Kilis Ne Demek?
Mahmut İhsan KANMAZ
Şimdi durup dururken bu da nereden çıktı, diyebilirsiniz. Hatta ve hatta, “Kilis ne demek?” kelamı, neden yazının başlığı oldu diye hayıflanabilirsiniz de sevgili arkadaşlarım. Haklısınız tamamen.
Ama biraz sonraki mevzuyla ilişkili betimlemelerimi okuyunca, umarım bana hak verirsiniz, diye düşünürüm naçizane…
Şimdi gelin isterseniz, adım adım, bu dediklerimizi açalım. Bakalım bu Kilis denilen şey nasıl bir şeymiş, bir görelim…
Öncelikle ve de evvelemirde, Kilis demek tarih demek, biraz gelenek, biraz da moderniteye uyum demektir, bu bir… Yani, eski kültürel değerlerini korurken, yeniliklere de açığım demek Kilis… Bir zamanların Paris’i demektir Kilis… Abartılı değil dediklerim, bilenler bilir niyetimi… Zira öyle anılır ve söylenirdi Kilis, belki hatırlarsınız. Demografik yapı (nüfus) bakımından, birçok ilden daha büyük demekti bir zamanların Kilis’i… Çok değil, bundan 50-60 yıl öncesini kastediyorum. İl olmadan önceki halini…
Geleneksel ve özgün damak tatlarının menşei demek Kilis, bu da iki… Cami demek, türbe demek, kastel demek Kilis. Sayısız ekonomik çıktısı olan, çeşit çeşit ürün demek ve çok fazla artı değere sahip bir yer demek Kilis.
Bunlarda üç, dört, beş, vesaire…
Hummusu üzüm demek mesela Kilis… Attun demek, heyir (incir) demek, hıtta acir demek, zahter, yemyeşil halis zeyt (zeytinyağı)demek Kilis.. Cennet çamuru, künefe, lebeniye, simit aşı, ekşili malhıta, şıhılmahşi, öcce, alanazik, oruk ve gerebiç demek Kilis… Şıh Efendi Tekkesi, Şörhabil demek Kilis… Elliye yakın cami ve mescit demek Kilis…
Bu anlamda bir inanç merkezi demek, bir o kadar da okul… Çocukluğumdan beri değişmeyen çehresiyle, “Cumhuriyet Meydanı, Kadı Camisi, Neşet Efendi Konağı” demek Kilis… Sokak ortalarında, cami avlularında yer alan, büyük insanların mezarları demek Kilis… Yoh yoh demek, zılgıt çekmek demek düğünlerde Kilis…
Yazlık sinemalarda kavun, karpuz çekirdeği yemek Kilis… Hem de ağız ve diller tuzdan kavrulup, dudaklar şişercesine yani, o derece… Şimdilerde kabına sığamayan ve Antep yoluna doğru genişlemeye çalışan bir şehir demek Kilis… Ayşecik parkının eskimeyen nostaljisi demek Kilis.
Birçok kişiyi yetiştiren tarihi Kemaliye İlkokulu, Kartalbey İlkolulu demek, çağdaş Üniversitesi olan bir şehir demek Kilis…
Yıllardır yayın hayatını sürdüren tarihi, “Kilis Kent Gazetesi” başta olmak üzere, çok fazla okuyucu kitlesi olan yöresel gazeteler ve basın gücü demek Kilis…
7 Aralık Milli kurtuluş gününün gururu demek Kilis… Memleket ve bayrak uğruna verilen şehitlerin, oluk oluk akıtılan kanların aziz yurdu, mekanı ve otağı demek Kilis… Şahinbey demek, Evliya yatağı demek, baba ocağı demek, serhat şehri demek Kilis…
Hudut demek, sevgi ve cennet demek, değerbilirlik demek, dostluğun yeşerdiği gönüller sofrası demek Kilis…
Bağa çıkmak demek bazen Kilis…
Hayme demek, tiyek demek, kırmızı altın değerinde verimli toprak demek Kilis…
Bağda pişen balcan dolması demek, içilen kehribar renkli çay demek… Kırk yıl hatırı sayılan, bol köpüklü kahve demek.
Peçiç demek, haket demek, bağda yıldızlar altında yatmak demek Kilis…
Çibiklerle türküler söylemek, kef etmek ve dillerin bülbül gibi şakıması demek Kilis…
“Amanın da amti, belime de bas, / Liraları kaldır, beşibirlik bas…” diye hep beraber çalıp söylemek, neşelenmek demek Kilis…
“Karanfil deste gider
Kokusu dosta gider
Üç deste gül topladım
Birisi yare gider…” demek ve belki de,
“Yoğurt koydum dolaba
Bugün başım kalaba
Aha ben gidiyorum
Kilis kalsın haraba…” demek Kilis kim bilir… Ya da,
“Deniz dibi tekneli
Güle reyhan ekmeli…” demek Kilis.
Yetmedi, belki bir yandan da;
“Süt içtim dilim yandı
Amanın amanın
Bahçemde gülüm yandı
Kız sana hayranım…” demektir Kilis.
Hatta, birçok yöresel barak havalarının dramatik öyküsü ve Ezo gelinlerin akıttığı kanlı yaşlardır, ağıtlardır Kilis demek…
Kuyu başında kap kacak yıkamak, bal renginde ve tadında, mis kokulu kavun koparıp yemektir afiyetle Kilis demek…
Udla, dürbekiyle, çibiklerle doğal ve kendiliğinden oluşan bir koro kurup, hep birlikte türküler söylemek demek Kilis…
Düğün, nişan ve kadın kınalarının vazgeçilmez sanatkârı, rahmetli “Kör Elif” demek Kilis çoğu zaman…
Kadı camisi civarında siyah örtüsüyle duvar dibine oturup, görmeyen gözleriyle gelen geçene dualar eden, bir muhterem ana demek Kilis… Önünde duran tasa bir kaç kuruş para bırakılsın veya bırakılmasın her daim: “Allah diyen diller usanmaz” ve “Allah diyen diller çürümez” diyen cennetlik bir Kilis anası demektir güzel Kilis, can Kilis, çilekâr Kilis…
Kastellerden kaddüs kaddüs su taşımaktır Kilis. Çeşme başında, zincirle bağlı bakır maşrabadan, buz gibi kastel suyunu kana kana içmektir Kilis…
İncecik zar gibi lahmacun yemek, fırınlarda pişirilen sini kebabı demek Kilis…
Kâhke demek, yemeni demek, tahne demek, sucuk hamra demek Kilis…
Buz gibi haytalya demek, meyan kökü şerbeti içmek Kilis… Cuma günleri hayra dağıtılan o sebil şerbetlerle serinlemek demek Kilis…
Hudar demek, domates, biber salçası yapmak demek, içi biberli balcan turşusu demek, damlarda veya havuşlarda kışlık sebze kurutmak demek Kilis… Asmadan o anda koparılan bir iki salkım korukla yapılan, leziz koruk salatası demek, çocukların ekmeğine sürülen salça ve üzerine serpilen halis nane demek Kilis…
Kültür demek, sanat demek, müzik demek, memlekete armağan edilen önemli insanlar demek Kilis, saymakla bitirilemeyen…
Melhafe demek, mişmiş demek, ekmek ve kölük aşı demek, damlarda yuvarlanan log demek, gökyüzünün gözyaşları sayılan yağmur sularının, şarıl şarıl havuşlara döküldüğü çörten demek, duvara dayanan derme çatma süllüm demek, kırık kudama demek Kilis…
Yitirilen değerlerin ardından, toplu olarak çekilen tevhit (tövhüd) duası demek Kilis… Dağıtılan semsek hayratı demek…
Kısacası, değerler manzumesi demek, tarihsel zenginlik ve güzelliklerin vücut bulduğu, bir kutsal belde demek Kilis. Aziz ve şüheda yatağı demek Kilis…
Daha ne olsun ki!… Bir memleket için yetmez mi bunlar? Sanırım fazla bile…
Ne mutlu bunu yaşamış olanlara, halen yaşayanlara ve sonsuza kadar yaşatacaklara… Yani demem o ki, ne mutlu Kilisli hemşehrilerime, Kilis’i mesken tutanlara. Kilis’e gönül verenlere ve bu şehre hizmet edenlere, edeceklere…
Bilmem, Kilis’i sizlere bir nebzecik te olsa tanıtabildim mi acaba?… Eğer öyle olursa kendimi bahtiyar addederim…
Bir Kilisli olarak, duvara bir tuğlacık da olsa koyabilmişsem, ne mutlu bana diyerek gurur duyarım naçizane…
Evet, böylece gelmiş olduk bir yazımızın daha sonuna. Tekrar birlikte oluncaya dek, hanenizden bereket, bolluk, gönlünüzden yaşama arzu ve hevesi, yüreğinizden sevgi ve merhamet, bünyenizden sağlık ve afiyet, hiç eksik olmasın sevgili arkadaşlarım ve değerli dostlarım…
Saygıyla, hürmetle ve hoşlukla kalın…
——————————————————————
Bundan bir süre önce, Kilis’e geldiğimde çekmiş olduğum, muhtelif Kilis görsellerinden birkaçı.