İstanbul’un Büyük Beyoğlu Yangını

“11 HAZİRAN 1870 GÜNÜ MEYDANA GELEN TARİHİ BEYOĞLU YANGINI, OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA ‘YANGIN GÜVENLİĞİ VE YANGIN SİGORTASI’ İÇİN BİR BAŞLANGIÇ OLMUŞTUR.”
Kültürel ve tarihi mirasımızın önemli bir semtlerinden biri olan Fatih’te İtfaiye Teşkilatı’nda görev yapan bir dostumu ziyarete gittim. Tarihi İtfaiye Binası’nın girişinde yer alan kitabeye göre, yapının 1923-1924 tarihleri arasında “ŞEHREMANETİ KİMYAHANESİ” olarak inşa edildiği ve zaman içinde yapılan eklenti ve değişikliklerle günümüze kadar geldiğini öğrendim. Bu arada İstanbul’un Tarihi Beyoğlu Yangını hakkında da yeterli bilgiler aldım.
Almış olduğum bilgilere göre, Büyük Beyoğlu Yangını, 11 Haziran 1870 tarihinde ahşap evler sahasında çıkar ve havanın rüzgârlı olmasından dolayı etrafa kolayca yayılır. Söndürme çalışmalarının hızlı ve başarılı bir şekilde yapılmasına rağmen, çok büyük bir alanın yanmasının önü alınamaz. Buna göre şimdiki Tarlabaşı, Taksim, Galatasaray Lisesi, İstiklal Caddesi, Bülbül Deresi, Karaköy, İngiliz Konsolosluğu, İtalyan Konsolosluğu ve Aynalı Çeşme’ye kadar 500’den fazla ev ve dükkân ancak kurtarılabilir.
Yangının hemen ardından başlatılan çalışmalarda, Taksim Kışlası’ndaki askerler başka kışlalara gönderilerek, yangın felaketzedeleri barındırmak üzere kışlaya yerleştirilir. Talimhane Meydanı’na ve kışlanın yakınındaki arsalara 2 binden fazla çadır kurulur çadır bölgesine çeşmeler yapılarak, en önemli ihtiyaç olan su karşılanmaya çalışılır. Beyoğlu yangınında zarar görenlerin büyük çoğunluğunun gayrimüslimlerden oluştuğu, o günlerin basınında yangın felaketzedelerine yapılan para yardımını gösteren listelerden anlaşılmaktadır. Bu listeye göre, Beyoğlu yangınında çeşitli din ve milletten 30 bine yakın kişinin zarar gördüğü aktarılmıştır.
Üç bin civarı binanın yok olduğu Beyoğlu Yangını’nda, ahşap binaların yanı sıra, beton tuğladan yapılan kargir binalarda zarar görmüş. Hatta yaşadıkları yerlerin taş ve tuğladan yapıldığına güvenen bazı kişilerin, pencerelerinin demir kapaklarını kapatıp, boğularak veya yanarak öldükleri söylenmekte. İngiliz seferinin de aynı hataya düştüğü ve yangından zor kurtarıldığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır. Çoğunluğu konut ve ticaret yapılarının oluşturduğu kayıplar arasında, otel, gazino, tiyatro ve sefaret binası gibi mekânlarda bulunmakta.
Bırakalım 1870 yıllarının Beyoğlu’sunu, her hangi bir yangın açısından günümüzde bile çok dikkat edilmesi gereken bir semttir. Çünkü İstanbul’un kozmopolit yöresini içine alan İstiklal Caddesi, İnönü ve Cihangir Caddeleri, ticaret ve eğlence fonksiyonunun en belirgin oldukları yörelerdir. Ayrıca sinemalar, tiyatrolar, gösteri merkezleri gibi mekânlar, Beyoğlu İlçesi’nde yaşayan nüfustan çok nüfusun faydalandığı, böylece İstanbul ve Türkiye genelinde anlam ifade eden bir yerdir.
İşte Büyük Beyoğlu Yangını, Osmanlı İmparatorluğu’nda “YANGIN GÜVENLİĞİ VE YANGIN SİGORTASI” için bir başlangıç olmuş ve Beyoğlu ise bu günkü şeklini bu yangından sonra almıştır.Hoşça kalın.