Kadın Hakları Günü İmiş!…

Sabahattin YARAR

5 Aralık “Dünya Kadın Hakları” günü imiş. Art arda işlenen kadın cinayetleri ile ilgili bir yazı da ben yazayım diye düşünüyordum. Neyi değiştirmeyi başarabileceğiz yazmakla bilemiyorum ama boşalmak, içimde birikenleri dışarıya atmak zorunda hissettim kendimi. Notlarıma bir göz atmak için ajandama bakınca, 5 Aralık’ın Dünya Kadın Hakları günü olduğunu gördüm. Böylece günü de değerlendirmiş oldum.

Hiçbir soruna girmeden önce, ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü bu gün nedeniyle anmadan geçmenin, günün anlam ve önemine ters düşeceğini belirtmeliyim. Bugün; uygar ve kadın hakları konusunda çok ileri düzeye ulaşmış batı uluslarının elde ettiği başarıyı kıskandım. Büyük önderimiz ATATÜRK’ün, bu devletlerden onlarca yıl önce kadınlarımıza tanıdığı hakların halen gereği gibi ülkemde gelişmemiş olmasından da üzüntü duydum. Onlardan önce uygulamaya geç, onlardan fersah fersah gerilerde kal!… İş mi bu dememek elde değil doğrusu…

Bu da gösteriyor ki, kadınlarımızı gereği gibi eğitememiş, eski gelenek ve göreneklerin, dini kalıpların ve yine eğitimsiz erkek barbarlığının elinden kurtaramamışız. Her gün işlenen kadın cinayetlerinin bir türlü önü alınamamakta, küf tutmuş kafaların insanlık, sevgi ve saygı değerlerinden uzak düşüncelerini eyleme dönüştürmeleri engellenememektedir Bu demektir ki; yalnız kadını değil, erkek milletini de eğitmek konusunda yaya kalmışız. Bugün yönetildiğimiz kişilerin varlığı ile de, daha çok bekleyeceğiz cinayetleri önlemek için…

Kadın cinayetleri yönünden, en geri kalmış ülkelerin bile önünde yer alan, modern, laik, kalkınmış, özgür ve bağımsız ülkemizin bu hali, utanılacak bir durumdur. Düşünme yetileri gelişmemiş, namus, şeref değerlerini kendilerine sebep edinmiş, geri zekâlı, mankafa, bilgisiz, akıl yoksunu kişiliklerin, politik ortamdan da etkilenmemeleri olası değildir.

Kadın Haklarının verilmesinden bu yana, ülkemiz kadınlarının bir hayli yol aldıkları, çaba ve çalışmaları ile kendilerini topluma kabul ettirdiklerini görüyoruz. İş adamlığı, bilim, sanat, eğitim, bürokrasi, siyaset alanları gibi, daha birçok konuda kendilerini ispatlamışlardır. Ancak bu gelişme, halen kızlarını okula göndermeyenler, çalışmalarına karşı çıkanlar, kadını ikinci sınıf olarak görenlerce engellenmekte, elde edilmiş hakların ve uygulamaların dejenere edilmesine çalışılmaktadır.

“Kadın erkek eşit değildir” söylemlerinin dillendirildiği bir ortamda, kadın haklarının korunmasının zorluğunu anlaması gerekir kadınlarımızın. En üst düzeyde, kadının aşağılanmaya çalışılması, Türkiye Cumhuriyetinin özgürlük, bağımsızlık, laiklik ilkelerine ters düşmekte, modern Türkiye yaklaşımına uymamaktadır.

“Ey Kahraman Türk Kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyen ATATÜRK’ün söylemi ile yukarıdakini kıyaslamak, karşılaştırmak bile olası değildir. Kadınlarımızın kendilerine tanınan haklara sahip çıkarak, çevrelerini bilinçlendirip eğiterek, yine ATATÜRK’ün şu çağrısına sahip çıkmaları gerekmektedir:

“Bu millet modern olmaya devam edecekse, bu kadınlar sayesinde olacaktır. Kadınlar; özgürlüğünüzü ve ruhunuzu baskılardan kurtarın.– M. Kemal ATATÜRK”

Kadın Hakları Gününüz kutlu olsun…

Yeniden buluşalım…