Kaybolan Köyümüz ve Halk Kültürümüz*
Mehmet KILIÇOĞLU
… Eylül ayı gelince köyümüzde kimi halk kültürü gelenekleri yaşanmaya başlardı. En önemlisi de pekmez ve bastık yapmaktı. Köyümüzde en iyi üç beş cins üzüm yetişirdi. Bu üzümlerden dökülgen-şirelik denenden iyi pekmez olurdu. Sararmış ballı üzümler, tahta mahra ya da sepetlerle köyün güney tarafındaki PEKMEZ MAHSERELERİNE getirilirdi. Üzüm sahipleri, ara ara üzümleri kümeler halinde mahserelerin yanına yığarlardı. Sırası gelenin üzümü pekmez yapılırdı. Pekmezler yapılırken mahsere başında,geceleri masallar anlatılır,yerel türküler çağrılırdı.
…Biz ilk okula giden çocuklar, bu mahserelerin önünden geçip okula giderdik. Bu mahserelerde,üç-beş işçi çalışırdı. Üzümü, mermer havuzlarda ezer, çıkan suyunu büyük halle denen kazanlarda pişirerek pekmez yaparlardı. Biz çocuklara, bu kazanlardan çıkan sıcak sıvı pekmezlerin savrulmasıyla oluşan köpükleri tabaklara koyarak verirlerdi. Bu köpükler çok tatlı olurdu. Kimin pekmezi olursa olsun, bize köpük verirlerdi.
…Köyümüzün pekmez mahsereleri bir aya yakın çalışırdı. Hemen hemen her evde hakiki sıvı pekmez olurdu. Bu pekmezler, kışın olsun yazın olsun, evde ve bağda bahçede yufka ve bazlama ekmekle yenirdi. İyi bir besin kaynağıydı. Tatlı yapımlarından da pekmez kullanılırdı.
… Bugün köyümüz boşalmış, üzüm bağları yok olmuş, pekmez yapılmıyor. Halk kültürümüz ve doğal gıdamız da artık yok. Yani köylerin boşalması,üretimi, gıdayı, halk kültürünü de yok etti.
*Kilis İli-Polateli Kazası- Söğütlü Köyü