Kendine Has Bir Başka Güzel Can; Özgecan

Ecz. İbrahim BEŞE
Neredeyse tüm ülkeyi yasa boğan, tek suçu özgürce seyahat etmek niyeti olan, nasıl bir vahşete kurban gittiğini hatırlamaya bile yüreğimizin dayanmadığı, hepimizin kızı, kız kardeşi, annesi, eşi olan/olabilecek Özgecan Aslan’dan söz ediyorum.
“Neredeyse tüm ülkeyi yasa boğan” diyorum. Zira, bu vahşet karşısında dahi olayın vahametini anlayamamış, kavrayamamış olan zavallı karanlık kafalılar mevcut. Bunlar ellerinden gelse, Özgecanlar gibi aydınlıklardan kurtulmak için, tarihin karanlık dehlizlerine dönüp, İslamiyet’ten önceki devirlerdeki gibi Özgecenlar’ı doğar doğmaz diri diri toprağa gömecekler.
Eminim, bu insanlık dışı olaydan haberdar olan herkesin aklına ilk olarak annesi, kız kardeşi, kızı, eşi gelmiştir. “Ya!” diye düşünmüş ve ürpermiştir.
Peki, neden son yıllarda ülkemizde kadına şiddet, çocuk istismarı gibi en aşağılık suçlar artmıştır? Bu soruyu, “inanç, itikat noksanlığı” diye cevaplarsak, yine gerçeği ıskalamış oluruz. Zira yöneticilerimizin beyanlarına göre, Cumhuriyet tarihinde en çok ibadethanenin inşa edildiği, okullarda dini eğitimlerin zorunlu kılındığı, dini cemaatlerin, tarikatların “devlete paralel” olacak kadar özgürce örgütlendiği bir dönem yaşadık, yaşıyoruz.
Özgecan’ın uğradığı vahşetten toplum olarak da, birey olarak ta hepimiz tek tek sorumluyuz. O halde, herkes kendini sorgulamalı, bir sonuç çıkarmalı, bir çözüm ortaya koymalı ve çaba göstermelidir. Biz, o canilerle aynı ülkeyi, aynı kimliği paylaştığımız, onlara da “insan” denildiği için utanmalıyız, utanıyoruz.
Benzer her olaydan sonra “bu son olsun” temennileri, “sorumlular en ağır biçimde cezalandırılacaktır” demeçleri ile avunmaktan artık bıktık. “İdam cezası tekrar ceza yasamıza konsun,” “hadım edilsinler” vs gibi afaki tedbirlerin yeterli ve geçerli olmayacağı da aşikardır.
Gerçek şu ki; çağdaş eğitimden, bilimden, demokrasiden, evrensel hukuktan, laiklikten, sevgiden uzaklaştığımız sürece, Özgecanlar’ın çığlıkları devam edecektir. Bu sorunun çözümünü toplum olarak, birey olarak aramazsak, sorunu çözmezsek, buna benzer utançlarla yaşamaya devam etmek zorunda kalacağız.
Sormak isterim, bu olayların meydana gelmesinden birinci derece de sorumlu olanlar, Özgecanlar’ın çığlıkları arasında rahat uyuyabiliyor musunuz?