İzmir “Konak-Karşıyaka-Kordon-Alsancak”
Metin MERCİMEK
“İZMİR AYNI ZAMANDA FARKLI KÜLTÜRLERİN, YAŞAM TARZLARININ, İNANÇLARI (MÜSLÜMAN, HIRİSTİYAN, MUSEVİ, ERMENİ, RUM VB. GİBİ) BİNLERCE YILDIR BİR ARADA BARIŞ İÇİMDE YAŞADIĞI BİR HOŞGÖRÜ VE KAVİMLER KAPISIDIR.”
İzmir turumuzun üçüncü durağı, İzmir’in en güzel meydanlarından biri olan Konak’tır. Konak, denizin doldurulmasıyla elde edilen büyük alanda, herkesin ilgisini çeken Saat Kulesi ev sahipliği yapmaktadır.
Meydanın tam ortasında yükselen saat kulesi, en az Konak Meydanı kadar ün yapmıştır. Bu yüz yıllık kulenin önünde, kim bilir kaç kez fotoğraf çekilmiş, ya da kim bilir kimler fotoğraf çektirmiştir. Bu gün denizden bir hayli uzaklaştırılmış olsa da İzmir dendiğinde ilk akla gelen imge saat kulesi olmakta. Uzmanların diliyle Mağribi mimarisiyle dikkat çeken kule, 1901 yılında Abdulhamit’in tahta çıkışının 25. yılı dolayısıyla inşa edilmiş.
Konak iskelesinden kalkan gemilerle karşı kıyıya yanı Karşıyaka’ya geçtiğimizde, geçmişin izlerinden çok bu günü ve geleceği gördük. İnsana yakışır şekilde düzenlenmiş sahil şeridi sayesinde, doğadan koparılmış modern bir kentte olmanın mutluluğu Karşıyaka’da fazlasıyla yaşandığını da yakından takip ettik.
Almış olduğum bilgilere göre, 18. yüzyılda adı “CORDELİO” olan Karşıyaka, o dönemlerde yeşillikler içinde, özellikle zeytinlikleriyle ünlü bir köy halinde iken, 19. yüzyılda demiryolu ve denizyolu bağlantılarının sağlanmasıyla inanılmaz bir gelişme göstermiş.
Antik dünyanın en ünlü ozanı ve İlyada- Odysseia destanlarının yazarı Homeros’un bu bölgede yaşamış olması, Karşıyaka’nın tarihsel olarak önemini arttırmış. Ancak, Karşıyaka’da güçlü tarihi yapılar yok, ama bir kentte olması gereken her şey mevcut. Öncelikle insan yaşamına verilen çevre düzenlemeleri, keyifle yemek yenebilecek hoş restoranlar, trafiğe kapalı alışveriş alanları ve daha pek çok doğru uygulamayı Karşıyaka’da görmek mümkün. Bu görünüm de, ülkemizde pek çok kente örnek olabilecek bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir.
Diğer bir gezi durağımız ise Kordon ve Alsancak oldu. İzmir’le ilgili bir araştırma yazıp da, kentin simgesi haline gelmiş olan Kordon’dan ve hemen yanı başındaki Alsancak’tan bahsetmemek olmazdı. Kordon bu gün olduğu gibi 19. yüzyılda İzmir’de eğlence ve gece yaşamının kalbinin attığı yerdir. 1867 yılında İzmir Limanı’nın inşa edilmesiyle ortay çıkan ve sahil boyunca uzanan rıhtım hattı, Kordon adını almış. İlk yapılışındaki amaç her ne kadar ticareti kolaylaştırmak olsa da, bu süreç içinde Kordon, kentin en önemli eğlence merkezi halini almış.
Kordon boyunda kimileri gün batısına karşı romantik bir akşam yemeğini tercih ederken, kimileri ise günün iş yorgunluğunu nargile ve ayrıca çay içerek atmakta… Kordon’da ilgimi çeken en güzel görünüm ise, çimenlerin üzerinde gruplar halinde oturan gençler Kordon’un ünlü imbat rüzgarının tadını çıkarıp sohbet etmelerini zevkle izledim.
Her semti ayrı ayrı değerde olan ve görülmeye değer güzellikler sergileyen İzmir’in, bir başka konumunda yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.