Kendi Kimliğimize Sahip Çıkalım

Metin MERCİMEK
“YALANLAR, DOLANLAR VE YANLIŞLIKLAR ARASINDA KALARAK HAKİKATLERDEN UZAKLAŞMAKTA VE KENDİ KİMLİĞİMİZİ DE KAYBETMEKTEYİZ.”
Yaşam sürecimize bir göz attığımız zaman, yoğun ve büyük etkiler altında yaşadığımızı ve kendi ilişkilerimize, kendi kimliklerimize sahip çıkmadığımızı görürüz. Böyle de olunca, insanın hiç bir şey olabilmesi mümkün değildir. Bir çok olayların arasında sıkışıp sahiplenmeye çalıştığımız maddelerle, etkisi altında kaldığımız insanlarla özdeşleşip kendimizi onlar zannediyoruz ki, bu çok kötü bir düşüncedir. En önemlisi de yalanlar, dolanlar ve yanlışlar arasında hakikatlerden uzaklaşmaktayız. Bu yanlış kimlikler içinde, asıl kendi kimliğimize sahip çıkmaktan ve ortaya koymaktan korkar hale geliyoruz. İşte bizlere öyle yanlışlar öğretiliyor ki, biz de ona göre hayaller kurup kendi yanlışlarımızı kendimiz üretmeye başlıyoruz.
İnsanlar, yıllar boyu konuşarak, düşünerek anlaşma yoluna gitmişlerdir. Özellikle duyguları aracılığıyla daha çok anlaşmış ve yaşamlarını bu düşüncede devam ettirmiştir. Çünkü duygular, ruhun giriş kapısıdır ve çok önemli bilgiler içermektedir. Aynı zamanda duygular, bizim içsel rehberlik sistemimizdir. O nedenle güzel bir yaşam sürdürebilmemiz için kalbimizi açmalıyız, duygularımızı hissetmeliyiz ve hiç bir baskı altına almadan devam etmeliyiz.
Hepimiz dünyaya yeni doğmuş çocuklar gibi saf, temiz olarak geliriz. Fakat dünya yaşamı içinde kıskançlığı, hasisliği, kini öğreniriz. Nefsimizin istekleriyle dünyasal şeylere, şana, şöhrete, maddeye, cinselliğe odaklanırız. Ruhun çok yüce değerleri vardır. Bunlar sevgi, şefkat, hukuk, adalettir. Şayet maddeye odaklanırsak, ruhun bu yüce değerlerini kaybetmiş oluruz. İnsanoğlu, maddenin ve bedenin cazibesinden, egemenliğinden kurtulmadıkça kalbin esaret zincirini hiç bir zaman çözemez. Özgürlüğe adım atabilmemiz için, kendi irademizi geliştirerek, ruh ve madde dengesi içinde yaşayarak ulaşabiliriz.
Çevremize baktığımız zaman, çeşitli düşüncede insanlar, politika ile uğraşanlar, anarşist olan gruplar, devamlı olumsuz enerji üretmek için adeta yarış yapıyorlar. Gazeteler, televizyonlar neredeyse her gün olumsuz haberlerden başka hiç bir yayın yapmıyorlar. Toplum olumsuz haberler içinde boğulup gidiyor. Negatif sinyaller durmaksızın kol gezmekte. Olumlu bir hayat geçirebilmemiz ve kendimize çeki düzen verebilmemiz için, atacağımız adımları iyi ayarlamamız ve bu olumsuzluklardan kurtulmamız gerekir.
Görüldüğü üzere, kendi dışımızdan gelen birçok etkiler vardır. Bu etkiler olumsuz bir şekilde bizleri etkilerse, o zaman duygularımıza, düşüncelerimize, yaşamımıza, egemen olabilmenin yollarını aramalıyız. Daha doğrusu kendimiz olabilmemiz için, uyanmamız, kendi üzerimizde çalışmamız, kendimize daha yakın olmamız ve de kendimizi sevmemiz gerekiyor.