Kahvehane Kültürümüz Yeniden Yaşatılabilir mi?
Mehmet Şenay TAŞKENT
Geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde gazetemiz yazarlarından, felsefe-mantık-müzik ve daha pek çok adı Kilis olan konuları sayfasında nakış nakış işleyen ağabey’imiz Metin Mercimek’in “Kilis’in Kültür Mekânı Kahvehaneler” başlıklı yazısını, kaybolan kültürlerimiz kapsamında ibretle okudum ve duygulandım. Duygulandım, çünkü söz konusu yazısında bahsettiği o yılları az da olsa yaşayanlardan biriyim.
Kahvehanelerin genelde, işsizlerin, emeklilerin zaman geçirmek anlamında uğrak yerleri olarak tarif edilse de çok eski yıllarda öyle olmadığı aksine, gerek okumalarla ve gerekse yapılan sohbetlerle bir eğitim merkezi olduğu bilinmekteydi. Kilis’imizin özellikle var olan MAARİF Kahvesi, NURİ’nin Kahvesi ve KADİR’in Kahvesi bu merkezlerin başlıcaları idi.
Metin ağabey’in yazısında da sözü edildiği üzere, bu kahvehanelerden Kadir’in Kahvehanesinde Hacivat-Karagöz oyunları ve küçük çapta seyyar Tiyatroların bile sahne aldığı, dile getirilmiştir ki; çok küçük yaşta iken, hayal-meyal hatırladığım tek şey, sadece kapısının önünde duyduğumuz ses ve kahkahalar idi. Çocukluk bu ya! Bununla bile yetinir, mutlu olurduk. O vesile Kahvehanelerin Kilis’in Sosyal Ve Kültürel anlamda yeri ve önemi büyüktür. Şimdilerde ise, ne yazıktır, bu kültürümüzden eser olmadığı gibi, yerini ilgisiz, boş konuşulan ve oyunlarla vakit geçirilen mekânlar haline dönüşmüştür.
Lise yıllarına gelinceye kadar Kilis’in o, ekâbir diye sınıflandırdığımız seçkin ihtiyarların bir araya gelip, tömbeki sohbetlerinde bulduğum bir köşede kendime yer bulur ve bu konuşmalarından inanılmaz haz alarak her bir gününde mutlaka öğrenecek bir şey bulurdum. Öyle ki, bu birliktelikler de ülke ve memleket meseleleri konuşulur, tartışılır idi. Çözümlere yararı olabileceğini düşündükleri gündemler oluşturulur ve bir ertesi gün yeniden buluşmak üzere akşam ayrılıkları yaşanırdı.
Şimdi o yılları, günümüzle karşılaştırıyorum da ne kadar hoş olmayan noktalara gelişimizi esefle görüyor ve üzülüyorum. Diğer birçok kaybolan Kültürlerimiz dışında, halkın kendi kendine yarattığı bu güzel Kültürün yok oluşunu görmek, yüreğimi sızlatıyor desem yeridir. Bakın mesela, o sözünü ettiğimiz kahvehanelerden Nuri’nin Kahvesinin yerinde şimdi yeller estiği gibi, o yıllardan günümüzde paylaşılacak bir fotoğrafı dahi yoktur. Eğer elinde bu yere ait o yıllarda çekilmiş fotoğrafı olan bir hemşehrimiz varsa, lütfen bu fotoğrafı kamuoyu ile paylaşırsa bizleri çok mutlu edeceğini ifade edebilirim.
Bu noktada bence ne yapılabilire gelince: Acaba kahvehanelerimizi yeniden birer kültür merkezi haline dönüştürebilir miyiz, demek geçiyor içimden. Gerek Valiliğimiz, gerek yerel yönetimiz ve ilgili kurumlarımız, söz konusu bu Kahvehanelerimize birer Kütüphane köşesi oluştursalar katkı sağlanmış olunabilir mi? Ki, o kütüphane raflarında Kilis’imizin tarihi ve kültürel zenginliklerini içeren kitaplar, dergiler, gazeteler olsa, o kültürü yeniden yaşatabilir miyiz? İşte, tek beklentim bu sorulara alabileceğim yanıttır. Dolayısıyla Metin Mercimek ağabeyime de böylesi bir konuyu gündemine taşıyıp, bizleri bilgilendirdiği ve yeni bir gündem oluşturmamıza vesile oldukları için şükranlarımı sunuyorum.
Bugünkü birlikteliğimi burada noktalıyor ve esen kalın diyorum…