herşeyin en güzelini ve en iyisini dilerim…
Yeniden birlikte oluncaya kadar, sağlıkla, afiyetle ve mutlulukla kalın değerli dostlarım ve sevgili arkadaşlarım…
Selam, sevgi ve saygılarımla…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.