Dolar 32,3640
Euro 34,9533
Altın 2.325,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 26°C
Açık
Kilis
26°C
Açık
Cts 27°C
Paz 27°C
Pts 27°C
Sal 26°C

İstanbul Aşkları

İstanbul Aşkları
A+
A-
27.02.2015
349
ABONE OL
Metin MERCİMEK


“KURTULUŞ SAVAŞI ZAMANLARINDA TESELLİĞİ AŞKTA BULAN TÜRK EDEBİYATININ ÖNDE GELEN İSİMLERİ, İSTANBUL KADIKÖY’Ü MESKEN TUTMUŞLARDIR.”

Kilis’in Taş Plak Duayeni Muammer Karabey’in Kalamış’taki binlerce taş plak ve gramofonlarla süslü olan “MUSİKİ BAHÇESİ”ne sık sık gider, orada yeterince musiki ve edebiyat bilgileri alırdım. Muammer Karabey’i kaybettikten sonra, onun tanıştırmış olduğu musiki ve edebiyat hocalarıyla yine buluşarak günümüz ve geçmişin güzelliklerini paylaştım ve önemli notlar aldım.
Geçtiğimiz hafta sözü edilen üstatlarla yeniden bir araya gelerek hem musiki sohbeti, hem de edebiyatçılarımızın aşkları hakkında güzel konuları gündeme getirdik. Üstatlardan biri hemen eski günlerin akışını yad etmeye başladı:
“Bir zamanların İstanbul Kadıköy’ünde edebiyatçılar en romantik devrini yaşamışlardır. Özellikle mütarekenin o karanlık günlerinde Kadıköy’ü mesken tutmuş kalabalık bir edebiyat grubuna, Moda’da, Şifa’da yanlarında dadılarıyla salınan dilberler neler neler ilham etmişlerdi. O devirde Kadıköy’ün kadınları ve kızları sanki masallardan dünyaya inmiş peri kızları gibiydi. O romantik kıyafetleriyle şairlerin hayallerine hitap ettikleri için onlara yazılan şiirlerde bir başka türlüydü. İstanbul’un o çileli, hüzünlü yıllarında en meşhur edebiyatçılar Kadıköy’ün eşsiz güzelliklerine sevdalanarak ve âşık oldukları güzellere şiirler yazarak teselliyi Kadıköy’de bulmuşlardı” diye İstanbul’un romantik devrini açıverdi.
İlk olarak Ahmet Haşim ele alındı ve şöyle devam edildi:
“Ahmet Haşim’in gözdesi olan yer Kadıköy’deki Şifa idi. Kadıköy’ün edebiyatçıları o romantik yerde aynı kadına tutulmuşlar ona şiirler yazmışlar ama hatun hiç birine yüz vermemişti. Her akşam Şifa’ya tek başına genç ve güzel bir kadın gelir. Orada oturanların hiç birine bakmadan giderdi. Bu dilber dula karşı herkesin bir zaafı vardı ve inatçı kadın kimseye yüz vermezdi. Biz şairler ise, birbirimize kıskançlık hissi vermeyen, çünkü hepimize ümit kapılarını kapatmış olan müşterek sevgilimize öylesine bağlanmıştık ki, artık o geçerken kurbanlık koyunlar gibi boynumuzu büküp oturuyorduk.”
Üstatlardan biri Faruk Nafiz Çamlıbel’in Bedra’ya yazdığı ‘Serenad’ isimli şiiri okudu:

BİR NİSAN AKŞAMI SENİN BİR GÜNÜN
ŞARKIN BU SEVİMLİ, GÜZEL KÖYÜNÜN
CENNETİ ANDIRAN BİR AKŞAMIYDI.
SİZİ İLK BALKONDA GÖRDÜĞÜM GÜNDÜ
YÜZÜNÜZ SARARMIŞ GİBİ GÖRÜNDÜ
ACABA RUHUNUZ ÇOK HASTA MIYDI?

Derken Nazım Hikmet’in aşkına geçildi ve şöyle anlatıldı:
“Dünyaca ünü şair Nazım Hikmet’in hayatında Kadıköy özel bir yer tutuyordu. Nazım, çocukluğunu ve ilk gençliğini burada geçirdi, sokaklarında avarelik yaptı, okullarında okudu, sinemalarına gittiği, konaklarında şiirler yazdığı semti hiç unutmadı. Memlekete son vedasını da Kadıköy’den yapmıştı. Nazım Hikmet’in Kadıköy’den yaşadığı aşklardan biri de Kadıköylü Şükula Nihal’di. Deli gibi âşıktı ama Nihal ona âşık değildi. Bir akşam bir grup edebiyatçılar toplanmışlardı. Nazım bir kâğıt parçasına “BEN SİZİN İÇİN ÇILDIRIYORUM, SİZ BANA ALDIRIŞ BİLE ETMİYORSUNUZ” yazılı notu masanın altından Nihal’e vermişti.”
Sıra geldi büyük sevda yaşayan Selahattin Pınar’ın aşkına. Bu aşk da şöyle dile getirildi:
“Ünlü bestekâr Selahattin Pınar ve sahneye çıkan ilk Müslüman oyuncu Afife Jale’nin büyük aşkı Kuşdili çayırındaki bir konserde tanışmalarıyla başladı. Kısa sürede evlendiler, ancak mutlu evlilik günleri uzun sürmedi. Sahneye çıkamayan Afife Jale, uyuşturucuya başladı. Selahattin Pınar, eşini kurtarabilmek için çabaladı ama… Hatta bir ara kendisi de morfine başlayacak gibi olunca, Afife ona “TERK ET BENİ, YOKSA SEN DE MAHVOLACAKSIN” diye yalvarınca, bir süre sonra Selahattin Pınar, Afife Jale’yi terk etti. Afife Jale perişan bir halde, sokaklarda yaşamaya başladı. Bu arada Selahattin Pınar da başka bir evlilik yaptıysa da kısa sürdü. Bir süre sonra Jale, Balıklı Rum Hastanesi’nde, kimsesiz bir şekilde bu hayata veda etti. Selahattin Pınar, Afife’nin ölümünün ardından perişan oldu, çok sayıda hicran dolu besteye imza attı. 1960 yılının 6 Şubat’ında Kalamış’taki Todori Meyhanesi’nde iken kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.”Bunları dinlerken hepimizi bir hüzün sardı.
İsim yapmış edebiyatçılarımızın aşk anılarını anarken, asıl bizlere bu sohbeti ve bu anlamlı oturumu sağlayan Merhum Kilis’in Taş Plak Duayeni Muammer Karabey’i anmayı da unutmadık. Bir başka musiki ve edebiyat konumunda yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.