Kanunî M. Şerif Sağıroğlu’nun “Makam Dergisi” ve Bilge Özgen
Metin MERCİMEK
Kilis insanı yüzyıllar boyunca şiir, edebiyat, felsefe, mantık, tasavvuf, gibi bilim dallarının yanı sıra, müzik bilgisine de önem vermiş ve bu konuda bestekârlar yetiştirmiştir.”
(Prof. Dr. Alâeddin YAVAŞCA)
1977 yılında Kilis’te dünyaya gelen Mehmet Şerif Sağıroğlu, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
Türk Sanat Musikisi’ne kendini tamamen adayan Av. M. Şerif Sağıroğlu, bir taraftan yasalar çerçevesinde bireylerin haklarını savunan avukatlık mesleğini yürütmekte, bir taraftan da musikimizin vazgeçilmez enstrümanı kanun ile İstanbul Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde nağmeler sergilemekte. Ayrıca Türk Müziği’nin evrensel karakterini sadece ülkemize değil, tüm dünyaya anlatmak ve tanıtmak amacıyla hem Türkçe hem de İngilizce olarak “Makam” isminde bir dergi çıkarmış ve musiki severlerin gönlünde taht kurmuştur.
Av. M. Şerif Sağıroğlu, bu kez Makam Dergisi’nin büyük bir bölümünü, Kilis’in Gönül Dolu Bestekârı Udi Bilge Özgen’e yer vermiştir. Bu konuda Üsküdar Musiki Cemiyeti Repertuar hocası Sezen Cin Özdemir, Bilge Özgen ile anlamlı bir röportaj yapmış ve üstadı bizlere çok güzel tanıtmıştır.
Sezen Cin Özdemir, yaşayan en değerli bestekârlarımızdan Bilge Özgen’i Makam Dergisi’ne konuk etmekten gurur duyduğunu belirterek onu kaleme almaya başlar. Öncelikle Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde şefliğini yürüttüğü Gönüllüler Korosu ile tüm eserlerin Bilge Özgen’e ait olduğu bir konser yapmayı planlar ve kendisiyle iletişime geçer. Bir taraftan konserin ayrıntılarını ve eserlerini değerlendirirken, bir taraftan da onunla röportaj yapma fırsatı bulur.
Bu arada Bilge Özgen’in ailesinin, çocukluk yılarının, okul çağlarının ve kendi çocuklarının tüm bilgilerini tek tek ele alır. Hatta 1954 yılında Ankara Teknik Yüksek Okulu’nda öğrenimini sürdürürken Okulun Türk Müziği faaliyetlerine katılır. 1955 ve 1956 yılında Ankara Yüksek Okullar ses kralı seçilir. O zamanki jüri ise Ankara Radyosu sanatçılarından oluşmuştu. Aynı yıllarda Bilge Özgen, Nahit Hilmi Özeren’in sözlerini yazdığı “Ömrün bu hazan mevsimi hep ah ile geçti” güfteyi Müsteâr makamında bestelediğini bizlere duyurur.
Sezen Cin Özdemir’in Bilge Özgen’e ilk sorusu şu olur. “Müzikle nasıl tanıştınız?”
“Babam ud, keman ve kanun sazlarını iyi derecede çalardı. Ben Kilisliyim. Babam Kilis’te arkadaşları ile sık sık bir araya gelir ve meşk ederlerdi. Ben de babamın yanında bu meşklere katılarak bunun hanendesi oldum.”
Şef Özdemir’in ikinci sorusu: “Besteciliğinizin sırrı nedir?:
“Şiiri okurken melodisi kendiliğinden geliyor zaten. Hemen mırıldanmaya başlıyorum. Makamı, usulü bir bütün olarak canlanıyor.”
Diğer sorular arka arkaya şöyle devam etti: “Sevdiğiniz makam hangisi?
“Kürdilihicazkar.”
Üsküdar Musiki Cemiyeti hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
“Üsküdar Musiki Cemiyeti, Türk Müziği’ne büyük katkı olan bir kurum ve değerli çalışmaları olan dernektir.”
En sevdiğiniz bestekâr?
“Şevki Bey” diye güzel cevaplar vermiştir.
İşte “Makam Dergisi” ile bizleri bilgilendiren hemşehrimiz Av. Mehmet Şerif Sağıroğlu’nu ve Kilis’in Gönül Dolu Bestekârı Udi Bilge Özgen’i anlamlı röportajıyla tanıtan başarılı Şefimiz Sezen Cin Özdemir’i candan kutluyorum. Ayrıca Kilisli olarak, Türk Müziği Bayrağını Büyük Musikişinas Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’dan alan ve eserleriyle ruhumuzu yücelten hocam Udi Bilge Özgen’e de Allah’tan rahmet diliyorum.