İki Acı Kaybın Ardından:
Kilisliler Doğan Güreş Paşa’sını Kaybetti
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 21.Genelkurmay Başkanı olan hemşehrimiz Orgeneral Doğan Güreş’in, 14 Ekim sabahı vefat ettiği haberi tüm yurtta derin üzüntü yaratsa da memleketi Kilis’te daha farklı bir acı haber olarak yürekleri dağladı desem yeridir.
Çünkü O, Kilis’in yetiştirdiği ender insanlardan biri olup, ilk ve tek Genelkurmay Başkanlığı gibi en üst makama erişmiş bir hemşehrimizdi. Orduda bu makama gelinceye kadar sayısız başarılı hizmetlere imza atmış ve sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin değil, tüm Türk vatandaşlarının sevgisine mazhar olmuş bir Paşa’ydı.
Üstlendiği bu şerefli görevden 1994 yılında emekli olduktan sonra bir kenara çekilmemiş, sırf bu vatana, insanlarına hizmet için politikaya atılıp, Tansu Çiller’in Başbakanlık yaptığı 20. ve 21. dönemlerde Kilis Milletvekili olarak görev almış, gerek ülkesine, gerekse memleketi Kilis’e sayısız hizmetlerin kazandırılmasına vesile olduğu gibi, Kilis’in 1995 yılında il oluşuna da büyük katkı sağlamıştır. O vesile her Kilislinin gönlünde Doğan Güreş Paşamızın farklı bir yeri vardır. 88 yaşında da olsa, aramızdan ayrılışı, biz Kilislileri ziyadesiyle üzmüştür.
1945 yılında Askeri Kuleli Lisesinden mezun olmakla başlayan askerlik yaşamında gösterdiği başarı neticesinde, önce subaylık, Bölük Komutanlığı, Kurmaylık, Tuğgenerallik, Tümgenerallik, Korgenerallik ve Orgeneralliğe, 1990 yılında da Genelkurmay Başkanlığı gibi en üst makama yükselerek Ay-Yıldızlı şanlı Bayrağımızı gururla dalgalandırma onurunu yaşamış biridir.
Ölümüyle bile, gurur duyulacak bir devlet töreni ile toprağa verilişi, cenaze merasiminde devletin en üst makamından, Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan dâhil, pek çok bürokratın hazır bulunması, rahmetli Paşamızın nezdinde Kilisliler içinde gurur vesilesi olmuştur.
Cenaze törenine katılan ve bir dönem Paşamıza en yakın isimlerden olan eski Başbakanlarımızdan Tansu Çiller’in basına yaptığı açıklamada, “Türkiye vatansever bir evladını kaybetmiştir” demesi de Doğan Güreş Paşa’nın ne denli vatanperver biri olduğunun bir göstergesidir diyebiliriz.
Son olarak diyeceğim odur ki, Doğan Güreş Paşamıza Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyor, “Paşam, sen mekânında rahat uyu! Bu millet, özellikle de Kilisli hemşehrilerin seni asla unutmayacak ve gönüllerinde daima yaşatacaklardır. Kabrin nur, mekânın cennet olsun” diyorum.
***
PROF. DR. İSA KAYACAN DA EDEBİYAT DÜNYASINA VEDA ETTİ
Herkes onu Burdur ili, Tefenni ilçesi, Ece köyünde doğmuş biri olarak bilse de gerek yurtdışı ve gerekse yurt içindeki Edebiyat dünyası onu Türkiyeli olarak bilir, tanır ve öylece bağrına bastığı bir efsane gözü ile bakardı.
Geçtiğimiz günler hayata gözlerini kapattığını öğrendiğimiz bu büyük ustanın ismi; İsa Kayacan’dı. Ölümü tek doğduğu yeri değil, tüm Edebiyat dünyasını derinden üzmüştür. Çünkü o bir halk adamı ve sevdalısı biriydi. Yurtdışında bile birçok ülke insanı ve 81 ilimizdeki milyonlarca insan
İsa Kayacan adını duyduğunda adeta bir yakını imiş gibi söz ettiğini biliyor ve duyuyorduk hep.
Türkiye’nin 81 ilinde ve 650 ilçesinde yayınlanan yerel gazete ve dergilerin yazarı, en yakın hem şehirleri gibi olduğuna yakından tanık olanlardan biri de benim. Zira gazeteniz Kent’te okuyucuları ile paylaştığı yazılarında zaman zaman Kilis’ten söz eder, tek edebiyatla ilgili değil, sosyal sorunlarımıza da ışık olurdu.
Kültürümüzü, edebiyatımızı yarınlara taşıyan ve yeri geldiğinde ışığı ile aydınlatan bir gönül insanıydı Prof. Dr. İsa Kayacan. Çok yönlü bir insandı aynı zamanda. Gazeteci, yazar, şair ve denildiği üzere bir efsaneydi. O vesile, kendilerini kelimelere sığdırıp anlatmak öyle değil desem inanın abartmamış olurum. Prof. Dr. İsa Kayacan, Hayatı Üniversitelerde Tez ve Yüksek Lisans Tezleri olarak ele alınan biridir. 50 bine yakın makalesi, 4 bin ayrı gazetelerde yayınlanarak, kırılması güç bir rekorunda sahibidir aynı zamanda. Eserlerinin içerisinde en bilineni ve en önemlileri, şunlar veya bunlar diye bir ayrımında yersiz olacağını düşünerek, yazdıklarının hiçbirisinin bir diğerinden farklı olmadığını sadece belirtmekle yetineceğim desem, yeterlidir sanırım.
Şiir, hikâye, roman, radyo oyunu, film senaryosu, folklor araştırma ve inceleme yazıları ile toplumu ilgilendiren hemen her alanda bizlere eserler kazandırmış usta bir kalemdi. 123’e yakın kitaba imza atmış ise de bir o kadar eseri de aramızdan ayrılışı ile öksüz kalmış, yayınlanamamıştır.
Çok özelliklerinin yazılacağı ancak, kısadan hisse misali kelimelerin kifayetsiz kalacağını bildiğim bu özel usta Edebiyatçıyı için son sözlerim: Mekânın cennet, ruhun şad olsun değerli usta.
Yaydığın ışıktan feyiz alan Edebiyat dünyasındaki milyonlar, geride bıraktığın eserlerle seni asla unutmayacaklardır. Rahat uyu Prof. Dr. İsa Kayacan…
Bir başka yeni bir günde yeniden buluşmak üzere esen kalın…